Son dönemde yaşananlardan sonra adalet duygumuzda negatif yönlü gelişmeler oluştu. Eğer bir ülkede hak ve hukuk bu kadar tartışılır duruma gelirse, adalet mekanizması bu kadar töhmet altında bırakılırsa buna neden olanlar da buna muhatap olanlar da elbet etkilenmeye açık hale gelirler.
Son dönemde yapılan araştırmalarda ve edindiğimiz duyum ve izlenimlerden özellikle yargı konusunda bir takım endişelerin arttığını biliyoruz. Bunun diğer alanlardaki durumunu ve yansımasını da son kamuoyu araştırmaları vermiş bulunuyor.
Bu konu ile ilgili olarak yapılan araştırma sonuçları yayınlandı. Buna göre: “49 ilde yapılan ve Koç Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Çarkoğlu ve Dr. Selim Erdem Aytaç ile Ohio Eyalet Üniversitesi’nden Doç. Erik Nisbet tarafından kurgulanan, Açık Toplum Vakfı’nın da desteklediği araştırmaya göre “Adil seçim olacak” diyenlerin oranı yüzde 48 oldu. Muhalefet seçmeninin yüzde 69’u, AK Partili seçmenin ise yüzde 11’i seçimin adil olmayacağı görüşünde”
Araştırmanın en can alıcı noktasını yaklaşan seçimin adil yapılıp yapılmayacağı algısı oluşturuyor. ‘Adil olacak’ diyenlerde 2007 ve 2011 seçimlerine göre ciddi bir azalış var. 2007’de yüzde 70, 2011’de yüzde 57 olan oran, bu seçimde yüzde 48’e kadar düştü. Muhalefet seçmeninin yüzde 69’u, AK Partili seçmenin ise yüzde 11’i seçimin adil olmayacağını düşünüyor. Araştırmaya katılanların yüzde 46’sı oy sayımının doğru yapılacağına inanmıyor. AK Parti’li seçmende bu oran yüzde 15”
Şimdi ayıklayalım bakalım pirincin taşını!
Eğer memleketteki seçmenin yüzde ellisinden fazlası seçimin adil yapılmayacağı görüşünde ise bu seçim sonuçlarına nasıl güveneceğiz?
Üstelik bu oranın içinde adında Adalet kavramının bulunduğu iktidar partisine oy verenlerin oranı belirtildiği gibi %15 civarındaysa!
KEDİ VE TRAFO
Peki, bu hale nasıl geldik. Seçime ve seçim sistemini yönetenlere olan güven azalması neden kaynaklanıyor. Niçin kendimizden şüpheli hale gelen bir topluma dönüştük.
Bu sorunun cevabını bürokrasinin siyasallaştırılmasından aramak gerekiyor. Çünkü bürokrasi öyle bir hal aldı ki iktidarın okeylemediği en ufak bir adımın atılamayacağı kanaati herkes tarafından kabul edilmiş hal aldı. İdareci atamaları dahil olmak üzere her ne kadar sınav sistemi ile bir eleme yapıldığı belirtilse de artık atamalar yetenek, liyakat, hakkaniyet yerine yakınlık, sendika üyeliği ve emri itaat ilkelerine göre yapılmaya başlandı. Durum böyle olunca da yazılı kurallar yerine yukarıdan verilen emirler daha öncelikli duruma geldi.
Sadece bu değil bir de yaşamda karşılaştığımız gelişmeler var. Bazen insanların bakış açısı öylesine değişir ki siz ne derseniz deyin onlar duyduklarına inanmaya tercih ederler. İşte tam da bu nokta önemli. İnsanların bu duruma gelmemesini sağlam lazım.
Geçen seçimlerde ne hikmet ise sayımın yapıldığı sırada elektrik kesintileri meydana geldi. Üstelik bu kesintiler seçim sonuçlarının kritik olduğu bölgelerde kendini gösterdi. Yoğun başvuru ve eleştirilerden sonra yetkililer açıklamayı patlattılar. Trafo patlamasından kaynaklı kesinti meydana gelmiş denildi.
Peki, bu patlamanın nedeni aşırı yüklenmeden mi acaba diye soranlara da cevap verildi. Hayır, patlamanın nedeni kedidir. Yani kediler güzel ülkemin değişik ve kritik seçim sonuçlarının beklendiği yerlerde toplu intihar kararı almış gibi kendilerini binlerce voltluk elektrik akımının bulunduğu trafolara atarak kesintiye neden olmuşlardı!
Bu mümkün mü? Evet mümkün. Kedi trafoya girer ve içerdeki devrelerin bağlantı kurmasına neden olursa kesintiye neden olabilir. Peki buna kimse inandı mı? El cevap HAYIR.
İşte bu kedi ve trafo meselesindeki uygulamalardan kaynaklı olarak da seçim sonuçlarının doğruluğu konusunda vatandaşta şüphe uyanmaya başlamış durumda.
Güzel ülkemin güzel insanları seçim sonuçlarına birilerinin hile karıştırmaya meyilli olabileceğini düşünmekte. Hal böyle olunca doğal olarak başta yüksek seçim kurulu olmak üzere herkesin dikkatli olması gerekiyor. Özellikle seçimin güvenliğinden sorumlu olan güvenlik güçlerinin büyük hassasiyet göstermesi gerekiyor. Çünkü negatif  algı olasılığının bu kadar yüksek olduğu bir seçimde insanların her duyduklarını doğru kabul etme olasılıkları yüksek görünüyor. Bu da sandık güvenliği konusunda vatandaşın duyarlılığını artıracaktır. En ufak kıpırdama ve söylenti bile sandık alanlarına yığılmayı sağlayabilecektir.
Bu durum bölgemizde daha çok önem arz ediyor. Çünkü aynı ankettin verdiği sonuçlara göre bölgemizde olayları bitirebilecek parti HDP olarak gösterilmekte. Bu partinin de seçim barajını aşma gayretleri ve çalışmaları var. Bu nedenle her bir oy bir altın değerinde. Tek bir oylarının bile kaybolmasına müsaade etmeyeceklerdir. Bu hassasiyetin bilinmesinde ve ona göre davranılmasında fayda var. Bu gibi durumlarda güvenlik görevlilerinin adil ve eşit bakış açısına sahip olmaları ve sağduyulu davranmaları yerinde olur.
Dileriz bu güven meselesine rağmen sağlıklı bir seçim gerçekleştiririz ve ülkeye yararlı sonuçlar doğar.