Başbakan Ahmet Davutoğlu başkanlığında kurulan seçim hükümetinde Kültür ve Turizm Bakanlığına atanan Yalçın Topçu’nun kendine has icraatları devam ediyor. Bir kültürler mozaiği olan Anadolu’nun bu değerlerinin idaresini büyük ölçüde yüklenen kültür ve Turizm bakanlığının öncelikleri de bu gerçeği uyuyor mu bilinmez ama haberlere yansıyan gelişmeler konu hakkında bilgiler veriyor.

Sayın bakanın son ziyareti ile ilgili DHA kaynaklı haber şöyle; “Kültür ve Turizm Bakanı Yalçın Topçu, Susurluk kazasında hayatını kaybeden Abdullah Çatlı'nın mezarına gidip, dua etti

Kültür ve Turizm Bakanı Yalçın Topçu, Nevşehir'in Ürgüp ilçesinde yapımı tamamlanan iki okul ile Kapadokya bölgesinin tarihi ve turistik mekânlarında gezi ve incelemelerde bulunmak üzere Nevşehir’e geldi. 
Bakan Topçu ilk olarak 1970’li yıllardan beri tanıdığını belirttiği, Susurluk kazasında ölen Abdullah Çatlı’nın mezarına gidip dua etti.
Ziyaretini ‘vefa’ kelimesi ile açıklayan Bakan Topçu, "Kabir ziyareti dinimizin ve vefanın bir gereğidir. Abdullah Çatlı, 70’li yıllarda tanıştığımız bir insan" dedi. Sonrasında Çatlı’nın annesi Remziye Çatlı’nın Nevşehir merkezde bulunan evini ziyaret eden Topçu, buradan valiliğe geldi. 
Bakan Topçu’yu, Nevşehir Valisi Mehmet Ceylan karşıladı. Kültür ve Turizm Bakanı Yalçın Topçu, burada yaptığı açıklamada, Nevşehir ziyaretinin asıl nedenlerini Ürgüp ilçesinde bulunan 2 okulun açılışı ve Kapadokya kültür ve turizm varlıklarında incelemeler yapmak olduğunu söyledi. Topçu, 
Bakanlık olarak kültür varlıklarını ve turizm değerlerini küresel marka yapma hedefleri bulunduğunu da açıkladı. 
Hıristiyanları, bu Noeli Türkiye’de geçirmeye davet ettiğini söyleyen Bakan Topçu, "Buraya gelince göreceksiniz ki, Türk milletinin misafirperverliği sizi çok mutlu edecek. Gayet rahat olsunlar. Ülkelerindeki yazılanlara, çizilenlere, siyasetçilerinin söylediklerine itibar etmesinler. Türkiye’nin her ili 
kendi ülkelerindeki iller kadar güvenli ve güzeldi" dedi.”

Peki vefa ziyaretinde bulunulan Abdullah Çatlı kim diye Vikipedi’ye sorduğunuzda şu açıklamayı görürsünüz; “Abdullah Çatlı, 3 Kasım 1996'da Balıkesir'in Susurluk ilçesi yakınlarında tarihe Susurluk kazası olarak geçen trafik kazasında hayatını kaybetmişti.

1977'de Ülkü Ocakları Ankara İl Başkanlığına, 25 Mayıs 1978'te de Ülkücü Gençlik Derneği Genel Başkan Yardımcılığı'na seçildi. 11 Temmuz 1978'de Ankara'da Hacettepe Üniversitesi öğretim üyelerinden Doç. Dr. Bedrettin Cömert'in öldürülmesi olayının faili olarak Ankara 5.Sulh Ceza Mahkemesi'nce hakkında gıyabi tevkif kararı verildi. 23 Ağustos 1978'de Sakarya ilinde yakalandı ve gözaltına alındı.

Abdullah Çatlı'nın, 9 Ekim 1978'de de Ankara ili Bahçelievler semtindeki 7 TİP'linin öldürülmesi olayının planlayıcısı ve baş sorumlusu olduğu iddialarına ilişkin tutuklama kararı olayın üzerinden 4 yıl, 4 ay geçmesinden sonra gerçekleştirilebildi.

Çatlı, 12 Eylül Darbesi'ni izleyen aylarda yurt dışına çıktı. Bulgaristan ve Viyana'da bir süre kaldı. 22 Şubat 1982'de, İsviçre'de Mehmet Özbay adına düzenlenmiş pasaport ile yakalandı, ancak serbest bırakıldı. 22 Ekim 1983'de Paris'te MİT ile ilişkiye geçtiği ve ASALA'ya karşı 5 eylemde kullanıldığı MİT resmi belgelerinde yer aldı.[kaynak belirtilmeli] 22 Ekim 1984'de Paris'te yakalandığında üzerinde Hasan Kurtoğlu adına düzenlenmiş bir pasaport vardı. Çatlı, Fransa'da 7 yıl hapis cezasına çarptırıldı. 16 Eylül 1985'de PapaSuikasti davasında tanık olarak konuştu. Oral Çelik'in suikast ile ilgisi olmadığını, Mehmet Ali Ağca'nın Bulgar ajanı olabileceğini iddia etti. Çatlı, kısa bir süre sonra Fransa tarafından 7 yıl ceza aldığı İsviçre'ye iade edildi. 21 Mart 1990'da Bostadel Cezaevi'nden kaçtı.

1993'de Türkiye'ye gelen ve taşıdığı Şahin Ekli adına düzenlenmiş pasaport ile gözaltına alınan Çatlı, aynı tarihte serbest bırakıldı. Çatlı'nın 26 Nisan 1996'da Ömer Lütfü Topal ile aynı uçakta Kıbrıs'a gittiği ve aynı otelde kaldıktan sonra 1 Mayıs 1996'da geri döndüğü de kayıtlardan ortaya çıktı.

Abdullah Çatlı Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinde yargılanmamiş ve herhangi bir hüküm giymemiştir.

Ölümü

3 Kasım 1996'da Balıkesir'in Susurluk ilçesi yakınlarında tarihe Susurluk kazası olarak geçen trafik kazasında öldü. Kaza sırasında Çatlı'nın yanında, arka sol tarafta oturan Gonca Us ve arabayı kullanan İstanbul eski emniyet müdür yardımcısı Hüseyin Kocadağ da ölmüştür. Aracın içindeki dört kişiden yalnızca dönemin DYP milletvekili Sedat Edip Bucak kurtulabilmiştir.

Nevşehir'de yapılan cenaze töreninde, Türk bayrağına sarılı tabutu Nevşehir Kaldırım Mezarlığına defnedildi.

Ölümü hakkında komplo teorileri mevcuttur. Kaza yapan aracın fren sisteminin bozulması ve kazadan sonra boynu kırılarak öldürüldüğünü bunların başında gelmektedir.”

Doksanlara dönülmeyecek denilen açıklamalara mı yoksa hükümet üyelerini yaptıklarına bakarak mı karar vermek gerekiyor buyurun siz karar verin!