Gündemin acı veren “Açlık Grevleri” meselesi ölüm sınırlarında dolaşırken başka konularda yazı yazmanın zorluğunun farkındayız ama bazen insan yaşadıklarını aktarma gereksinimi duyuyor.
Çağ atladığımızın söylendiği, her alanda ilerlemelerin görülmemesi halinde vicdanların sızlayacağını, ekonomide ve yatırımda son dönemlerin zirvesinde yaşadığımızı belirten hükümetin söylemlerinin yanında FITCH’in ülke puanını yükseltip yatırım yapılabilir dediği bugünlerde gidişatın tersine giderek bir meramımı sizlerle paylaşmak istiyorum.
Konumuz ilimizdeki elektrik kesintileri.
Öncelikle bu yazıyı yazmaya karar verdiğimizde meseleyi kurumun koltuklarında oturan yöneticilerimizden azade olarak düşündüğümüz belirtmek isteriz. Ancak ister istemiz sorumluluk makamında bu yöneticilerimiz olduğu için sitemimizi onlara yansıtmak zorundayız. Konunun sistemsel olduğu gerçeğini de göz ardı etmeden sorunu değerlendirmek istiyoruz.
Bir kentin altyapısı içinde günümüz koşulları arasında olmazsa olmaz koşullardan ve gereksinimlerden birisi şüphesiz elektriktir. Son yıllarda doğadaki değişiklikler ve yozlaşmalar pahasına, doğal dengenin bozulmasına rağmen hükümet uyguladığı enerji politikası gereğince neredeyse her akan dere üzerinde bile bir baraj yapma eğilimi mevcuttur. Bilinmektedir ki bu durumdan en fazla etkilenen bölgeler içerisinde bölgemiz iler arasında ise ilimiz yer almaktadır. Ilısu Barajı ve Hasankeyf’in durumu malumlarınızdır. Türkiye’deki hidroelektrik santrallerinin çoğunun da bölgemizde ve yakınlarımızda olduğunu belirtmeye gerek yoktur. Atatürk Barajı, Karakaya Barajı, Batman Barajı ve Hidroelektrik santralleri bunlardan bir kaçıdır ki Türkiye’nin elektrik enerjisinin büyük bölümünü bu santraller karşılamaktadır.
Bu durumda dünyanın en modern yönetim şekillerinde de en ilkel yönetim şekillerinde de uygulamada olan üretim kaynaklarına yakın olan veya sahip olan yerlerin bu nimetten faydalanmalarıdır. Ancak ne yazık ki bu durum bizim ülkemizde böyle değildir ve bu yaklaşım görülmek istememektedir. Bölgenin petrol ve su kaynaklarının zenginliğine rağmen bölgenin bu imkânlardan yeterince yararlanmadığı açıktır. Petrol bölgede çıkmaktadır ancak batıdaki yollar beton asfalttır. Elektrik bölgede üretilmektedir ancak bölgedeki iller elektrik sıkıntısı yaşamaktadır. Bu durumda söylenen ve yapılan yasal düzenlemeler kaynakların ortak olduğu söylemidir. Buna elbette itiraz yok. Kaynaklar üretildiği bölgede elbette tamamen tüketilmeyecektir ancak nasıl ki sahip olunun yeraltı ve yerüstü kaynaklar ülke genelinde kullanılıyorsa o zaman buna bağlı olarak meydana gelen gelir ve üretimin de ülkede dengeli bir şekilde dağıtılması gerekmez mi? En azından özel teşebbüs yatırımları yeterli gelmezse bile kamu yatırımları konusunda buna dikkat edilmesi gerekmez mi?
Yanı başımızda dünyanın elektriği üretiliyor ancak biz benzinle çalışan jeneratörlerin motor sesleri arasında işlerimizi yürütmeye çalışıyoruz. Dün İlimizin en işlek caddelerinden biri olan Gülistan caddesinden geçerken kulakları sağır edercesine çalışan jeneratörlerin arasından geçerken bu yazıyı yazma gereksimi duyduk. Kentimizin simgesi olan bu caddede esnaf işlerini yürütmek için kendi elektriğini kendisi üretmek zorunluluğu hissetmiş olmalı ve bu durumu kanıksamış olmalı ki her mağazanın önünde büyük bir gürültü ile çalışan ve kulakların dayanma sınırını zorlayan jeneratörlerle elektriğini üretmeye karar vermiş. Bu manzara modern çağın gerçekliklerine uyuyor mu?
Bu durum karşısında elektrik piyasasının özel sektöre devredilmeye çalışılması da işin ayrı bir boyutu. Denilecektir ki bölgede ve ilimizde kayıp kaçak oranı yüksektir. Bu nedenle elektrikler sık sık kesilmektedir. Bu gerekçenin kabul edilebilir bir gerekçe olmadığını da biz hatırlatalım. Önemli olan vatandaşın elektrik ihtiyacını karşılamaktır. Bununla birlikte vatandaşın elektrik ve benzeri yaşamsal önem arz eden ihtiyaçlarını bölgenin koşullarına göre ucuza mal edip sunmaktır.  Hatta bir adım daha ileriye gidelim. Elektrik enerjisinin bir bölümünü veya tamamını bedava vermektir. Olur, mu böyle şey demeyin oluyor. Yakın komşularımızdaki uygulamaya bakın bunun böyle olduğunu göreceksiniz. Arap ülkelerinde, Ekonomisi battığı için dağılan Sovyetlerde, Doğu ve Güneydeki komşularımızda durum budur. Sunulan sadece bedava elektrik değil temel gıda maddeleri de bedava dağıtılmaktadır.
Biz vatandaş yan gelip yatsın devlet her şeyini versin anlayışında değiliz elbet. Ancak sorunlarımız da göz önüne alınarak değerlendirildiğinde imkan sunumlarının vatandaşın kendisini devlet ile bir aidiyet çerçevesinde görmesine katkı sunabileceğini belirtmek gerekiyor. İnsanı yaşat ki devlet yaşasın. Devlet vatandaş için vardır. Felsefesini jeneratör city Batmanlar yaratarak sağlayamayacağımızı da görmek gerekiyor.