"İnsanoğlu bir gün virgülü kaybetti, işte o günden sonra zor ve uzun cümlelerden korkar oldu. Basit ifadeler kullanmaya başladı, cümleleri basitleşince düşünceleri de basitleşti.
Sonra ünlem işaretini kaybetti, alçak bir sesle ve ses tonunu değiştirmeden konuşmaya başladı. Artık ne bir ifadeye-eyleme kızabiliyor, ne de seviniyordu. Hiçbir şey onda en ufak bir heyecan uyandırmıyordu.
Bir süre sonra da soru işaretini kaybetti, artık soru soramaz oldu. Onu ilgilendiren bir şey kalmadı. Ne kâinat, ne dünya ne de yaşadıkları umurundaydı.
Birkaç yıl sonra iki nokta üst üste işaretini kaybetti, böylece olayların nedenlerini başkalarına açıklamaktan vazgeçti.
Ömrünün sonuna doğru elinde yalnız tırnak ve nokta işaretleri kaldı. İnsanoğlu tırnak işaretiyle işin kolay yolunu buldu. Kendine ait düşünceler üretmek yerine başkalarının düşüncelerini aktarmaya başladı. Böylece kendine özgü düşüncesi kalmadı ve düşünmeyi unuttu.
Zaman içinde düşünmeyi unutan insanoğlu noktaya ulaştı ve yaşamında hayalini kurduğu hedef ve hayallerini başlamadan bittirdi.
En sonunda, anlatmak istediği fakat tamamlayamadığı pek çok şey olduğunu fark etti ve üç nokta işaretini buldu. İfade etmek istediği düşünceyi sonlandırmayı bir başkasına bıraktı."
Biliyor musun?
Şartlar ve olaylar, kim olduğunu etkileyebilir ama ne olduğundan kendin sorumlusun. Yaşamda iki şık vardır: Ya hayatı tozu dumana katarsın, ya da toz duman yutarsın.
Biliyor musun?
Her problem kendi içinde bir fırsat saklar ve problem fırsatın yanında cüce kalır. Karamsar bir insanın görüntüsünden daha acı bir görüntü yoktur.
Biliyor musun?
Söylenmemiş kötü sözleri yutkunmaktan hiç kimsenin midesi bozulmamıştır. İyi ve kötünün yüzü aynıdır. Fırsatların insanın yoluna ne zaman çıktığına bağlıdır.
Biliyor musun?
Hiçbir başarısızlık son değildir. Hiçbir başarı da… Küçülmeden büyüyemezsin. Kaybetmeyi öğrenmeden kazanamazsın.
Biliyor musun?
Başlamak için en uygun an içinde bulunduğun andır. Beklersen hiç başlamayabilirsin. Şimdi gecikmeden başla, Bulunduğun yerden ve elindekilerle…