Kentsel yaşamın kırsal yaşama tercih ettirilmeye çalışıldığı bir dönem yaşıyoruz. İnsanlara hissettirilerek veya ettirilmeyerek kırsal alanda yaşayan insanlar kent merkezlerine yönlendirilmektedir. Bu oldukça profesyonel bir şekilde ve bütün argümanlar kullanılarak yapılıyor. Bazen ekonomik sebepler

Bazen sosyal sebepler

Bazen politik sebepler

Bazen askeri gerekçeler

Bazen oluşturulan korkular nedeniyle insanlar kırsal ve doğal alandan uzaklaştırılarak kent merkezlerine yönlendiriliyor. Tabi Tv gibi iletişim araçları da kullanılarak gençlere kent merkezlerindeki şatafatlı yaşam örnekleri sunularak,lüks ve rahat yaşam örnekleri verilerek sürdürülen çalışmaları da unutmamak gerekiyor.

Öyle ya yetkili ve etkililerin söyledikleri gibi eğer bir ülkede nüfusun %99’u şehirlerde %1’i kırsalda yaşıyorsa o ülke gelişmiş sanayi ülkesi oluyormuş! Çağdaş kölelik mertebesine demek böyle ulaşmak mümkün olabiliyor.

Bizde de halen kırsalda yaşayan insanlarımız şehirlileşmemek için direnmeye devam ediyorlar! Çünkü şehir yaşantısını uyum göstermeleri mümkün olamıyor ve adapte olmakta zorlanıyorlar. Hepsinden önemlisi şehirde mutlu bir yaşam sürdüremiyorlar.

Şehir yaşamında rahat edemeyen işlerini yapamayan halkımızın bir bölümü de göçerlik (Koçerlik) yaparak kırsalda yaşamını ve varlığını sürdürmek derdinde ancak bu o kadar kolay olmuyor. Son olarak Batman Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Güzel Sanatlar Fakültesi Dekan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Mehmet Işık göçebe Koçerler’in yaşamını inceleyen bir çalışmaya imza attı. Bu çalışma ile ilgili bilgileri sizlerle paylaşalım; “Yrd. Doç. Dr. Işık, Koçerler’in hayatını araştırmaya yaklaşık 1 yıl önce başladığını ve bugüne kadar 20 aileyle yüz yüze görüştüğünü belirtti. Işık, Yaptığı incelemelerden çıkardığı sonucu ise şöyle özetledi; “Yaklaşık bir yıl önce başladığım araştırmamda, 15- 20 aileyle görüştüm. Öncelikle şunu belirteyim ki beni çok iyi karşıladılar. Onca işin gücün arasında bana zaman ayırıp, çay, yoğurt ve birbirinden lezzetli peynirler ikram ettikleri için onlara gönülden teşekkür ediyorum. Yaşantılarına gelince, gerçekten çok zor yaşam koşulları altında hayatlarını idame ettirmeye çalışıyorlar. İnsanlar yorgun, kadınlar sağa sola göçmekten, işlerin çokluğundan ve ağırlığından bezmiş durumdalar. Bütün bunların yanında her şeyden habersiz ailenin neşe kaynağı çocuklar, kuzularla oynayıp, tüm içtenlikleriyle etrafındakilere, kırmızı yanaklarıyla gülücükler saçmaya devam ediyorlar. Ailelerin sosyal hayatı kendi yakın çevreleriyle sınırlı durumda ve evlilikleri genelde akraba içerisinde gerçekleşiyor. Benim de asıl araştırma konum olan iletişim araçlarına gelince elektrik olan yerlerde televizyon hemen her çadırda mevcut ve yoğun şekilde izleniyor. Radyo ise elektrik olsun olmasın hemen hemen bütün yetişkinlerde var ve özellikle yaylalarda en önemli haber alma aracı durumunda. Cep telefonu ergenlik çağındakilerden yaşlılara kadar herkes kullanıyor. Sorunlara gelince, konuştuğum Koçerlerin ortak sorunlarından bazılarını şöyle özetleyebilirim;

Mevsimlik göçleri gerçekleştirirken yollarda özellikle de şehirlerarası yollarda hareket ederken büyük zorluklar yaşamaları ve yaşanan kazalarda doğrudan kendilerinin suçlu durumuna düşürülerek, cezaya mahkûm edilmeleri;

Arazi sahiplerinin ve muhtarların konaklama yerleri için talep ettikleri ücretlerin yüksekliği,

Mera kiralarının yüksekliği, yem fiyatlarının yüksekliği,

Hayvan başına ödenen devlet teşvikinin düşüklüğü,

Sosyal güvencelerinin bulunmaması vb.

Ayrıca Koçerler, kendilerinin ekonomi ve gıda üretimi için ne kadar önemli olduklarını belirterek yetkililerden biraz daha anlayış ve destek beklediklerini söylediler.

Son olarak eğitim için yoğun caba harcadıklarını gördüm. İmkânı olanlar şehir merkezinde ev alıp okul zamanları aileden yetişkin biriyle burada kalarak eğitime devam ediyorlar. İmkanı olmayanlar ise daha önceden bir şekilde yerleşik hayata geçmiş bir akrabasının yanına göndererek çocuklarının eğitim almasını sağlıyorlar. Ancak birçoğu da taşımalı eğitim imkânından kendilerinin yararlandırılmamasından şikâyetçi”

Yrd. Doç. Dr. Mehmet Işık, Koçerlerin güvenlik sorunları bazı yaylaların yasaklı bölge ilan edilmesinden tedirgin olduğunu ve eğer yaylaya gidemezlerse hayvanlarını beslemelerinin mümkün olmayacağını ifade ettiklerini söyledi.”

Özellikle son bölümde belirtilen yayla yasaklarının oldukça önemli bir konu olduğunu ve yasaklama kararlarının hayvancılığın gelişmesine büyük zararlar verdiğini de yetkililere hatırlatmak yerinde olacaktır.

Göçerleri(Koçerlerin) bu yasaklar nedeniyle yaşam tarzlarından vazgeçmeleri durumunda hayvancılığı bırakmak durumunda kalacaklarını da unutmamak gerekiyor. Güvenliği düşünürken doğallığı da unutmamak gerekiyor diye düşünüyoruz.