Hatırlarsanız bizim de zaman zaman seri katillerimiz oluyor (keşke olmasaydı) Beyazperde de insanları göz kırpmadan öldüren, gittikleri yeri dağıtan, kana bulayan seri katillerimiz hiçte öyle Hollywood filmlerindeki gibi karizmatik ve çekici olmuyorlar. Çivici Katil, Tornavidalı Katil, Kasımpaşa Canavarı.

Ancak son seri katil Atalay Filiz. İşte o farklıydı. Soğukkanlı, yurtdışı gezilerine katılmış, iyi bir üniversite okumuş, karizmatik.

Ancak burası Türkiye. Öyle yabancı film artistleri gibi yakalanmayacan da, adına tarihte haklı bir yer edineceksin, yok öyle bir şey. İngiltere’nin başkenti Londra’da geçen yüzyıl yaşamış, nemli ve sisli gecelerde hayat kadınlarını öldüren Karındeşen Jack değilsin ki. Ya da ekranların en sempatik seri katili Dexter hiç ama hiç değilsin. Atalay Filiz’in kimleri öldürdüğü kesin olarak bilinmemekle birlikte aşağıdaki yazılardan da anlaşılacağı üzere çok da temiz bir sicile sahip olmadığını ifade edebiliriz.

Atalay Filiz'in, İstanbul Tuzla'da 27 Mayıs günü tarih öğretmeni Fatma Kayıkçı'yı, 2013'te ise Ankara'da o dönem Tümgeneral olan Hasan Hüseyin Demirarslan'ın TÜBİTAK'ta çalışan oğlu Göktuğ Demirarslan ile Rus sevgilisi Elena Radchikova'yı öldürdüğü ileri sürülüyor.

Filiz'in 3 yıldır kayıp olan Rus sevgilisi Olga Seregina'nın da cinayete kurban gittiği sanılıyor. Filiz'in, 2 öğrencinin evlerinin bir odasını günlük kiraya verdiğini internette gördüğünü, bu kişilerle irtibat kurarak Yeşilyurt semtindeki evde geceliği 50 liradan olmak üzere 2 gece kaldığını anlattığı bildirildi.

Daha sonra babasının subay olması nedeniyle daha önce kaldıkları askeri kampın bulunduğu Özdere Mahallesi'ne gittiğini anlatan Filiz'in, 2 gün pansiyonda konakladığını, ardından da tanınma riski nedeniyle buradan ayrılarak ormanlık alana geçtiğini anlattığı belirtildi. http://www.ntv.com.tr/galeri/turkiye/atalay-filiz-nerede-saklandi-nasil-yakalandi,M17OstOjw0q_DSx5ACNsPQ/N1i--qlfcUeKnfjDEf7iww 29/08/2016

Sosyal medyada Filiz'in çantasından çıkan uzun isim listesinin yabancı porno film oyuncularına ait olduğu belirtildi. http://www.ahaber.com.tr/galeri/yasam/seri-katil-atalay-filizin-cantasindan-cikan-isim-listesi-soke-etti/3 erişim tarihi 29/08/2016

Burası sorulması gereken aslında soru şu; öğrencilerden günü birlik ev kiraladığı, pansiyonlarda kaldığı ifade edilen katil Atalay Filiz eğer zamanında denetim yapılabilmiş olsaydı bu denli saklanabilir miydi?

Peki, Batman’da günü birlik evler için denetim yapılabilmekte midir? Bu yazıyı bir iki ay önce kaleme almayı planlamıştım ama gündem o kadar yoğundu ki. Ayrıca dün bir yerel gazetede aşağıdaki yazıyı görünce hemen yazmam gerektiğine karar verdim.

Bu konuyu deneyimli Avukat Adile Gürbüz çok güzel ifade etmiş. Aşağıdaki yazılar kendisinin gazetelerde çıkan haber metnidir;

Sosyal medyada Batman'da saatlik, günlük kiralık ev ilanları görüyorum. Ve hayret ediyorum. Bu ilanları verenlerin niyeti kötü olmayabilir ama o evlerin kimler tarafından hangi suçlara ev sahipliği yapabileceği hepimizin malumu… İster ceza hukukundan ister vergi hukukundan vs vs İlgili Devlet Kurumları (başta Emniyet Müdürlüğü) bu tür kiralık ilanlarla ilgili inceleme, soruşturma yapmalı ve engel olmalıdır. Biz de çevremizdeki insanları bu tür ilanları kullanmamaları, evlere gitmemeleri için uyarmalıyız. Kim bilir küçük yaşta veya yaşı büyük kaç kadın ve erkek mağdur olmuştur! http://www.batmansonsoz.net/haber/12903/av-adile-gurbuz-den-onemli-aciklama erişim tarihi 29/08/2016

Batman’da sanılmasın ki kimin ne yaptığı, nerelerde ne fiiller işlendiği bilinmiyor. Bal gibi de biliniyor. Ama nemelazımcılık bu milletin/ümmetin 200 küsur senedir başının belası olmuş, gidiyor.

Hepimiz de biliyoruz ama karışmıyoruz.  Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın diyoruz.  Ama Allah etmesin denetimi yapılmayan bir takım yerlerden bir gün kendi çocuğumuzun çıktığını görürsek neler hissederiz?

Bu yerlerle ilgili olarak ayrıca;

Gelen kişilerin isim listeleri derhal polise bildirilmelidir.

18 yaşın altında giren çocuklar derhal emniyete bildirilmelidir ve sağlık kontrolünden geçirilmelidir.

Aylık 1000 liraya, günlük 50/100 TL’ye kiraya verilen bu yerlerden vergi kaçırılıp kaçırılmadığı tespit edilip geriye yönelik borçlandırma yapılmalıdır.

110-120 bin liraya alınıp satılan bu yerleri denetlemek yetmez, şehrimizde birçok iş merkezinin de ne amaçla kiralandığı tespit edilmelidir.

Eğer böyle yerlerde EYP imal edildiği ihbarı alındığı takdirde nasıl baskın düzenlenecekse, ahlaken de bir atom bombası hükmünde olan manevi değerlerimizin göz göre göre çiğnenmesinin de aynı oranda ciddiyeti hak ettiğini düşünenlerdenim.

Ancak, bu tür kirli işlerden haram para kazanmamak adına işini ciddiyetle yapanların da hakkını yememek lazım.

İş adamlarının ekonomik döngüye katkı sunmak adına bir takım karlı girişimlerde bulunması gayet doğaldır.

Sözümüz işini namusuyla yapanlara elbette ki değil.

Kitap zamanı; Yazar Bediüzzaman Said-i Nursi’nin İçtimai Reçeteler 2 adlı eseri. Said Nursi’nin özellikle Suriye’nin Şam kentindeki Emevi Camisinde binlerce müslümana yönelik hutbesi o kadar güzel ki. İnanın bu günün sorunlarını o günden tespit etmiş üstad; “Araplar ümmetin Hoca Efendileridir. Türkler ümmetin Bahadır evlatlarıdır. Kürtler ise sayıca az oldukları içindir ki bu iki milletin yani Arap ve Türklerin yardımını almalıdır” tarzında bir şeyler ifade ediyor. Allah kendisinden gani gani razı olsun ve rahmet etsin.