Hrant Dink Türkiye kamuoyunun yaşarken çok az kesiminin tanıdığı ancak ölümü ile büyük bölümünün haberdar olduğu Türkiyeli bir düşünce adamıydı.
Anadolu toprakları medeniyete beşiklik ettiği tarihsel dönem içerisinde birçok etnisiteye ev sahipliği yapmıştır. Bu toprakların asıl sahipleri de sonradan değişik şekillerde yaşadıkları topraklardan kopup Anadolu’ya yerleşenlerin oluşturdukları topluluklar da değişik medeniyetler kurmuş ve yaşatmıştır.
Birçok paylaşım savaşına ev sahipliği yapmış olan Anadolu’nun şimdiki sakinleri ise halen tarihten gelen izlerin taşıyıcıları ve sürdürücüleridirler. 72 Milletin varlığına inanılan dünyanın neredeyse tamamının Anadolu’da yaşadığı varsayılır halk arasında ancak ne hikmettir ki halk arasında 72 milletin varlığı konuşulduğu halde resmi literatür tek bir kavmi kabul edip tek bir etnisiteyi temel saymaktadır. Bu anlayış ise birlikte yaşayan değişik etnisiteye sahip yurttaşların birbirleri ve sistemle sorunlu yaşamasına neden olmaktadır.
Türkiye de yurttaş olup yaşadığı halde Türk olmayan birçok insan bulunmaktadır. Rumlar, Museviler, Süryaniler, Ezidiler, Kürtler, Lazlar, Ermeniler, Romanlar, Gürcüler, Terekemeler ve adlarını sayamadığımız birçok kavim mensubu bu ülkede yaşam sürdürmektedir. Resmi yapı her ne kadar herkes “Türk’tür” dese de durumu ve gerçek budur.
19 Ocak 2007 tarihinde Ogün Samast tarafından vurularak öldürülen 52 yaşındaki Hrant Dink de bu ülkede yaşayan devlete vatandaşlık bağı ile bağlı olan bir yurttaştı. Üyesi bulunduğu Ermeni topluluğun ülkenin aşılanmış önyargılara sahip diğer kesimi tarafından sağlıklı bir şekilde tanınması ve aradaki olumsuz havanın giderilmesi için çaba içerisinde bulunmayı hedeflemiş ve bu amaçla yayın yönetmenliğini yaptığı AGOS gazetesini çıkarmıştı.
Yaşama veda ettiği yer de bu gazetenin kapısının önü oldu. Derin yapıların organizasyonları sonucunda önce “Türklük düşmanlığı” ile suçlanıp cezalandırıldı ardından da silahlı saldırı sonucunda öldürüldü.
Hrant Dink’in ölümü ülkede sanıldığından çok tepkiye neden oldu ve yurttaşlar tarafından bu saldırı kınandı. “Hepimiz Hrant’ız Hepimiz Ermeniyiz” sloganları ile yüz binlerce kişi cenazesini sahiplendi. Tabi bu sahiplenmenin karşısında tepki gösterenler de vardı. “Hepiniz Ermenisiniz Hepiniz Piçsiniz” pankartları ile ortalığa çıkanlar da eksik olmadı bu ülkede.
52 yaşında hayata veda ettirilen Hrant’ın katledilişinin üzerinden 6 yıl geçti. Bu ülkenin duyarlı kesimleri hiçbir zaman bu cinayeti unutmadılar ve unutturmadılar. Katillerin koruyucuları kadar katil ve katilleri lanetleyenler de oldu. Bu ülkede örümcek ağları ile çevrelenmiş beyinler anlamasalar da yurttaşların büyük bir bölümü bu tür cinayetlerle sonuca ulaşmanın mümkün olamayacağı gerçeğini sokaklarda haykırdılar haykırmaya devam etmektedirler.
Hrant’a sıkılan kurşunlar hiçbir zaman tarihteki izleri yok etmeye yetmedi. Bugün eğer Anadolu toprakları üzerinde yaşayan insanlar ırkları nedeniyle birbirinden çekiniyor ve güvenmiyorsa bilenmelidir ki bunun nedeni bir zamanlar yine dolduruluşa gelinerek sıkılan kurşunlardır.
19 Ocak 2007 tarihinde sıkılan kurşuna karşı gösterilen tepki eğer 1915’lerde gösterilebilinseydi bu toplum ve topluluklar birbirlerinden bu kadar uzak yaşamak durumunda kalmayabilirdi. O gün gösterilemeyen tepkilerin sonuçlarını ayıklamaktayız. Yaşananların adının ne olduğu artık sonucu değiştirmiyor yapılması gereken yaşanmışlıkları vicdan muhasebesi ile değerlendirmek ve geleceği bu kara sayfalardan kurtarmaya çalışmaktır. Birlikte yaşayan insanların etnisiteleri nedeniyle birbirlerini öldürecek kadar yönlendirilmedikleri bir ülke özlemiyle Hrant Dink ve onun gibi özgür bir yaşam için mücadele edenleri ve bu uğurda bedel ödeyenleri saygıyla anıyoruz.