17 Ocakta geçen hafta çalışma ofislerinde hunharca bir saldırıya uğrayarak yaşamlarını yitiren Kürt siyasetçisi üç kadının cenazesi Amed’te düzenlenecek bir törenle memleketlerine uğurlanacak.
Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez’in öldürülmeleriyle ilgili ve ilgisiz tüm çevrelerin hemfikir oldukları tek konu başlatılan barış sürecinin baltalanmasıdır. Hem Türk devlet yetkilileri, Hem PKK ve KCK temsilcileri hem de legal siyasetçilerinin ortak kanaati bu yönde görünmektedir. Her ne kadar karşılıklı olarak taraf olanların birbirlerini iğneleyici eleştirileri varsa da taraflar birbirlerini direkt olarak suçlayıcı tavırlardan kaçınmakta olayın bir komplo organizasyonu olduğu konusunda ise benzer açıklamalar yapmaktadırlar. Bu nedenle Başbakan görüşme sürecini dikkatli izlediklerini ancak umutlu olduğunu belirterek sürdürmek niyetini ortaya koyarken ve komplo girişimlerine karşı uyarırken aynı kararlılık KCK tarafından da gelmekte ve cenaze töreninin Demokratik- Barışçıl bir şekilde ama sahiplenilerek gerçekleştirilmesi çağrısı yapılmaktadır. Öcalan süreci ikinci Dersim katliamı olarak değerlendirmektedir.
Dolayısıyla meydana gelen cinayetler neresinden tutarsan tut ful komplo ve kaos yaratma olarak ortaya çıkmaktadır. Cinayetlerin işlenme yöntemi ve seçilen hedefler değerlendirildiğinde işin çok boyutlu olarak hesaplandığı aşikârdır.
Cinayete kurban gidenlerin;
Avrupa’da bulunan silahsız siyasetçiler olması
Kadın olmaları
Aynı alanda toplanmalarının beklenmesi
Her üçünün de Alevi olması
Cinayetin zamanlaması
Yapıldığı yer ve ülke değerlendirildiğinde ve bütün bunların Devlet-Öcalan görüşmelerinin başlatıldığının duyurulduğu bir zamanda cinayet işletilerek veya işlenerek ortaya konulduğunda insanın sıra dışı düşünmesini tetikleyen unsurlardır.
Açıklamalardan da anlaşıldığı kadarı ile barış sürecinin tarafları böylesi kaos yaratma girişimlerine karşı fikren hazırlıklı olmalarına rağmen bu tür bir saldırı beklememekteydiler. Ancak olan olayın büyüklüğüne rağmen sağduyunun hâkim olduğunu söylemek doğru bir belirleme olacaktır.
Avrupa’nın merkezindeki Paris’te düzenlenen cenaze töreni Kürtlerin sahiplenme anlayışını zaten ortaya koymuş bulunmaktadır. Cinayetin işlendiği merkezde yapılan uğurlama törenin olaysız geçtiği de malum. Kitlesel bir uğurlama ve demokratik bir tavır ortaya konulmuştur.
Şimdi ise sıra ülkede gerçekleştirilecek olan cenaze törenindedir. Sahiplenmenin daha fazla olacağı kesin. Ancak ortaya konulacak demokratik ve barışçıl tavır konusunda, duyarlılık konusunda herkesin hassas olması gerekmektedir.
Her toplumsal eylemlilikte olduğu gibi bu cenaze töreninde de marjinal grupların farklı çıkışları olabilir ancak yapılan açıklamalardan da anlaşıldığı gibi katılımcılardan ve kitleden beklenti kararlılığın demokratik ve barışçıl bir yöntemle olaysız ve kırıp dökmeden ortaya konulmasıdır.
Yaşamlarını Kürtlerin hak mücadelelerine adayan insanların cenazelerinin Kürtler tarafından sahiplenmesi doğaldır. Uğranılan cinayetlere karşı tepkinin ortaya konması doğal ve normal karşılanmalıdır. Halktan cenaze törenine sahiplenme ve törenin olaysız gerçekleştirilmesi beklentileri bulunmaktadır. Bu aynı zamanda en doğru tavır olacaktır. 
Bununla birlikte Cenaze töreninin olaysız geçmesi sadece katımcıların ortaya koyacakları tavır ve davranışla bitecek bir konu değildir. Devlet yetkililerinin ve güvenlik güçlerinin bu cenaze töreninin olaysız tamamlanması ve olası provokasyonlara karşı hazırlıklı olması gerekmektedir. Diyarbakır polisi eğer isterse bu törenlerde olay çıkmaması için nasıl bir tavır sergileyeceğini çok iyi bilecek deneyimlere sahiptir. Hangi tavırların nasıl sonuçlar doğurduğunu bilen bir teşkilatın her iki taraf siyasetçilerinin yaptığı çağrıları da değerlendirerek bir strateji belirlemesi gerekmektedir.
Cenaze törenleri kabul edilmelidir ki kimsenin güç gösterisi yapacağı yer değildir. Cenaze sahipleri elbette cenazelerini sahiplenecek ve örfüne âdetine göre defnedecektir. Devletin görev bu konuda imkânlarını kullanarak yardımcı olmaktır.
Sonuç olarak belirtmeliyiz ki yapılacak tören bir cenaze törenidir. Bu cenaze töreni kitlesel olacaktır. Bu cenaze töreninde cenaze sahipleri komploculara karşı birlikte hareket edildiğinin mesajını kitlesel duruşları ile ortaya koymayı hedeflemektedirler. Bu nedenle etraflarını sarmanın, onları sıkıştırmanın, provokasyonlara zemin olacak yaklaşımlarda bulunmanın yanlış olacağı açıktır. Bununla birlikte Paris’te cinayet işleyen şebekelerin cenaze töreninde olay çıkarmak için pusuda olmadığını da kimse ihtimal dışı bırakmamalıdır. Diyarbakır’da çıkarılacak olaylarda daha büyük kayıpların ortaya çıkarılmasını sağlamak ve bunun üzerinden süreci baltalamak isteklerine olanak verilmemelidir.
Üç kadın Kürt siyasetçisinin adına yaraşır bir cenaze töreni düzenlemek Kürtlerin, bu törende olay çıkarmaya çalışacakları engellemek ve olay çıkmasını önlemek ise Devletin görevidir. Eğer her iki taraf da başlatılan süreci baltalamak isteyenlerin dümenlerine su dökmek istemiyorsa Diyarbakır’daki cenaze töreni Demokratik ve Barışçıl tavrı ile gündeme damga vurmalıdır.