Halkların Demokrasi Partisi Eşgenel başkanı Selahattin Demirtaş partisi tarafından 28 Şubatta organize edilen Batman Barış mitingine katıldı.

Mitingin yapılıp yapılmayacağı konusunda hafta içinde epey spekülasyon yapılmış olsa da yer değişikliği ile mitingin yapılmış olması elbette olumlu olarak değerlendirildi. Şafak mahallesinde yapılması planlanan miting Dörtyol kavşağına alınarak gerçekleştirildi. Gerekçe malum güvenlik.

Konu güvenlikten açılmışken belirtelim. Miting alanına vatandaştan önce güvenlik görevlileri yerleşmiş durumdaydı. Alınan önlemler öylesine artırılmıştı ki eğer olup bitenden haberdar olmasanız savaş alanına geldiğinizi hissederdiniz. Onlarca zırhlı araç ve kentte ne kadar Toma varsa hepsi Dörtyol kavşağını konuşlandırılmıştı. Diğer arabalarla getirilen güvenlik görevlilerinin sayısını aktarmaya bile gerek yok. Öyle ki kaldırım üzerinde değerlendirme yapan vatandaşlar gelen katılımcıların mı yoksa polislerin mi daha fazla olduğu konusunu tartışıyorlardı.

Bu kentte düzenlenen etkinlikleri takip eden bir gazeteci olarak belirtmeliyim ki mevcut koşullar değerlendirildiğinde sıkı güvenlik önlemlerinin alınması yanlış bir yaklaşım değildi lakin konumlanma ve bakış açısını değerlendirdiğimizde işin biraz fazla abartıldığı düşüncesine kapılmadık değil.

Kaldı ki bunca önleme rağmen miting alanına giriş ve çıkışlar konusunda aynı duyarlılığı gözlemlemek mümkün olmadı. Çünkü son dakikaya kadar alana trafik akışı aralıksız devam etti.

Mitingin önemli diğer bir konusu da katılımın yüksekliğiydi. İçinde bulunduğumuz şartlar değerlendirildiğinde katılımın beklenenin üzerinde olduğunu belirtmek gerekiyor. Üstelik maç saati olmasına rağmen alan doldu hatta karşıdaki apartmanların ve inşaatların üzerinde de insanlar yerlerini almış bulunmaktaydı.

Bu durum bize kentimizde barışçıl yaklaşımların ne kadar destek gördüğünü de göstermektedir. Batmanlıların barış konusundaki hassasiyetlerini göstermesi açısından da bu durumun çok açık bir şekilde meydanlara yansıtıldığını belirtebiliriz.

Mitingte konuşma yapan Selahattin Demirtaş bile gördüğü coşku ve kalabalık karşısında duygularını dile getirmeyi ihmal etmedi.

Bilindiği gibi özyönetim ve hendek açıklamaları ve çıkan olaylar nedeniyle Batman bazı çevrelerce sessiz kalmakla eleştirilmişti. İşte bu durum karşısında alanda konuşan HDP Eşgenel başkanı Demirtaş Batmanı tanımlarken;” barıştan ve özgürlükten vazgeçmeyen kent” tanımlamasını kullanmaya uygun gördü.

Gerçekten de son dönemlerin bütün hassasiyetine rağmen Batmanlı yurttaşlarımız sağduyulu davranarak barıştan yana tavırlarını ortaya koyma noktasında ısrarcı davranmışlardır. Barıştan yana tavır koymak elbette ilkelerinden ve özgürlük, demokrasi ve eşitlik taleplerinden vazgeçme anlamına gelmemektedir. Yöntem olarak barışçıl bir şekilde sesini duyurmaya tercih eden bir tavır ortaya konulmaktadır ki bize göre de bu doğru bir yaklaşımdır. Kırmadan, dökmeden demokratik talepleri dile getirmek ve tavır belirlemek daha yararlı bir yaklaşımdır.

Pazar günü yapılan miting eğer doğru okunursa Türkiye barışına, demokrasisine, kardeşliğine, eşitliğine yarar sağlayan bir adım olmuştur. İnsanların düşüncelerine aktarmalarına imkân tanınması gerekmektedir. Eğer insanlar seslerini demokratik yollarla duyurma imkânından mahrum bırakılırlarsa hem legal siyasete olan inançları yok olur hem de böylesi alanlarda illegalite alır başını gider. Ülkenin yönetiminden sorumlu olanlar da dirlik ve düzeni sağlamada oldukça zorlanır. Tam tersi olur da özgürlükler sayesinde insanların düşüncelerine kulak verilirse hem sorunların nasıl çözüleceği konusunda fikir birliği oluşma şansı doğar hem de çözüm yolu bulmak daha kolay olur.

Bakın Pazar günü onbinlerin katılım ile bir miting gerçekleşti. Bütün eksikliklere ve tahriklere rağmen bir olay çıkmadı. İnsanlar sağduyulu davranarak etkinliklerini gerçekleştirdiler. Başarılı bir miting yapıldığı için de insanlarda bir güven havası oluştu. Önyargıların büyük bir kısmı ortadan kalkmış oldu. Oysa eğer bu mitinge izin verilmeseydi insanların bakış açıları da tepkileri de çok daha farklı olacaktı.

Demirtaş'ın söylemlerine katılıp katılmamak ayrı bir konudur. Ancak Demirtaşın konuşması Türkiye siyasal mücadelesi açısından oldukça önemli bir adımı oluşturmaktadır. Legal siyaset ne kadar özgür bırakılır ve önü açılırsa insanların farklı alanlara yönelmesi de o kadar önlenmiş olacaktır. Eğer insanlar konuşarak sorunlarını aktarabileceklerine inanırlarsa kendilerini ifade etmek için neden ölüm yolunu seçsinler ki? Böyle bir durum mantığa aykırı olur değil mi? O halde yapılması gereken özgürlüklerin genişletilmesi ve insanların konuşmalarına fırsat tanınmasıdır. İnsanları yok ederek düşünmelerini engelleyemeyeceğimiz gibi ortaya koydukları sorunları da çözemeyiz. Sorunların çözüm yolu diyalogdur. Eğer siyasetçilerimiz restleşme yerine konuşmayı becerirlerse ülke sorunlarını çözmeyi de becerebilirler. Ancak güçlü olan güçsüzü yok etmeye yönelirse unutmayalım ki bu farklı tavırların ortaya çıkmasına neden olur. Kimse kapı ve pencereleri kapatılmış bir odada elinde sopa ile bir kedi ile karşı karşıya kalmak istemiyor. Nedeni belli. Çünkü çıkıp yolu bulamayan kedinin ne düşüneceği malum. Bu nedenle kapı ve pencereleri kapatırken içerden nasıl çıkılacağını da hesaba katmak gerekiyor. Legal siyaset yolunun açık ve kapalı olması da bu örnekteki gibidir. Siyasetin yolu açıksa sorunların çözümü de kolay olur kapalıysa o zaman manzara farklılaşma ihtimaline açık…

Batmanlılar da barış mitinginde açık kapı ve açık yol tercihlerini ortaya koymuş durumdadırlar. Gerisi siyasetçilerimize kalmış.