Şiddet bir derdi anlatmaktan veya anlamaktan yoksunluk durumunda başvurulan bir yöntem. Ama sadece bu belirleme eksik kalır çünkü bazen sorun ve çözüm bilindiği halde de insanlar güçlü olduklarında haksız olsalar da egemenliklerini ve güçlerini veya menfaatlerini elden bırakmamak, haksızlık üzerine kurdukları düzenden vazgeçmemek için de şiddete başvururlar. Ya da tam tersi bir durumda hakkını almak için önünde şiddetten başka yol kalmadığına inan insanlar da aynı yolu deneyebilirler.
Ancak neden ne olursa olsun şiddet kötüdür. Çünkü şiddetin sonucunda canlıların, doğanın, insanların,  zarar görmesi ve ölmesi söz konusudur. Daha kötü olanı ise bu eylemin sonucunda oluşan hasarların telafisinin mümkün olmaması…
1980 Askeri darbesinin yarattığı acılar içinden yeşeren ve ortaya çıkan 1984’teki silahlı mücadele bölgemizdeki Kürt sorununu şiddet temelinde çözme mantığına dayandı. Son iki yıllık bölümü saymazsak yaklaşık 40 yıldır bir şiddet sarmalında yüzüyoruz.
Bir kuşak yaşamının tamamını şiddet ortamını yaşayarak geçirdi, geçiriyor.
Barışa, gülmeye, eğlenmeye hasret kaldık. Bu bölgede artık düğünde çekilen halayların türküleri bile şiddeti, ölümü, yası, yıkımı, çatışmayı dillendirdi, dillendiriyor.
Bu şiddet ve çatışmalarda milyonlarca insanımız yerinden yurdundan oldu büyük kent varoşlarında sefalete kurban gitti
Yüz binlerce insanımız cezaevlerine düştü harap ve bitip düştü
Babasız kalan onbinlerce evladımız sahipsiz büyümek zorunda kaldı
Onbinlerce vatandaşımız yaralandı, sakat kaldı, pisikolojik travma yaşadı
17.500 civarında vatandaşımız faili meçhule kurban gitti
40 bin vatandaşımız yaşamını yitirdi
Onbinlerce kadınımız dul kaldı kızımız evlenemedi veya yuvaları yıkıldı, ocakları söndü
Sadece insanlar değil doğamız ve doğadaki canlılar da kaybetti.
Yüz binlerce dekarlık ormanlık alanımız yakılarak yok edildi
Bu alanlarda yaşayan yüzlerce canlı türü bu yangınlar nedeniyle öldüler veya yaşam alanlarının yok olması nedeniyle yer değiştirdiler.
Sonuçta canlılar şiddet ortamının kurbanı oldular, oluyorlar.
Birde bu korkunç durumun ortaya çıkardığı ve insanların şiddete yönelmelerine neden olan durumlar ortaya çıktı.
Elinde silah bulunanların ortaya çıkardıkları korkunç tablo.
İnsanların birbirlerini çatışma ortamında yok etmelerini anlamak zor olsa da mümkün peki insanların ellerinde silahı bulunmayan, konuşacak dili olmayan, yaptığının ne anlama geldiğini bile bilmeyen, sadece yüklendikleri yükleri taşıyan hayvanları öldürmelerini nasıl izah edeceğiz.
Bu yetmezmiş gibi bunu yapanların devletin resmi silahlı güçleri olması, adalet kararlarına dayalı hareketlerle gerçekleştirilmesine ne diyeceğiz.
Mesele şu; son dönemlerde çatışmalı ortamın kesilmesi ile birlikte Doğudaki sınır illerimizde yaşayan at ve katır cinsi hayvanların telef edildiği haberlerini yoğun olarak almaya başladık. Sınır ticaretinde kullanılan (ki bunların bil bölümü sınır kaçakçılığı olarak da adlandırılıyor) katırlar ve atlar güvenlik güçlerince yakalandığında -ki doğal olarak bu arada sahipleri ortadan tüyüyorlar(!)- iradeleri dışında işledikleri bu malum suçtan dolayı –ki suçları sırtlarına bindirilen yük oluyor- ölüme mahkum ediliyorlar. Üstelik bu ölüm mahkumiyeti hem yargısız hem de yargılı bir şekilde gerçekleştiriliyor. Yargısız olanı yakalandıkları alanda taranarak öldürülmeleri yargılı olanı ise mahkemeye dosyanın sevk edilmesi ve kaçakçılıkta kullanıldıkları veya menşeleri belli olmadığından dolayı verecekleri zarardan dolayı itlaf edilmesi sonucunda öldürülmeleri.
Ama unutmamak gerekir ki bilinçli suç işleyen insanlar için bile idam ve ölüm cezasını onaylamazken hiçbir sorumlulukları olmayan hayvanları öldürmeye haklı bulmak mümkün değil. Bu bir hayvan katliamıdır. Bu, bu hayvanları haksızlıktır. Bu bir yargısız infazdır çünkü hayvan yargı karşısında kendini savunamaz ve savunma yapamayan birisi de idama mahkum edilemez! Bu hukuken bile yanlıştır ve haksızdır. Evet katırlar hayvandır ama yine de canlıdır. Onları bu şekilde devlet gücü kullanarak öldürmek de insafa sığmaz. Gücünüz yetiyorsa sahiplerini yakalayın ve gereken cezayı verin zavallı katırlardan ne istiyorsunuz? 25 Mart tarihli A.W. Gazetesinin verdiği haberde geçen bazı rakamlar bu konudaki hassasiyeti de gösteriyor.
4 Ağustos 2004- 75 katır öldürülmüş
25 Ağustos        - 2 At öldürülmüş
25 Aralık 2014  - Hakkaride köylülerin katırları öldürülmüş
9 Kasım  2014   - 97 Katır yargılandı ölümü mahkem oldu ve firar ettiler
20 Mart 2015     – Roboski 57 katır toplandı halk eylem yapınca infaz durdu ancak 4 gün sonra 8 katır itlaf edildi.
Bu durumda söylenecek tek söz var: Katırları öldürmeyin beyler onlar masum!