Selam sana doğduğum şehir,
Selam sana doymadan terkettiğim şehir,
Selam sana hasretim sılam.
Dün gece yine gördüm düşümde
Kara bulutlar sarmıştı her yanını
Kara altın diyarı…
Suyun kara, toprağın kara,
Neylersin senin de benim gibi bahtın kara.
Petrolden nasipsiz petrol diyarı.
Alışmayan tiksinirdi, bana misti kokusu
İşçilerin alın terine karışan isli duman kokusu
Grimsi bir sisle başlardı kış sabahları
Horoz seslerine karışırdı tatlıcı sesleri
Sıcağın yakar kavururdu yaz gelince
Bir çözüm bulurduk kendimizce
Tel örgüleri aşıp sessiz ve gizlice
Yasaklı siteye atardık kendimizi
Bekçi düdüklerine karışırdı kuşların sesi.
Birgün yine yorgun gözlerle baktım Esentepeden
Silüetler kalabalıklar vardı…
Bana sanki yad, bana sanki yabancı.
Aradım nerede çocukluğumun geçtiği şehir?
Nerede dostlarım ,arkadaşlarım?
İluh tepesine çıktım bir akşam üstü,
Kerpiçten evler,tozlu sokaklar
Esmer yüzlü analar,gördüm kapı önlerinde
Tandırlardan dumanlar süzülürken bir yanda
Bir yanda top koşturan yalınayak çocuklar.
Bir yanda dertli dertli akıyordu o meşhur iluh deresi.
Gariplere açmışsın kucağını yine
Ana şefkatiyle sarmalamışsın yoksulları
Bir tek sen değişmemişsin iluh, yine hüzünlüsün sen.
İlkokulu okuduğumuz yerden geçerken sanki
Duyuyor gibiydim eski satıcıların çocuk seslerine karışan
Bağırışlarını ve derse çağıran eski bir zil sesini.
Gök taksiden yana kulağımda hala demircilerin çekiç sesleri.
Faytoncunun kırbaçları ile koşan atların nal sesleri
Perona doğru giderken meyan şerbeti satıcılarının,
Bakır bardak şıngırtılarını özledim keko…
Ulu cami çarşısında Can ciğercinin
Halo Heyran’ın Ciğer kebabını özledim,
Japon pasajındaki kaçak çayın ,kahvenin,
Biçiciler hanının yanında Tosun’un çayını özledim.
Mehtap sinemasında kaçak izlediğim filimleri ,
Aydınlık evlerin ,Hıznevi camisinin ezan sesini özledim.
Elma sokağında atardı kalbin senin
El medina şehri ,yani İluh, yani Batman...
Dama oynardı pür dikkat ihtiyarların.
Tütün kokusuna karışmış peynir kokuları... arasından.
Tekel caddesinde Gülistanda dolaşırdı güzellerin.
Ne oldu ötelere mi gitti karagözlü yiğitlerin...
Bir yanın cennet bir yanın viran..
Koçerler mahallesinden geçerken kokudan aman…
Olsun biz seni böyle sevdik karakız.
Böyle sevdalandık kara saçlarına…
Karanfiller saçtım üstüne bu akşam kıra dağından
Efkarlandım yine bakarken sana bir gece vakti.
Hani gece yıldızlar altında sedir tahta çıkınca
Bitmesini istemediğim uykuları özledim.
Ah be karakız kirli eller uzandı üzerimize
Hem seni vurdular hem de beni değme vurgunlar yavan kalır.
Öyle bir yara açtılar ki senin sıcağın gibi deldi bağrımı
kara cahiller
Bizi ayırdılar birbirimziden,
Bizi ayırdılar memleketimizden.
Artık bana gurbette hüzünlü şiirler yazmak düşer.
Elveda sana doğduğum şehir.
Elveda sana doyamadığım şehir.