Anayasa mahkemesi ülkemizin yüksek mahkemelerinden birisi. Kişi hak ve özgürlüklerinin korunması konusunda son düzenlemelerden sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine ihtiyaç duymayı ortadan kaldırması beklenen mahkeme.
Bu güne kadar yüce Mahkemesinin almış olduğu çok sayıda karar vatandaşlar tarafından memnuniyetle karşılandı. Hatta iktidar partisi de bu kararlar karşısında memnuniyetini ifade eden birçok açıklama yapmıştır.
Ancak son günlerde aldığı kararların hükümet tarafından hoşnutsuzlukla karşılanması dikkatleri yine bu alana çekti.
Twitter, HSYK, Tam gün yasası, kişisel verilerin korunması gibi konularda hızlı bir şekilde aldığı kararlarla yürütmenin kararlarını durdurması hükümetin tepkisine neden oldu. Sayın başbakan alınan kararlara uymak zorunda olduklarını belirttikten sonra kararlara saygı duymadığını belirtmesi ise işin en ilginç bölümü oldu.
Bir ülkede hükümetin başında bulunan başbakan ülkenin en önemli mahkemesi olan Anayasa Mahkemesinin almış olduğu karara saygı duymadığını dünya âleme ilan ediyorsa bu doğru bir davranış mıdır?
Yasalar herkes için geçerli olduğuna göre yasaların uygulanması ve yasaların anayasaya uygunluğu konusunda alınan kararlara da uymak ve saygı duymak gerekmez mi?
Demokrasi ile yönetilen ülkelerde iktidarın sonsuz güç ve kudret sahibi olmadığı yasalar karşısında sorumluluklarının bulunduğu ve kendisinin de çıkarılan veya kendisi tarafından çıkarılan yasalara uymak zorunda olması gerektiği açıktır.
İktidarın her dediği ferman olmadığı gibi ülkemizde de alınan kararların anayasaya uygunluğunun denetlenmesi gerekliliği normal karşılanmalıdır.
Öyle görünüyor ki iktidarın son zamanlarda tepki üzerine aldığı kararlar Anayasadaki hükümlerle uyuşmuyor doğal olarak Anayasa mahkemesi de kendisine yapılan başvuruları değerlendirerek bu uygun olmayan maddeleri ayıklayarak red ediyor. Buna ister saygı duyulsun ister duyulmasın uyulması gerekiyor.
Kaldı ki son genel seçimlerde hükümetin vermiş olduğu bir söz vardı. O söz de yetersiz ve topluma dar gelen darbe anayasasının değiştirilmesiydi. Aradan geçen bunca zamana karşın hükümet anayasayı değiştirmemiştir. Aldığı kararlar da bu anayasaya takılmaktadır.
Hükümetin bu durumda yapması gereken Anayasa Mahkemesinin kararlarını tartışılır duruma getirmek değil bu kararları uygulamak ardından da hızlı bir şekilde yeni anayasa için kolları sıvamaktır.
Dileriz hükümet kararlarını beğenmediği anayasa mahkemesinin de yapısını değiştirecek yeni düzenlemeler için harekete geçmez. Çünkü benzer durumun HSYK konusunda yapıldığını biliyoruz. İş bu kadar abartılmasa bile yapılan tartışmaların faydalı olmadığını belirtmekte fayda var. Sayın başbakan son zamanlarda kimin konuşmasını, yorumunu ve değerlendirmesini beğenmiyorsa onu siyasi arenaya davet etmesi bir gelenek haline geldi. Bu daveti alan son isim ise anayasa mahkemesi başkanı Haşim kılıç oldu. “AYM'yi Twitter kararı ve yasa HSYK üzerinden eleştiren Erdoğan "Bu ülkenin anayasal kurumu çıkıyor kendi ülkesinin, bireyin haklarını savunacağına uluslararası şirketleri savunuyor. Herkes konumunu bilecek. "Bir iç tüzük hazırladık" diyerek yasaların üzerine çıkmak suretiyle kendilerini birincil mahkeme yerine koymak yanlıştır. HSYK yasası ile ilgili müdahale yapılmıştır. Hukukun içinde un gibi sirayet etmiş paralel yapı görmezden gelinmiştir. Herkes yetkisini, konumunu, sınırını bilmeli, Ne yaptığına ne söylediğine dikkat etmelidir" dedi.”
Başbakanın söylemleri çok sert Anayasa Mahkemesinin kararları da aynı oranda hızlı alınıyor. Bu alanda da bir şeylerin döndüğü açık yakında bunları daha iyi anlayacağımızı umuyoruz. Yeni veriler ve yeni tartışmalar geldikçe durum netlik kazanacaktır ancak her şeye rağmen kararların uygulanması noktasında da gerekenlerin yapılması gerekiyor. Kimin haklı olduğunu zaman gösterecektir.