Onurlu olmak her babayiğidin harcı değil biliyoruz. İşleri kuralına göre yapmak, hakkı, hakkaniyeti onurlu bir şekilde savunmak ve arkasında durmak için insanın kanında bir asalet olması gerekiyor. Eğer bu asalete sahip değilseniz onurlu işler yapamazsınız.

İnsanların, toplulukların, örgütlerin, devletlerin haklarını savunmak için veya başka çıkarlar elde etmek için savaştıklarını biliyoruz. Buna mukabil yine aynı yapıların haklarını savunmak için korkunç direnişler gösterdiklerini de biliyoruz. Tarih sayfaları bu gibi örneklerle doludur.

Ancak ister verdikleri mücadeleyi kazansınlar isterse kaybetsinler verdikleri savaşı insan onuruna yakışır şekilde sürdürenler tarihten saygı ile anılanlar olmuştur.

Bu konuda birkaç kişi oldukları halde kendilerinden kat kat üstün kuvvetlere karşı çarpışan ve kanlarının son damlasına kadar çarpışan insanları biliyoruz. Mesela 300 spartalı savaşçının verdiği savaş gibi. Yakın tarihlerde de kentlerini, yaşam alanlarını böylesi kahramanca savunun yerlerin varlığını biliyoruz.

Savaş alanlarında türlü hile ve oyuna başvurulduğunu bilmeyen yok. Lakin bunlar savaş alanında yapılan hareketlerdir. Sürdürülen savaşlarda kadınların, yaşlıların, çocukların korunması esas alınır. Buradan amaç güçsüz olanların korunmasıdır. Çünkü savaşacak gücü olmayanlara karşı baskı uygulandığında ortaya çıkan durum zulümden başka bir şey değildir. Bu nedenledir ki sivillere karşı yapılan saldırılar hiçbir şekilde tasvip edilmez, hoş karşılanmaz ve desteklenmez. Bu nedenledir ki sivillere karşı yapılan saldırılar hiç düşünülmeden kınanır ve bu tür eylemler kabul edilmez.

Bir amaç için savaşanlar, çarpışanlar, direnenler bu amaçlarının ilkeleri doğrultusunda hareket etmek zorundadırlar. İster dini temeller üzerinde olsun ister dünyevi temellere dayalı bir düşüncenin savunulması ve korunması amacı ile olsun, ister bir toprağın savunulması ister elde edilmesi için olsun yapılan her mücadelenin bir ilkesel duruşunun olması zorunludur.

Birincisi yaşam hakkının kutsal olduğu gerçeğinin unutulmaması gerekiyor.

İkincisi eğer savaş halinde iseniz bile silahsız ve savunmasız bireylere karşı saldırının olmaması gerekiyor.

Üçüncüsü sivil insanların yaşamlarını tehlikeye atacak, onları kalkan olarak kullanacak yöntemlerden uzak durulması gerekiyor.

Dördüncüsü dünyanın kabul etmiş olduğu savaş kurallarına uyulması gerekiyor.

Bundan daha önemlisi ise savaşan veya bir savaş yürütenlerin onurlu olması gerekiyor. Yaptıkları hareketlerde bu onuru hak etmeyenlerin mücadelelerinde başarılı olmaları da destek bulmaları da mümkün olmaz.

Mücadelelerinde ilkeli ve onurlu tavır sergilemeyenler neyi savunurlarsa savunsunlar, ne için savaşırlarsa savaşsınlar sonuçta yaptıkları eylemlerin adı terörizm kendileri de terörist olarak tanımlanırlar.

Sivillere saldırmak

Çocuklara saldırmak

Yaşlılara saldırmak

Olaylardan bihaber masum insanlara saldırmak

Teröristliktir.

Bunu ister din adına, ister vatan adına, ister etnisite adına, ister çıkar adına yapsınlar sonuçta yapılan haksızlıktır, zulümdür, terörizmdir.

Son zamanlarda ülkemizin üzerinde karabulutlar dolaşıyor. Bu karabulutlar durup dururken oluşmadı elbet. Yerdeki nemlenmede, buharlaşmada, suları ısıtmada bizim de ülke olarak, yöneticiler olarak, vatandaşlar olarak hatalarımız oldu. İşte bu hatalar başkalarının çomak sokmaları ile birlikte şimdi karabulut gibi başımıza bela oldu.

Ülkemiz dört bir yandan sıkıştırılmaya çalışılıyor.

Bir yandan darbe girişimleri ile yönetim değişimi sağlanmaya çabalanırken bu başarılamadığı için de şimdi iç kargaşalar çıkarılmak istenmekte ve milletin birbirine düşürülmesi hedeflenmektedir.

Bunun için de en sıcak yara olan Kürtler hedeflenmektedir.

Gaziantep’te meydana gelen canlı bomba olayı bunun son örneğini teşkil ediyor.

DAIŞ çetesi canilerinin günün birinde başımıza bela olacakları beliydi. Bu konuda yapılan uyarılar dikkate alınmadı. Bu çete için kabul edilen iddianamelerden de anlaşılmaktadır ki devlet uzun bir süre bu yapıyı izlemiş lakin gerekli müdahaleyi etkili olarak yapmamış veya yapamamıştır. Bunun sonucu olarak da şimdi bu insanlık düşmanları çocukları canlı bomba olarak kullanarak sivil vatandaşlarımızı katletmektedirler. Düğünlerimizi, sevinçlerimiz boğazımızda bırakarak bizleri acıya ızdıraba yöneltmektedirler. Bu acılar üzerinde de bizi birbirimize düşürmeye çalışmaktadırlar.

Bu onursuzluk karşısında yapmamız gereken onurlu bir duruş sergilemek ve onların bu oyununa düşmemektir. Onur sahibi olmayanlardan onurlu hareket beklenemez Gaziantep saldırısı bu onursuzluğun örneğidir. Elbette bunların yaptıkları yanlarına kar kalmamalı. Devlet ve millet olarak herkes gerekli duyarlılığı göstermeli ve hak ettikleri cevabı almalılar ancak onları sevindirecek hareketlerden de kaçınmak temel görev olmalıdır.51 vatandaşımızın yaşamını yitirdiği 69 vatandaşımız yaralandığı eylemi kınıyor milletimize ve halkımıza başsağlığı diliyoruz.