Bu yazın sıcak geçeceği başından belliydi. Ancak herkes gibi bizlerde biliyoruz ki bu sıcaklık ve çatışma ortamı ne ülkemizi, ne bölgemizi refaha kavuşturmayacaktır. Bu sonucu tahmin ettiğimizden yerelde ve ülke genelinde iktidarı ellerinde bulunanlardan çatışmasızlık kararı almaları talep etmiştik. Bunun için de Ramazan ayının bir fırsat olduğunu hatırlatmıştık. Bu taleplerin muhatabının elbette hükümet ve KCK olduğunu biliyoruz. Bu muhatapların savaşırken birbirlerine gösterdikleri tanıma işlevini barışırken de göstermeleri beklemek gibi bir durumumuz söz konusu. Bu beklenti kamuoyunun beklentisi olup bizim yaptığımız da bu beklentiyi ilgililerine iletmekten ibaret.
Talebimizden birkaç gün sonra Sivil Toplum Kuruluşlarının bir araya gelerek benzer bir talebi yine aynı muhataplardan ve kamuoyu adına talep ettiklerini izledik.
Geçen haftanın başından itibaren de bazı aydın ve yazarların da aralarında bulunduğu bir grup bu konu ve taleple imza kampanyası düzenledi ve bu kampanya sürüyor.
Tabi bütün bu gelişmelerin devam ettiği 15 günlük süreçte taraflardan birinden açıklama geldi. KCK adına yapılan açıklamada özetle; Çatışmasızlık isteyenlerden VİCDANLI olmaları talep edilerek bu çağrını kendilerine değil Başbakan Erdoğan’a iletilmesi gerektiği bu talepte bulunanların Erdoğan’a gitmeleri gerektiği açıklandı. Buna gerekçe olarak da son iki yıl içerisinde kendilerine, liderlerine, partilerine ve yandaşlarına uygulanan baskılar gösterildi.
Bu gerçekliklerin göz ardı edilmesi elbette mümkün değil. Ancak bizim de bu ülkede barış sağlanıncaya kadar barışta direteceğimizden kimsenin şüphesi olmasın. Başbakandan istenmesi gerekiyorsa başbakandan, kimden istenmesi gerekiyorsa ondan barışın koşullarını ve oluşumunu isteyeceğiz. İnsanlar öldükçe bizim bu ülkede başımızı rahat yastığa koymaya VİCDANIMIZ elvermez çünkü.
Bu nedenle Sayın Başbakan Erdoğan’dan ülkede barışın koşullarının tekrar oluşması için gerekli adımları atmasını beklediğimizi söylüyoruz. Yargı yoluyla uygulanan baskılara son verilmesini talep ediyoruz. İmralı tecridinin kaldırılmasının ülkenin yararını olduğunu bir kez daha belirtiyoruz. Ülkenin mevcut koşulları nedeniyle tavır sergilenmesini bekliyorsanız aynı tavrı sizin de göstermeniz gerektiğini hatırlatıyoruz. Aksi takdirde etrafın ateş çemberine girdiği bir dönemde uygulanan geleneksel politikaların bu ülkeyi kazasız belasız bu ateşten kurtarmaya yetmeyebileceğini dikkatten kaçırmamak gerekir. Maslow bir deyişinde;"Elinde çözüm aracı olarak çekiç olan, bütün sorunları çivi olarak görür" diyor.  Bu yaklaşımın ülkeyi düze çıkarmayacağını görmek gerekir. John Stuart Mill;  "Dünyadaki bütün insanlar, biri dışında aynı fikirde ve o tek kişi karşı fikirde olsa, o tek kişinin iktidarı ele geçirip tüm insanları susturma hakkı ne kadar yoksa, tüm insanların o tek kişiyi susturma hakkı da aynı derecede olmamalıdır" demektedir. Demokrasi bu demektir. Eğer demokrasi gibi bir sorununuz varsa bu doğrultuda hareket etmezin lazım. Unutulmaması gerekir İbn-i Teymiyye’nin dediği gibi;"İktidarlar küfür ile değil, zulüm yaptıklarında yıkılır."
Ülkesinde etnik sorunları olan dünyanın yegâne ülkesi bizim ülkemiz değil. Gerek Avrupa’da gerekse dünyanın diğer kıta ve ülkelerinde benzer sorunların ne şekilde çözüldüğü örnekleri ile sabittir. Bu gerçeklik göz önünde duruyorken kardeşkanı dökülmesine göz yummanın bu konuda inatlaşmanın liderlikle bir alakasının bulunmadığını hatırlatmamız lazım.
Bu konuda ülkesinin özgürlüğü için mücadele eden Mahatma Gandi’nin bir sözünün oldukça anlamlı olduğunu düşünmekteyiz."Gerçekleşmesini istediğiniz değişikliğin mimarı siz olmaya çalışın"diyor.
Evet, Sayın Başbakan ülkemizde sorunun barışçıl koşullarda bitmesi için kanın durması ve enerjimizin ülkenin birlikteliği ve çıkarları için harcanması için bu değişikliğin mimarı siz olun. Önünüzde tarihi bir fırsat var. Bu fırsatı iyi değerlendirin. "Arzu ve hınç aklın sesini duymaz." Sözünü unutmayın. Unutmayınız ki gerçeği aramak, arzu edilen şeyi aramak değildir ve değişim isteyenler değişime önce kendilerinden başlamalıdırlar.
Bu perspektif çerçevesinde sizden mutlu bir bayram kutlamamız için gerekli ortamı hazırlamanızı bekliyoruz. Tecridi kaldırın ve çatışmasızlığın ortamını hazırlayın sayın başbakan. Aksi takdirde bu ülkenin başbakanı olarak yurttaşı olduğumuz ülkemizin kötü gidişatı söz konusu olursa yurttaşlık hukukumuzun hesabını her iki dünyada verecek olanın siz olacağınızı da hatırlatalım. Biz barış içinde ilerleyen bir ülke talebimizi açık bir şekilde dile getiriyoruz. Bunu işin bütün muhataplarından talep ediyoruz. Bu muhatapların başında da siz geliyorsunuz. Öbür taraf açıklamasını yaptı sıra sizde bu ülke ve barış için siz ne diyorsunuz sayın başbakan?