30 Mart Mahalli seçimlerini geride bıraktık. Değişik konularda yapılan itirazlar yargı mercileri tarafından değerlendirildi ve aşağı yukarı karara bağlandı. Yeni seçilen yöneticilere başarılar diliyor kaybedenlere de geride kalan yaşamlarında mutluluklar diliyoruz
Ancak bu seçim sonuçlarından sonra ülkenin temel sorunlarının çözümü noktasından elimizi çabuk tutmamız gerekiyor. Çünkü elinde kürek, maşa, şiş, çubuk bulunanlar ile bunu bulamayıp elleriyle ateşi karıştırmaya hazır halde bekleyenler tehlike olarak ortada durmaktadırlar.
Bu ülkede sorunları körüklemek
Duran kanın tekrar akması için ortalığı karıştırmak
Demokratikleşmeyelim diye bin bir dereden bahane uydurmak isteyenler
Çözüm süreci başta olmak üzere olumlu süreçleri baltalamak isteyenler boş durmayacaklardır.
O halde yapılması gerek olumlu bulunan adımların hızlı atılmasıdır.
Seçim sonuçları göstermiştir ki Türkiye halkları;
Çözümden,
Demokrasiden,
Barıştan,
Huzurdan ve istikrardan yanadırlar. Bu beklentilerin karşılanması gerekir.
Geçen seçimlerden önce yapılan tartışmalar ve yapılan balkon konuşmasını hatırlayalım. Hükümetin de muhalefetin de birinci öncelik sırası ülkemizi idare edeceğimiz yeni bir Anayasa hazırlanmasıydı. Bu amaçla mecliste komisyon kuruldu ve uzun süren çalışmalardan sonra mutabakata varılan maddeler de dahil olmak üzere bir sonuca varılamadı. İktidarın gelin mutabakata vardığımız konularda değişiklik yapalım isteği de ortaya kör topal bir Anayasa çıkacağı gerekçesi ile kabul edilmedi ve yeni Anayasa çalışması rafa kaldırıldı. Bu sorun ve bu konu ile ilgili olarak hükümet tek başına da kalsa sözünü yerine getirmek zorundadır.
Bununla birlikte; kamuoyuna yansıyan bilgilere göre başbakanın;
Seçim barajının düşürülmesi ve sisteminin değiştirilmesi
Alevi açılımı
Çözüm süreci ve demokratikleşme
Yerel yönetimler özerklik şartlarının kabulü konularında çalışmalar yürüteceği konusunda talimatlar verdiği veya vereceği belirtilmektedir.
Bu konuların tamamı ülkenin demokratikleştirilmesi ile çözüme kavuşturulacak konulardır ve demokratikleşme ile sağlanabilir. Buna Anayasa dâhildir.
Türkiye’de seçim sistemi değiştirilmeden de çözüme gitmek mümkündür. Bunun net şekli ise seçim barajının vicdanın ve hukukun kabul edebileceği bir sınırda olması veya hiç sınır olmamasıdır. Yani seçim barajı %3 veya %5 civarlarında tutularak bu konuda çözüme gidilebilir. Türkiye gerçeği de bunu doğru karar olarak göstermektedir. Bu oranlar hem istikrarın sürmesi hem de demokratik olması açısından önemlidir. Mevcut sistemin sürdürülmesi ve barajın düşürülmesi yeterli olacaktır.
Buna bağlı olarak atılacak ikinci adım Avrupa yerel yönetim özerklik yasasındaki çekincelerin kaldırılması ve ulusal yasada yapılacak değişikliklerle modelin bizde uygulanabilir konuma getirilmesidir.
Bunların gerçekleşmesi durumunda çözüm sürecinin başarılı olmaması için ortada mantıklı hiçbir neden kalmayacaktır.
Türkiye’nin temel sorununun bu tür demokratikleşme adımları ile çözüm yoluna girmesi beraberinde siyasal ve sosyal ortamı da rahatlatacağından gerekil olan diğer adımların atılmasına zemin hazırlanmış olacak ve Ülke kangren haline gelen bu sorundan kurtulmuş olacaktır.
Bütün bu adımların yıllardır konuşulan adımlar olması ve Türkiye’de artık beklenti haline gelmiş olması da adımların atılması konusunda iktidarı rahatlatan unsurlardır. Barış içerisinde sorunlarını çözün bir Türkiye’nin bölgesinin en gelişmiş ülkesi olmaması için hiçbir neden kalmayacaktır. Bu başarılırsa ülkeni kaynakların işsizlik başta olmak üzere kalkınma için kullanması da daha kolay olacak ülke kaynakları insanların sosyal sorunlarının çözümünde kullanılacaktır.
İşte bütün bunlar demokratikleşmenin sürdürülmesi ile mümkündür. İstikrarlı yönetim ve kararlılık bizi rahatlatacaktır.