Son dönemlerde yine yurttaşların ortak değerleri üzerinden kendini tatmin etmek isteyen çevrelerin soruşturmalara neden olan anlamsız tavırları ile uğraşan bir ülke durumuna geldik. Ortak değer ve kavramların bütün millete ait olduğunu unutan bazı kesimlerin anlamsız tavırları elbette yöneticilerin söylemlerinden ayrı düşünülemez.

Örneğin T.C= Türkiye Cumhuriyeti ve Türkiye Cumhuriyeti de kendisine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkesin ortak değeridir. Lakin birileri bunu sadece babasının malı olarak görme eğiliminden vazgeçmek istemiyor. Aynı durum bayraklar için de geçerlidir. Bu tip tavırların yarardan çok zarar getirdiğini unutan kesimler ne yazık ki nefret kazanmaya devam ediyorlar.

Bu konu ile ilgili son olaylardan biri Yalova’da yaşandı ve konu soruşturmalık oldu. Haberlere “Yalova’da Türk Bayraklı işkence” iddiasına ikinci soruşturma başlığı ile konu olan olayı aktaralım.

“Yalova'da Meslek Yüksekokulu öğrencisi Diyarbakırlı R.E.’nin Çınarcıktaki evine gelen aynı okul öğrencisi 6 kız tarafından dövülüp, elinde Türk Bayrağı ve alnına rujla T.C. yazılı fotoğrafının çekilerek sosyal medyada yayınlanması geniş yankı uyandırdı.

DHA muhabirinin telefonla ulaştığı Meslek Yüksek Okulu öğrencisi R.E., kendisinin sadece Diyarbakırlı olduğu için dövüldüğünü, olayın 'erkek arkadaş' yüzünden çıktığı iddialarının gerçek olmadığını söyledi. Kendisine bunu yapanların eski ev arkadaşları olduğunu söyleyen R.E., yatağının başucunda duran Türk Bayrağı'nı eline verip rujla alnına T.C. yazdıktan sonra çektikleri fotoğrafını cep telefonuyla diğer arkadaşlarına gönderdiklerini anlattı. Bu olaydan sonra psikolojisinin bozulduğunu ve rapor alıp Çınarcık’tan ayrıldığını söyledi. R.E. iddia edildiğinin aksine tüm ayrıntıları polise anlattığını ekledi. R.E. bu konuda hiç bir açıklama yapmak istemediğini ekledi.

Yalova Valisi Selim Cebiroğlu, Çınarcık’taki olayın polise kayıtlarına göre, 29 Şubat günü saat 16.00’da meydana geldiğini söyledi. Vali Cebiroğlu, Diyarbakır doğumlu R.E.’nin, H.O. isimli kız arkadaşı ile aynı evi paylaştıklarını belirterek, kendisine ulaşan bilgileri şöyle anlattı:

"Olay günü her ikisi de evde olmadığı sırada aralarında R.E.’nin eski ev arkadaşlarından Y.Ç., C.B. ve G.K.’nin de aralarında bulunduğu 6 kız R.E. ve arkadaşının evine habersizce giriyor. R.E. eve döndüğünde bu kişileri karşısında görmüş. Bu sırada, ’Sen benim sevgilimi çağırmışsın’ diyerek bağıran G.K.’nin saldırısına uğramış. Kavgaya daha sonra karışan diğer kızlar 3 saat boyunca R.E.’yi dövmüşler. Reçel döktükleri saçını sakız ile çekip daha sonra kesmişler. Bu sırada yüzüne de ruj ile ’T.C.’ yazmışlar. Ardından cep telefonunu yere vurup kırmışlar. Yalnız polisler eve gidince genç kızın yüzünde ruj ile yazılmış her hangi bir yazı görmemişler. R.E., polis ve savcılıkta verdiği ifadesinde de olayı bu şekilde anlatmış. Konunun sevgili yüzünden yaşandığını söylemiş. Daha sonra sanıklar gözaltına alındı. Bunlar ifadelerinde R.E. yi, G.K. ile birlikte erkek sevgilisini eve çağırdığı için dövdüğünü söylemişler. Çıkardıkları mahkemece tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldılar."

Vali Cebiroğlu, bu konuda medyada haber ve fotoğrafların yayınlanması ardından savcı ile konuştuğunu yeniden soruşturma başlatıldığını anlatırken, "Olayın bu boyutunu da inceliyoruz. Görüntülerin provokasyon amacı ile montaj olup olmadığını araştırıyoruz" dedi.”

Bu tür davranışlarda bulunanlar farkında olarak veya olmayarak aslında büyük bir ayırımcılığa neden olmaktadırlar. Bu tür davranışların müsamaha görmesi durumumda toplumda derin ve onarılamaz yaraların açılacağını unutmamak gerekiyor. Kaldı ki bazı değer yargıları ve sembolleri üzerinde tartışma yaratmaya gelmez. İnsanların ortak değerlerini yansıtan dini ve milli semboller eğer kişisel duyguların tatmin aracı haline getirilirlerse bu büyük yanlışlara neden olur.

Bu gibi konuların empatisi yapılmalı ve göstermelik tavırlardan uzak durulmalıdır. Çünkü etki tepki yaratır ve yarın benzer olaylar farklı alanlarda farklı şekilde ortaya çıkarsa yaygınlık kazanır ve istenilmeyen sonuçlar doğurur.

İki kişi veya gurubun anlaşmazlıkları olabilir. Kavga ve tartışmaları da olabilir. Yalnız yapılan her tartışma ve kavganın sonu etnik ayrılık şeklinde gösterilir veya buna sığınılırsa korkarız ki bu toplumda bölünmeye neden olan tavır haline gelir.

Kürt kökenli öğrenciler ülkenin diğer bölgelerinde Kürt oldukları için dayaktan geçirilir, alınlarına T.C yazısı yazılır, ellerine Türkiye bayrağı yapıştırılıp zorla fotoları çekilip bu sosyal medyada rencide edici bir şekilde dağıtılırsa bunu doğru olarak yorumlamak mümkün olur mu?

Birinin eline vatandaşı olduğu ülkenin bayrağını tutuşturup alnına devletinin simgesini yazarak ve bunu küçültücü bir şeymiş gibi lanse etmek ülkenin bu iki değerine aynı zamanda hakaret anlamı da taşımaz mı?

Eğer bu tür davranışlarda bulunanlar gerçekten bu ülkeyi, simgelerini ve değerlerini bu kadar seviyorlarsa yapmaları gereken davranış güçleri yettiği insanların alnına yazı yazmak, ellerine bayrak tutturmaktan ziyade bu işi sevgiye dönüştürmeleridir. Eğer ülke ve bayrak sevgisi zorla sağlanmaya çalışılırsa bundan başarılı olunmaz. Başarı bu değerleri sevgiyle kalplere ve beyinlere kazımaktır. O zaman bu sevgi ve saygı kalıcı olur yoksa örnekteki gibi rujla yazılan su ile silinir ve ortaya sevgiden çok nefret tohumları serpiştirilmiş olur.