Barış Arslan

*1940 ve 1950’li yıllarda Garzan ve Raman dağlarındaki petrol kuyusunda çalışanlar görünmez kazalarla karşılaşmışlardı. 1945’te dinamit patlaması can almıştı. Raman’da bir kule devrilince de çalışanlar kıl payı ölümden dönmüştü. İşte petrolcülüğün zor olduğu dönemde olağanüstü çaba gösteren o emekçilerden bir kesit kare.

PETROLCÜLERDEN BU KARE GERİDE KALDI
Yıl 1945… Garzan-1 sondajında çalışan Russell,  mühendis M. Övet ve Reşit Yonca, çalışma öncesinde petrol boruları üzerinde hatıra kare çekmişti. İlk yüksek mühendis konumunda ki Abdurrahman Durukal, ABD’li başsondör Samuel Russel, sondör Hamdi Usta ve Reşin Yonca'nın sondaj barakasında dinamit hazırlığını yaptıklarında görünmez bir kaza ile karşılaştıklarını söylüyor ve ekliyor: “Sondaj fabrikasında şiddetli bir patlama oldu. O barakada Russel Hamdi ve Erol usta ile sondaj işçisi Mehmet Karaoğlu olay yerinde hayatlarını kaybettiler. Feci şekilde yaralanan Reşit Yonca ise kan kaybından Diyarbakır’a kaldırılmak istenirken yoldan hayatını kaybetti. Yol yoktu. Dicle nehrinden salla geçmek zordu. Maalesef Reşit Yonca’yı kan kaybından kaybetmiştik.”

RAMAN’DA İKİNCİ KAZA
MTA’ya bağlı petrol işleri şubesinde çalışanlar ikinci kazayı ucuz atlatmıştı. Raman-11 kuyusunda görev yapan Abdurrahman Durukal bakın ikinci görünmez kazayı nasıl anlatıyor ; “ABD'li sondör Guy Mayes kuyuda çalışıyordu. Raman'da Amerikaların üst düzey yetkilisi Woddy adında yaşlı bir yetkili vardı. Gözleri de görmüyordu ama tüm yetkiler onlardaydı. Kuleyi gördükten sonra Maymune boğazına indim, işçiler telefonla uyardı. ‘Efendim kule aşağıya indi’ deyince şaşırdım. Kule olduğu gibi arkasındaki tepeye yatmıştı. Allah'tan kimseye bir şey olmamıştı. Halat kopmuştu. Sondaj makinasının üzerinden silindir geçmiş gibi o kule yerde yatıyordu.”

SANAT MEKTEBİNDEN RAMAN'A
Batman Rafinerisi’nin ilk müdürleri arasında yer alan Hasan Hüseyin Ural, Sanat Mektebinden Raman Dağının yolunu tutmuştu. Ural, ilk staj yerinin Raman Dağı’nın olduğunu söylüyor; “1948’de MTA Türkiye’deki teknik okullara genelge göndererek bıraktığı barajın üstünde notlarla okulu bitenleri Raman Dağında kursa tabi tutacağını söyleyince ilgimi çekmişti. Kursu derece ile bitirenler daha sonra Amerika’da okumaya gönderip petrol mühendisi yetiştireceğini açıklayan MTA hepimizi Raman Dağına yönlendirmişti. Raman Dağı bizim için bir staj yeriydi. Yaşım 17 idi, heyecandan tir tir titriyordum. O dağ bize çok şey öğretti.”

“BATMAN YOKTU, İLUH VARDI”
Eski petrolcülerden Ahmet Ardıç da gençliğinin geçtiği Maymune boğazını anlatıyor; “Trenle Batman'a geldiğimizde yaşım 17 idi. Ailelerimizle vedalaştık. Uzun bir yolculuğa çıktık. Yaşam koşullarının zor olduğunu biliyorduk. Bizi trende karşılamak için damperli kamyon göndermişlerdi. Batman'da bina olarak sadece istasyon vardı, Batman'ın adı İluh köyü idi. Maymune boğazındaki kampa gittik. Bizi ilk karşılayan Nuri Çankaya idi. Hasan Ural'la birlikteydik. Çankaya bizi korkutmak için önümüze ölü bir yılan attı. Çok korkmuştuk. Orada biraz kaldıktan sonra bizi ciple Raman'a götürdüler. Bize işçi barakalarında yer vermediler. Biz önce açıkta çardak gibi bir yerde yattık. Bir yıl sonra İzmir ile diğer illerden bizim gibi Sanat Okulu mezunu insanlar geldi. Kalabalıklaştık amirlerimizin bize karşı tavrı kötü değildi. Üstü açık kamyonlara vardiya giderdik. Hafta sonu tatili yoktu. Yedi gün vardiyaya giderdik. Otuz günde bir tatil yapabiliyordu.”

Editör: TE Bilişim