Malum gerginiz de gerginiz bu aralar. Memleketin gidişatından haberdar olanlar, duyarlılık gösterenler, uluslar arası arenada karşılaşabileceğimiz riskleri hesap edenler bu aralar oldukça gerginlik içindeler.


Bu gerginlik sadece bize bulaşmış olan bir gerginlik değil elbet.


Cumhurbaşkanı gergin


Başbakan gergin


Bakanlar gergin


Siyasi parti liderleri gergin


Kamu bürokrasisi gergin


Vatandaş ise gerilmekten bıkmış halde acayip bir şekilde sinirli ve gergin.


Çünkü her ne kadar olup bitenler siyasal anlamda yöneticileri geriyorsa da işin acısın çekenler vatandaşlar ve vatandaş doğal olarak atılan her yanlış adıma, söylenen her kem söze, atılan her yan bakışa korkunç bir şekilde “kıl” olmakta.


“Bir canım var bari alın bunu da kurtulayım” dercesine gergin ve kızgın.


İşte korkunç savaş senaryolarının havada uçuştuğu, hükümetin” benden iyisini mi bulacaksınız” diye tepkilere korkunç bir şekilde sert yaklaştığı bir dönemde 15 şubat gerginliği ile karşı karşıya kaldık.


Malum bu aralar bölgemizin üzerinde karabulutlar eksik olmuyor. Bu bulutların yarattığı gerginlik sayesinde de rahat yüzü göremiyoruz. Her taraf çatışma, her taraf kan revan içinde, insanlarımız yaşamlarını yitiriyor.


İşte bu ortamda Abdullah Öcalan’ın 1999 tarihinde Kenya’dan teslim alınmasının yıldönümü münasebetiyle Türkiyenin birçok yerinde olduğu gibi ilimizde de durumun kınanması beklentisi vardı ve bu beklentide yanılma olmadı.


Konu ile ilgili olarak cumartesi ve Pazar günleri basın açıklamaları yapıldı. Yürüyüş konusunda izin alınmadığı için kalabalığın yürüyüşüne de izin verilmedi. Yürümek isteyen yurttaşlar ile güvenlik güçleri arasında çıkan arbedede Pazar günü 8 kişi Pazartesi günü de 10 kişi gözaltına alındı. Pazar günü alınanlar pazartesi serbest bırakıldı.


Pazartesi günü ise kent genelinde esnafın çoğunluğunun katılım gösterdiği bir kepenk kapatma eylemi gerçekleştirildi. Kenar mahallelerdeki bir iki küçük çaplı meseleyi hesaba katmazsak sürecin iyi işlediğini ve olaysız bir şekilde günün atlatıldığını belirtmek gerekiyor.


Sabah saatlerinden itibaren polis ve jandarma özel harekât ekiplerinin kentin merkezinde bulunan Turgut Özal ve Atatürk bulvarında güvenlik tedbirlerini aldıklarını gözlemledik. Çevik kuvvetle desteklenen ekipler kentin ana kavşaklarında konuşlanmışlardı. Özetlemek gerekiyorsa güvenlik güçleri tedbirlerini eksiksiz bir şekilde yerine getirerek görevlerini yerine getirmiş oldular.


Vatandaşlar da tepkilerini kepenklerini kapatmak suretiyle ortaya koydu. Herkes kendine göre görevini yapmış oldu ve gerginlik beklentisi barındıran 15 Şubatı da kazasız belasız atlatmayı başarmış olduk.


15 Şubatta yapılan kepenk kapatma eyleminde her hangi bir taşkınlığın olmaması ve olayın çıkmaması kadar süreci iyi takip eden ve gerginliğe mahal bırakmayan yöneticilerin de katkılarını unutmamak gerekiyor.


Ortamı germekten uzak tavırlar sergilendi ve süreç başarı ile geçiştirilmiş oldu. İstenildiğinde krizlerin nasıl atlatılabileceğine iyi bir örnek olarak da değerlendirebileceğimiz bir süreci geride bıraktık. Her zaman söylüyoruz ve tekrar etmekte de fayda görüyoruz. Bu kenti idare eden yöneticilerimiz eğer gerekli duyarlılığı gösterirlerse ve rahat bırakılırlarsa her türlü sorunu büyümeden ve büyütmeden çözme yeteneğine ve becerisine sahip olduklarını biliyoruz. Kentin ve vatandaşın nabzını iyi tutan idarecilerin bu tecrübelerini genel gerginliklerden azada bir şekilde kullanmaları gerekiyor.


Şunu unutmamak gerekiyor ki sorunlar da çözümler de bize aittir. Kendi sorunlarımızı kendimize ve kentimize zarar vermeden ve demokratik yolları kullanarak dile getirirsek yöneticilerin de bu durumu anlamaları ve ona göre pozisyon almaları çok gecikmeyecektir.


Bu durum karşılıklı anlayış ve hassasiyet gerektiriyor. Empatiyi iyi kurmak gerekiyor. Evet, şunu anlamak gerekiyor, olumsuz gidişattan herkes rahatsız lakin bu olumsuz gidişatın kararını veren ne vatandaş ne de güvenlik görevlileridir. Bu kesimler karşı karşıya kalınca siyasi kararların uygulayıcısı durumuna düşüyorlar. Normal zamanda kahvede birlikte oturup çay için vatandaş ve güvenlik görevlileri eylem zamanında ne yazık ki gereğinden fazla tepkici olmayı yeğliyorlar. Oysa buna gerek yok. Her iki kesim de gerekli hassasiyeti gösterirse sorun büyümeden çözülebilir.


Her eylemde taş atmak gerekmediği gibi TOMA’da su var diye vatandaşa sıkmak gerekmiyor değil mi?


Bu arada çevik kuvvet müdürümüze de bir hatırlatma; altı yedi kişilik bir çevik kuvvet timini bir komiser yönetiminde Ana caddede ellerinde plastik mermi ve gaz fişeği atan silahlarla vatandaşların arasından geçirip tur attırtmak gereklimidir? Ortamı provoke etmek isteyen birileri bir taş atsa veya başka bir hareket yapsa bu görevlilerin içine girebilecekleri durum biraz riskli olmaz mı? Görevliler yeterli soğukkanlılığa sahip ve tecrübelidirler derseniz orasını elbette siz daha iyi bilirsiniz ama bizimkisi naçizane bir hatırlatma gerisi elbette sizin takdiriniz.