Bu konuya başlamadan önce Milletvekilinin kim olduğunu belirtelim; Milletvekili, tüm Türkiye’de yapılan seçimler sonucunda Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde aday olduğu ili temsil etme hakkı kazanmış kişidir.
Lakin milletvekili aslında her ne kadar seçildikten sonra bütün ülkeyi temsil eden kişi durumuna geçiyorsa da asıl temsiliyeti seçildiği yerdir.
Bu nedenle de Milletvekilliği çok önemli bir görevdir.
Resmi olarak bir kişinin milletvekili olması anayasada belirtilmiştir. Eğer bir kişi anayasanın 76. maddesinden belirtilen şartlara uyuyorsa milletvekili adayı olabilir. Bu şartlar;
•          Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak,
•          25 yaşını doldurmuş olmak,
•          En az ilköğrenim mezunu olmak,
•          Askerlik hizmetini yapmış olmak,
•          Kamu hizmetinden yasaklanmamış olmak,
•          Taksirli suçlar (Kasıtlı olmayan suçlar, trafik kazası vb.)haricinde 1 seneden fazla hapis yatmamış olmak,
•          Yüz kızartıcı bir hata yapmamış olmak,
•          Hükümet sırrını açığa vurmamış olmak,
•          İdeolojik ve anarşik suçlara katılmamak,
•          Kamu görevlileri için görevlerinden istifa etmiş olmak olarak sıralanan şartlar.
Ancak bize göre en az bu şartlar kadar önemli olan bazı unsurlar da var. Kişinin kişisel yetenekleri, temsilliyet yeteneği, dürüstlük yeteneği, olaylara bakış açısı ve yorumlamaları, geçmişi, deneyimleri, seçileceği bölgeyi tanıyıp tanıyamaması, halkın içinden gelip gelmediği gibi, seçme tercihi ile karşı karşıya kaldığından toplumu mu kendisini mi ön planda tuttuğu. Bulunduğu makamları veya konumları kişisel çıkarları için kullanıp kullanmadığı, emeğe saygı duyup duymadığı gibi…
Bütün bunları sıraladığımız zaman ortaya bir kriterler dizesi çıktığını görüyoruz. Bu durumda bir ilde milletvekili aday adayı olan siyasetçilerin bu kriterler çerçevesinde önce insanı ve vicdani olarak bir karşılaştırma yapmaları gerekiyor.
Sırf başkalarının önünü siyaseten tıkamak için, kendi isminin reklâmını yapmak için, param var bende buradayım demek için, Genel Merkezde kendime bir dayı buldum meclise gideceğim demek için, şeffaflıktan çok bulanıklık içinden çıkarmıyım demek için aday adayı olmamak gerekiyor.
Çünkü bölgemizin insanı hakikaten çok acılar çekti. Bunu hep birlikte yaşayıp gördük. Acılar üzerinden, yoksulluklar üzerinden, çaresizlikler üzerinden bu insanların temsiliyetine el koyanlar dünya ahiret rahata edemezler. Allah bir şekilde bu insanların haklarını gasp edenleri cezalandırır.
Ülkemizde milletvekillerinin genel merkezler tarafından atanmasına ilişkin yaygın bir hikaye vardır. Derler ki günün birinde adamın birisi vekil olmak için Ankara’nın yolunu tutmuş. Gidip bir otelde mekan kurmuş. Gelen giden adamın ne peşinde olduğunu sormuşlar. Adam bunları duymuş tabi. Hatta kendisine de söylenmiş.Bunun üzerine bir akşam otel lobisinde etrafına toplanmış kişilere hitaben şu konuşmayı yapmış;” Arkadaşlar benim hakkımda ne düşündüğünüzü, neler söylediğinizi biliyorum.Farz edelim ki dediğiniz gibi ben n,,,,,,,,suz ve Şer….. bir adamım. Önündeki sehpanın üzerine bu kelimeleri de yazar. Şu anda ne görüyorsunuz bu yazıyı değil mi? Sonra sehpanın üzerini parayla kaplar ve sorar; peki, şimdi ne görüyorsunuz?” rivayete göre adam vekil olmuştur lakin hikâye de duyulmuştur.
Her ne kadar bu düzeyde değilse de günümüzde de benzer metotların uygulandığını duyuyoruz.
Herkes bir yerlere yaslanarak vekil olmak için çabalıyor. Öncelikle şunu belirtelim. Herkesin milletvekili olma hakkı var. Bunu kabul etmeyenin görüşüne itibar bile edilmez. Demokrasinin ve insan haklarının gereği budur.
Ancak hiç kimsenin bu halkı kandırmaya hakkı yok. Her kim milletvekili oluyorsa çabasını, gerekçesini ortaya koyar ve dürüstçe halkın önüne çıkıp oy ister. Hiçbir değeri kendi isteklerini gerçekleştirmek için kendine paravan yapmaz yapmaya da hakkı yoktur.
Evet biz oy veren bir yurttaş, siyaseti takip eden bir aydın olarak herkesin hakkına ve hukukuna saygı duyarak, demokrasi ve insan haklarının gerekleri doğrultusunda aday adaylarını değerlendiren yorumlar yapacağız.
Kimin aday olmak için neler yaptığınız öğrenirsek ve biliyorsak bu halkla paylaşacağız. Kimin nerelere dayandığını ne işler çevirdiğini duysak onları da aktaracağız. Amaç halkın temsiliyetinin doğru ellerde bulunmasını sağlamaktır. Kriterlerine güvenenler rahat olsunlar ama uymayanlar biraz düşünseler iyi olacak. Çünkü halkın doğruları öğrenme hakkına da saygı göstermek gerekiyor değil mi?