Bingöl dağlar arasındaki düzlükte kurulmuş dolanbaçlı yollara sahip şirin bir ilimiz. Kendi yağı ile kavrulmakta olan, derdine derman arayan bir yerleşim yeri. Demografik ve coğrafik yapısından ziyade son dönemde iki olayla anılır oldu.
Bingöl’ü gündemleştiren konu 18 Eylülde PKK tarafından askeri konvoya düzenlenen ve en az 10 askerin yaşamını yitirdiği ve 70 dolayında askerin de yaralandığı saldırı.
İlginçtir; Bingöl’deki saldırılar çok kritik zamanlarda meydana geliyor ve bu saldırılardan sonra da enteresan olaylar gelişmeye başlıyor. 24 Mayıs 1993 tarihinde şemdin Sakık yönetimindeki grup tarafından izin için giden askerlerin önü kesilmiş ve 33 asker öldürülmüştü. Aradan geçen yıllar olayın bir komplo ve provokasyon olay olduğu ortaya çıktı. Ölen askerlerin ailelerin ciğerleri hala yanıyor. Olayın gerçekleştiren şemdin Sakık ise cezaevinde. Çatışmalar tekrar başlasın ve yayılsın diye 33 ana kuzusu resmen yem olara sunulmuş!
O olayın acı faturası ve sonuçları daha kabuk bağlamamışken 18 Eylül 2012 tarihinde Yine Bingöl de yine izin dönüşündeki askerlerin konvoyuna saldırı düzenlendi. 10 asker yaşamını yitirdi 70’e yakını ise yaralandı.
Bu saldırıyı diğerinden ayıran özellikler var elbet. 10 zırhlı aracın koruduğu konvoyun üç kişinin saldırısına uğraması ardından saldırıyı gerçekleştirenlerin ortadan kaybolması anlaşılır bir durum değil. Diğer olayda askerler korumasız PKK’lılar ise kalabalıktı. Şimdi durum tam tersi ama olay yine sonuçları ile ortada.
Ne zaman Bingöl’de böyle bir olay olsa ardından başka olumsuz gelişmeler oluyor. Ya da ne zaman olumsuz gelişmelerin önü açılmak istense Bingöl’de olay oluyor? Yetkililerin buna dikkat etmesinde fayda olduğunu düşünüyoruz. Bingöl’ün kasıtlı olarak seçildiğini düşünüyoruz.
Bölgede son zamanlarda olayların arttığını ve taktik değiştirdiğini anlamayan ve kabul etmeyen yok. Temmuzdan beri süren çatışmalarda güç gösterisi nedeniyle yaşamını yitiren insanların sayısı 1000 dolayında. Hepsi de ana kuzusu çocuklar. Geçenlerde bir cenaze töreninden sonra basına düşen bir haberde yaşamını yitirenlerden birinin ailesi siz hiç zengin çocuklarının cenaze törenine katıldınız mı diye soruyordu? Artık kabul etmeliyiz ki bu savaşta ölenler bu toprakların fakir ve kimsesiz insanlarının çocukları. Bu her iki taraf için de geçerli. Ölen fakir fukaranın çocuklarının kanı üzerinde pazarlıklar yürütülmeye çalışılıyor güç gösterisi sürdürülmek isteniyor.
Yazıktır.
Günahtır.
Kürt sorunu siyasal bir sorundur ve siyaseten çözülmesi gerekmektedir. Bunun bilindiğinden eminiz. Ancak gerekli adımların atılması noktasında tereddüt yaşandıkça bu toprakların çocukları ölüyor.
Biz bu toprakların insanlarının kamplaştırılmasına karşı çıktık ve çıkıyoruz. Ancak süreç böyle devam ederse korkarız ki öfke seli karşısında durabilecek hiç kimse kalmayacaktır. Mevcut konjektörel durumdan da kim kazanırsa kazansın karlı çıkmayacağımızın bilinmesi gerekir.
Kürt sorununun çözümü konusunda muhalefet partilerinin sergiledikleri politikanın giderek çirkin bir hal alması da üzerinde düşünülmesi gereken başka bir konudur. MHP’nin yürüttüğü politika ezelinden belli olduğu için konuşmaya bile gerek yok. Ancak yenilik iddiası ile ortaya çıkan CHP’nin yaptığı açıklamaları anlamak akıl ile izah etmek mümkün değil. Hem çözüm için partileri ziyaret edeceksiniz hem de bu tür açıklamalar ile meselenin üzerine gideceksiniz. O zaman bir zahmet partilerle konuşmak istediğiniz konuyu kamuoyuyla paylaşın da bizler de öğrenelim. Belki bu konudaki eksikliklerimizi tamamlarız!
Sonuç olarak Bingöl ve Bölge deyince büyük hassasiyetlerin oluştuğunu ve Bingöl’deki bu durumun görülmesinin faydalı olacağını düşünüyoruz. Bu olay 1993’teki olayın sonuçları düşünülerek değerlendirilmelidir.