Ağrı’nın Diyadin ilçesi Yukarı Tütek köyünde 11 Nisanda meydana gelen olayda açıklanan resmi bilgilere göre 1 KCK (PKK) militanı ile bir vatandaş yaşamını yitirmiş bir vatandaş ile dört asker yaralanmıştı. Olayın duyulmasından sonra taraflar olayla ilgili açıklamalar yayımladılar.
 Valiliğe göre vatandaşlar tarafından yapılacak olan ağaç dikme şöleninde bir siyasi partiye oy verilmesi yönünde baskı yapılacaktı. Bu parti malum Halkların Demokrasi Partisi.
TSK’dan gelen açıklamaya göre şöleni “terör örgütü yandaşları” düzenliyordu.
KCK’ye göre söz konusu alana operasyon yapılmıştı ve orada bulunan timleri savunma amaçlı çatışmaya girmişti.
Siyasilerin ağzından ise bal damlamadığını söylemeye gerek yok.
Şimdi olayı biraz daha detaylandıralım. Olay olduğunda yazdığımız yazıda bu olayın 14 Temmuz 2011 tarihinde meydana gelen ve 13 Askerin yaşamını yitirdiği Silvan olayı ile aynı türden olduğundan şüphelendiğimizi belirtmiştik. Yani sonuçları itibariyle, gelişmeleri itibariyle provokasyon kokan bir olay.
Söz konusu alanda vatandaşlar tarafından düzenlenecek bir ağaç dikme şöleni çalışmaları olduğu doğru.
Oraya jandarma timlerinin valilik emriyle konuşlandırıldığı da doğru
O bölgede PKK veya KCK militanlarının bulunduğu da doğru
Ancak bu güçlerin hepsi daha evvel o bölgede bulunurken bir çatışmanın olmadığı herkesin konumunu koruduğu ve müdahaleyi gerektiren bir durumun bulunmadığı da doğru.
Olayları ve açıklamaları sıraya koyduğumuzda anlaşılan odur ki olay bölgesine jandarma timleri intikal etmiş ve KCK militanlarının bulunduğu bölgeyi yönelmişlerdir. Bu durumda da çatışma çıkmış. Bu çatışmada da askerler yaralanmış. Daha sonra olay yerine TSK’nın diğer unsurları intikal etmiş ve çatışma büyümüş.
Olayı duyan vatandaşlar daha fazla ölüm olmasın diye olay yerine canlarını tehlikeye sokarak gitmiş ve bölgede yaralı durumda bulunan askerleri olay yerinden taşıyarak güvenli bölgeye getirmişler. Bunun bedeli olarak da helikopterden açılan ateş sonucunda Cezmi Budak adlı yurttaş öldürülmüş ve başka bir yurttaş da yaralanmıştır. Bu arada bir KCK militanı da yaşamını yitirmiştir.
Olaya ilişkin görseller ve açıklamalar ortaya çıkınca Genelkurmay Başkanlığı üst üste açıklamalar yaparak görüşlerini aktardı. Genelkurmay açıklamasında şöyle denildi; "Yukarı Tütek Köyü bölgesinde Bölücü Terör Örgütü mensubu teröristlerle çıkan çatışmada yaralanan dört personelimizin, havadan tahliyesi esnasında bölgeye gelen vatandaşlarımızın, yaralı personelimize yardımı takdire şayan bulunmuş, vatandaşlarımızın Türk Askerine olan bağlılığının ve sevgisinin ne denli büyük olduğunu göstermiş, milletimizin birlik ve beraberliğinin güzel bir örneğini teşkil etmiştir. Vatandaşlarımıza teşekkür eder, sağlık ve mutluluk dolu güzel ve huzurlu günler dileriz." Genelkurmay Basın ve Halkla İlişkiler Daire Başkanı Tuğgeneral Ertuğrul Gazi Özkürkçü, "TSK olarak, yürütülen bu faaliyetin bir operasyon faaliyeti olmadığını, Jandarma unsurlarının çatışma çıkan bölgeye operasyon amacıyla gitmediklerini, bu tür tedbirlerin, düzenlenen bu ve benzeri kapsamdaki etkinliklere yönelik olarak ülkemizin her köşesinde aynı titizlikle uygulandığını da ifade etmekte yarar görüyoruz. Ağrı'da yaralı personelimize askerlerimizin yanında yer alarak yardım eden vatandaşlarımızın 'canlı kalkan' olarak tanımlanmasını TSK olarak kabul etmiyoruz. Vatandaşlarımızın gösterdiği bu davranış her türlü takdirin üzerindedir ve bölgedeki vatandaşlarımızın teröre karşı olduklarını gösteren en güzel tepkidir"
Bu açıklama da göstermektedir ki olaya rağmen mesele taraflar açısından çözüm sürecindeki ilerlemeyi durduracak boyutlu değildir Ve çözüme yönelik bir olay olarak değerlendirmemesi gerekmektedir. Bunu da TSK’nın olayı operasyon faaliyeti olmadığı yönündeki açıklamasından çıkarıyoruz.
TSK’nın bu açıklaması aslında çok yerinde bir açıklama olmuştur. Bu açıklama iyi okunursa aslında TSK kendisine verilen görevleri yaptığını buna rağmen süreci baltalayacak operasyon yapmadığın belirtmiş oluyor. Yani özetle bizim üzerimizden politika yapmayın diyor.
Ancak buna rağmen Silahlı kuvvetlerin bu açıklamalarına bir konunun daha eklenmesi gerekiyor. O da öldürülen ve yaralanan yurttaşların ailelerinden ve kendilerinden özür dilenmesi ve gerekli işlemlerin yapılmasıdır. Çünkü ortaya çıkmıştır ki oraya gidenler KCK militanı değil vatandaştırlar ve bu vatandaşlar orada yaralın bulunan askerlerin kurtarılması için olay yerine intikal etmişlerdir. Ardından da o yaralı askerleri sırtlarında askerlerle birlikte taşıyarak kurtulmalarına ve tedavi edilmelerine yardımcı olmuşlardır. Bunun karşılında da helikopterden açılan ateşle vurulmuşlardır. Bu durum teşekkür açıklamasında da açık bir şekilde kabul ediliyor. O halde teşekküre ek olarak bir de yapılması gereken bir özür dileme ve hakkın iadesi olmalıdır.
Bu açıklamalara bir de özür dileme lazım. Bu gerçekleşirse en azından bundan sonra bu tür olaylar konusunda herkesin hassasiyeti daha fazla artar ve kimse kolay kolay yanlış kararlarla süreci baltalamaya kalkışmaz.
Politikacılara gelince söylenecek bir sözümüz var; Yazıktır, günahtır vatandaşların çocuklarının kanı üzerinden oy hesapları yapmayın, ülkenin geleceğini iki oy’a kurban etmeyin!