Alekssandro Volta’nın pili icat etmesi ile başlayan elektrik serüvenimiz Z.T. Gramme’nin elektrik enerjisinin havai hatlarla iletilebileceğini göstermesi ve Edison’un çabaları ile 19. yüzyıldan sonra yaşamımızı pratikleştiren evreye girdi.
Günümüzde elektrik enerjisi yaşamın olmazsa olmaz gereksinimlerinden birisidir. Yaşamın hızlı döngüsü elektrik enerjisi sayesinde yürütülebiliyor çünkü. Evdeki dolaplardan işteki bilgisayara ve yazıcıya kadar her şey elektrikle çalışır durumda. Bu temel ihtiyacı bulamadığınız an eliniz kolunuz bağlı duruma gelirsiniz.
Sadece bu kadar değil, elektrik yoksa karanlıkta kaldınız demektir, su bulamadınız demektir, ameliyat yapamazsınız demektir velhasıl yaşamınız felç oldu demektir.
Ancak kentimizde başka bir durum var.
Elektrik var,
Elektrik üretimi var
Ama evlerdeki elektriğe gelince evlere şenlik.
Geçenlerde bir elektrik yüksek mühendisinin elektrik faturası konusundaki görüşlerini yansıtan bir yazı yayınlamıştım. Elektrik faturalarında nasıl kazıklandığımızı gösteriyordu. Geçen çıkan başka bir haberde ise yıl oniki ay olmasına rağmen on üç adet aylık  elektrik faturası ödediğimiz belirtiliyordu. Gelen faturaları zaten çoktan kabullenmiş durumdayız. Yüz TL’nin altında fatura görünce sevinçten dört köşe oluyoruz. Ancak elektrik kesintileri bezdirdi desek yeridir.
Bürokratik yapıyı, atamaları, görevdeki zorlukları bildiğimiz için elimizden geldiğince semer dövmemeye çabalıyoruz ancak bazen de hatırlatmalarda bulunmak gerekiyor.
En başta elektrik işlerinin özelleştirilmesi ile kamu kaynağının zenginlere peşkeş çekildiği fikrinde olduğumu belirteyim.
Bu belirlemelerden sonra da gelelim elektrikteki altyapı meselesine; Rahmetli Z.T.Gramme elektrik iletim hatlarını bulduğunda teknoloji bugünkü seviyede olmadığından ve iletim hatlarında kullanılan donanım bu kadar gelişkin olmadığından ilkel bir iletim hattı kullanmak zorunda kalmıştı. Aradan iki yüz yıl geçti. Bizim elektrik hatlarımız hala rahmetlinin iletim tarzında yürüyüp gidiyor.
Hepimiz çok iyi bilmekteyiz ki bir kentin gelişme ölçütlerinden biri de o kentte kullanılan iletim hatlarının ne kadar yeraltında ne kadarı da yer üstünde olduğudur.
Kentimizde balkondan aşağı baktığınızda eletirik tellerinden başka bir şey göremiyorsunuz. Düşerseniz önce elektrik telleriyle sonra yerle tanışırsınız.
Tellerin sarkması, kopması, naylonlarla süslenmesi, kısa devre yapması işin cabası.
Elektrik kayıp kaçak oranının yüksekliğini temel nedenlerinden birisi de iletim teknolojisinin eskiliği ve yıpranmışlığıdır. Bu yöntemin artık değişmesi gerekiyor. Elektrik kurumu yer üstü iletim hatlarını en kısa sürede yeraltına indirmelidir. Projesini yapsın gerekli destek için kamuoyuna yönelsin. Hazır tek partili bir iktidar varken ve maliye bakanı da Batmanlıyken bunu iyi değerlendirmek gerekmiyor mu?
Konunun dönüp dolaşıp kaçak elektriğe getirileceğini bildiğimizden ona da değinelim. Elbette yapılanı tasvip edecek halimiz yok, biz fatura öderken başkalarının belleş geçinmesi adil değil ama bu konunun iletim hatlarının durumu ile yakından uzaktan alakasının bulunduğunu düşünmemekteyiz.
Çıkan arızalara müdahale meselesi ise ayrı bir konu. İlgili şirketin tanıtım sayfasında konu ile ilgili şu ibareleri görürsünüz;” Elektrik Arıza Servisi olarak hızla gelişen ve değişen teknolojiye ayak uydurarak, son teknolojik ürünleri kullanarak ekonomik, verimli ve işletmeye uygun projeler üretmek çalışmalarımızda temel prensibimizdir” dilerim öyledir.
İlimiz dahilinde kişi başına tüketilen elektrik enerjisi 10.962 kWh’dır. Batman İline 2010 yılında 1.302.223.701 Kwh elektrik enerjisi sunulmuş olup; son altı aylık dönemde 639.867.368 kWh enerji temin edilmiştir.
Dileğimiz yetkililerin altyapı konusunda ellerini çabuk tutup bu işin üstesinden gelmeleridir.