Dinlemek ve anlamak çözüme giden yolun yarısını geçmek demek. Çünkü sorunun adı ne olursa olsun, anlamak ve çözmek için mutlak suretle dinlemek ve anlamak lazım. Teşhis için olmazsa olmaz kuralın başında bu gelmektedir.
Bir yönetici için halkını dinlemek ve anlamak o halkın sorunlarını çözmek için gereklidir. Aksi durumda bulunduğu makam itibariyle kuşatılmış olması ve doğru bilgilendirilmemesi karşısında verebileceği kararlar hem kendisi hem de halkı için korkunç sonuçlar doğurabilir.
Sadece verilen kararların nasıl verileceği de yetmez, bir kararın verilip verilmemesi konusunda da yönetenlerin yöneticilerin sesini dinlemeleri gerekir. Onların taleplerini anlamaları gerekir. Onların yok dediklerine neden yok denilmesi gerektiğini evet dediklerine neden onay verilmesi gerektiğini ancak dinleyerek ve anlayarak kavramak mümkündür.
Bizler son süreçte ülkeyi yöneten sayın başbakanın halkın sesine, duyarlı kesimlerin sesine, aydınların sesine kulak vermediği yönünde bir izlenime sahibiz. Bu izlenim bununla bitmiyor elbet. Sayın başbakanın kendi partisindeki milletvekillerini, il başkanlarını, yöneticilerini dinlemediği, çıkan farklı sesleri bastırdığı kanaati de taşıyoruz.
Bu nedenle zaman zaman yaptığımız hatırlatmalarda bu duruma dikkat çekmekte bir şeylerin yanlış gittiğini hatırlatmaya çabalamaktayız. Çünkü bu dinlemezlik ve anlamamaya çalışma çabasının sonuçta ülkeye zarar verdiğini çok iyi bilmekteyiz.
Başbakanı ve partisini beğenmek gibi bir hakka sahip olduğumuz gibi beğenmemek gibi bir hakka da sahibiz. İcraatlarını da tamamen kabul etme zorunluluğumuz yok. İyiye iyi,  kötüye kötü demek gerekiyor. Ancak eğer yapılan yanlışlar ya da atılan adımlar sonuçta genel olarak iyi bir adresi göstermiyorsa orada durup hatırlatmaları da sıralamak gerekir. Elbette iktidar bu durumu eleştiri olarak alacaktır. Bunun da bir mahsuru bulunmamaktadır. Önemli olan yapılan eleştirilerin olumlu bir yolu işaret edip etmediğidir.
AKP bölgemizde uyguladığı son politikaların doğurduğu sonuçları değerlendirmek üzere bölgedeki partililerin talebi üzerine Başbakanın da bizzat katıldığı bir toplantı düzenledi. Yaklaşık olarak 3,5 saat sürdüğü bildirilen toplantıda otuza yakın konuşmacının söz olarak fikirlerini yönetime aktardığı ve başbakanın sert üslubunun partiye zarar verdiğini belirttiği yazılıp çiziliyor.
Öncelikle belirtmek gerekir ki bu toplantının düzenlenmiş olması bile olumlu bir adımdır. Bu toplantı aynı zamanda bölgedeki uygulamalar konusunda AKP içinde bulunan Kürt Milletvekillerinin de durumdan rahatsız olduklarını göstermektedir. Çünkü son süreçte gündemdeki konular ve yapılan operasyonlar bölge genelinde ciddi kaygılar yaratmanın yanında herkese rahatsızlık vermeye başladı. Özellikle son KCK operasyonları olarak adlandırılan operasyonlar ile Milletvekili dokunulmazlıkları konusu en çok tartışılan ve rahatsızlık veren konuların başında gelmekte. Bunlara bir de Başbakanın ve içişleri bakanının sert söylemleri eklenince AKP’ye oy veren kesimde de ciddi rahatsızlıkların ortaya çıktığı görülmektedir.
Çünkü AKP seçmeni de çok iyi bilmektedir ki uygulanmakta olan bu politikalarla sorunun çözümlenmesi mümkün değildir. Kaldı ki bazı konuları tabanlarını anlatmaları ve seçmenlerini ikna etmeleri de mümkün olamayacaktır. Sorun Kürtlerden gelecek olan oyları istemiyorum denilerek kulak ardı edilecek bir sorun değildir. Sorun alternatifim yok o zaman istediğim gibi davranırım tavırları ile geçiştirilecek gibi de değil. Sorun gerçekten ciddidir ve iktidarın başta mensuplarının sesine ardından da yurttaşların sesine kulak verip, onları dinleyip anlamasını gerektirmektedir.
Mevcut durum sürerse iktidara verilen kredinin hızla tükeneceğini tahmin etmek pek de zor bir tahmin olmayacaktır. Kullanılan dil, yapılan uygulama, ortaya konan algı yurttaşı iktidardan hızla uzaklaştırmaktadır. Bu durum aynı zamanda AKP’nin iktidardan uzaklaşmasını da beraberinde getirebilir. Biz bu duruma hatırlatmakla yetinelim. İktidar dinlerse karlı çıkar, dinlemezse sonuçlarına katlanmak durumunda kalır.