Dünya bir etki tepki dünyası. Her şey zıttıyla yaratılmış. Siyahın zıddı Beyaz, karanın ak olmuş. Karanlığın aydınlık, katının sıvı, ağlamanın gülmek, üzülmenin sevinmek olmuş. Her zehrin de bir panzehiri mevcut. Bulur ve zamanında uygularsan zehri yok eder aleyhteki bir durumu lehe çevirmiş olursun. Gel gör ki zıtlıkları dengeleyerek çatışmadan olumlu sonuçlar çıkarmak her babayiğit yöneticinin harcı değil.
Bu konu ile kafa yoracaklarına zehire daha büyük bir zehirle saldırmayı kabiliyet ve başarının temel göstergesi sayarlar. Kendilerinin olmayan gücü kendilerini ayakta tutmak için var güçleri ile saldırırlar ve sonuçta canlar yanar, onlar mutlu olurlar.
Hakkı kabul etmemek, hakka ve haklıya karşı durmak, eziyet etmek ve yok saymak hangi düzen açısından bakılırsa bakılsın yanlış ve günahtır. Allahın yarattığını tanımama gibi bir konuma düşmek, Allahın hak olarak bildirdiğini yok saymaya kalkışmak veya hakkı vermemek için bin bir dereden bahaneler bulmak insanoğlunun düştüğü ibret verici sonuçlardan biri olmalı.
Bu girişten sonra gelelim ülkemizdeki duruma ve düştüğümüz hale. Bu ülke kuruluşundan bu yana sistemini yasaklar ve inkar üzerine kurmaya çalıştı. Kuruluş aşamasının tamamlanmasına kadar geçen süreçte yaşananlar evrensel ve bireysel insan haklarına aykırılık teşkil etse de memleketin bakası ve milletin hayrı için yapılmıştır deyip hadi üzerinden atlayalım denilebilir bir gerekçe uydurulabilir. Ancak 1930’lardan sonrası için uygulanalar için artık gerekçe bulmak sanırız ne vicdan ne de mantıkla bağdaşır bir durum değil.
Memleketin en kolay idare etme yöntemi belirlenmiş ve gelen gidenin yolunda yürümeyi bir ilke olarak benimsemiştir. İlkenin adı yurttaş için her şey YASAK!
Yasağı koyanın mantığını anlamak mümkün de devam edenin neden devam ettiğini anlamak mümkün değil. Aslında yasak ile süreci başlatanların yasağın yanlış olduğunu yaptıkları bir sürü açıklamada beyan ettikleri de açıkça görünmesine rağmen bu yanlış ve yasak mantığın yürütülmesi iktidarın perçinlenmesinden başka bir işe yaramadığı görülüyor.
Bu mantık ve anlayış devleti yasakçı, devletin güvenlik görevlilerini de yasaklayan ve devlet olarak tanımlayan bir konuma getirmiştir.
Devlet demek jandarma demek!
Devlet demek Polis demek!
Devlet ve millet için en iyi yolu bilen de bulan da askerdir, polistir. Bu nedenle durumdan vazife çıkaranlar her on yılda bir sivilleri yani halkın zoraki de olsa seçtikleri sivil iktidarları iktidardan indirmeyi temel görev saymışlardır.
Oysa günümüzde durumun farkına varılmıştır. İnsanlar ve yurttaşlar devlet denilen aygıtın sadece jandarmadan ve polisten ibaret olmadığını, diğer kurum ve kuruluşların da bu kurumlar gibi devletin birer aygıtı olduğunu, bu devlet denilen aygıtın temel görevinin yasaklar koymak değil yasaklar koydukları vatandaşlara serbestlik ve hizmetle görevli olduklarını biliyorlar. Bilince de doğal olarak seslerini çıkarmak, fikirlerini söylemek istiyorlar. Bunları nasıl dile getirecekler?
Siyasi partiler kurarak
Dernekler kurarak
Basın açıklamaları yaparak
Mitingler düzenleyerek
Etkinlikler yaparak
Gelin görün ki bu aralar bu işi çok iyi bildiğini bildiğimiz siyasal iktidar da muzdarip olduğu bu durumdan serbestlik kararları vereceğine YASAKLAR koyarak tepki vermektedir. Kökleri cumhuriyetten önceye dayanan, cumhuriyet tarihi boyunca dallanıp budaklanan ve son otuz yılda onbinlerce yurttaşımızın ve en az on bin güvenlik görevlisinin canına mal olan Kürt meselesi YASALlandırılıp siyasal alana çekileceğine YASAKlandırılıp illegalize edilmek istenmektedir.
Diyarbakır’daki 14 Temmuz yasağı bir yaklaşım mantığıdır. Sorunlara ve çözümlere nasıl yaklaşılmak istendiğinin resmidir. Herkes şapkasını önüne koyarak vicdanının sesini dinlesin. Bu sorunun çözüm mantığı bu yol mudur?
Bu yol çıkışa giden yol mudur?
Oysa yasaklamak yerine her şey SERBESTLEŞTİRİLSEYDİ  ne güzel olurdu.
İnsanlar özgür bırakılsa, herkes kendini ifade edecek durumda olsa Ak koyun Kara koyun belli olacak ancak yasakçı zihniyet buna yol vermiyor. Oysa her şey yasak’ın panzehiri her şey serbesttir.
Bakın bakalım tek bir yanlışlık bile oluyor mu?
 Olduğunda nasıl kıyamet kopuyor!