Ben çocukken en çok annemin anlattığı masalları severdim. Anlatılan masalların kahramanları olur, düşler kurardım. Ve sonunda kendi masalımı kurgulardım. Çocukluğumun soğuk kış akşamlarında annemin sesiyle ısınırdım. Kızarmış, al rengine bürünmüş sobanın dibine kıvrılır, başımı annemin dizlerine yaslardım. Şefkatli elleri saçlarımda gezinirken, sesinin sıcaklığı tenimi okşardı. Anlattığı masallarla hayaller kurar, uykuya dalardım. Bilirdim, karşılık beklemeyen bir sevginin sabahına güvenle uyanacağımı… Ve yine bilirdim, yalnız kaldığımda, annemin beni saracağını, ellerimi hiç bırakmayacağını…
Her gece masal dinlemek isterdim. Çok güzel anlatırdı. Her masalın kahramanı olurdum, yetmezmiş gibi bir de beğenmediğim kısımlarını siler, yeniden kurgulardım.
En çok da büyülü şapka ve sihirli yüzük masallarını severdim. Dinlerken beni büyüleyen düşlere dalardım. Büyülü masallarda gerçek olması mümkün olmayan bir güç vardı. Kim bilir, bekli beni çeken de olanaksızın peşinden koşmaktı…
Büyülü şapka masalında, hikâyenin kahramanı şapkayı takınca görünmez oluyordu. Böylece yaşamı büyük ölçüde kolaylaşıyordu. Kimse onu görmüyordu, o ise herkesi görüyordu.
Özellikle masalın bu kısmını çok seviyordum. Benim de böyle bir şapkamın olmasını çok istiyordum. O büyülü şapkayla yazılı sınavlardan çok güzel notlar alabilirdim. Sınıfın en yüksek notu her zaman benim olabilirdi. Hatta birçok defalar, yazılı sınavlarda şapkayı düşünmekten sorulara odaklanamazdım. Aslında tembel bir öğrenci sayılmazdım, yine de büyülü şapkaya sahip olmanın kime ne zararı vardı ki!
Sihirli yüzük masalında ise; yüzüğü parmağına takanın karşısına bir peri çıkardı. ”Dile benden ne dilersin” derdi. İsteğini öğrenir sabah olmadan da dileği yerine gelirdi.
Sihirli yüzük sayesinde dünyayı gezebilirdim. Hatta gökyüzünde uçabilirdim. Öyle ki, rüyalarımda bile hep uçtuğumu görürdüm. Çikolatayı çok severdim. Karnım şişinceye kadar, çikolata, gofret, dondurma yiyebilirdim. Hele kıtır kıtır olan o kraker yok mu? Bir gün çok param olursa, bir oda dolusu alacağımı söylerdim.
Hayallerim çoktu, çocuktu… Büyülü masallarla gerçek gibi oluyordu. Bazen uçuyor, bazen de görünmez oluyordum. Çikolata, dondurma düşleriyle doyuyordum.
Hayaller yaşamın renkleriydi. Kırmız, alı, moruydu. Sihirli güçlere sahip olmak bir tek benim hayalim miydi? Hepimizin mi?
Masalların üzerinden yıllar geçti. Evet, ne büyülü şapkam oldu, ne de sihirli yüzüğüm… Ama annem, aldığım her nefeste benimle oldu.