Batman kent merkezinde yüksek katlı binalar yükselmeye devam ediyor.

Bunun ne kadar tehlikeli olduğunun ne yazık ki farkında değiliz…

Batman’ın zemin sorunlarının bulunduğuna yıllardır dikkat çekip duruyorum…

Heyhat, sesimi ilgililere, gereken tedbirleri almakla görevli sorumlulara ne yazık ki duyuramıyorum…

Bu kente karşı sorumluluğumun bilincindeyim.

O nedenle susmayacağım.

Daha yaşanabilir bir kent için yıllardır mücadele eden ve çözüm önerileri sunan, uyarılarda bulunan biri olarak, beni dikkate alacak yöneticiler çıkıncaya kadar inşallah yazmaya ve uyarmaya devam edeceğim…

Ne yani, susarak tehlikeli yapılaşmayı izleyenlerden mi olayım?

**

**

Bu kentin zemin etüdü meselesini yıllar önce Batman Kent Konseyi’ne taşımıştım.

Orada, kent merkezinde; ‘kentsel dönüşüm’ adı altında muhtelif yerlerde başlayan yüksek katlı yapılar meselesini tartışmıştık.

Dikkatli okurlarım hatırlayacaktır; dönemin Belediye yöneticileri Kent Konseyindeki toplantıda, yapılaşmaya kendilerinin de iyi bakmadıklarını, ancak ilgililerin Ankara’da işlerini hallettikleri için kendilerinin bir şey yapamadıklarını söylemişlerdi…

Daha önce bin iki bin insanın ikamet ettiği bir semtte, çok katlı yapılaşma sonucunda her biri bir köyden fazla nüfus barındıran sayısız çok katlı apartmanların inşa edilmesinin önemli sorunları beraberinde getirdiği gerçeği üzerinde durulmuştu.

Alt yapısı (Kanalizasyon, su, telefon vs) ve üst yapısı (Elektrik, yol, bahçe, yeşil alan vs) ile yetersizliklere gebe yapılaşma gerçeğini tartışmıştık ama, engel olamamıştık.

**

**

YÜKSEK KATLI YAPILARA DİKKAT!..

Asıl büyük tehlikenin ise ‘Zemin Etüdü’ problemi olduğu gerçeğini dillendirmiştik…

Daha sonra Batman Üniversitesinde ‘Zemin Etüdü Çalıştayı’ düzenlenmişti.

O Çalıştayın Sonuç Bildirgesini buradan kamuoyunun takdirine sunmuştum.

Aradan epey zaman geçti, bu konuda ısrarlı uyarılarımıza rağmen hiçbir tedbir alınmadı, alınmıyor…

Çok katlı yapılaşma hız kesmeden devam ediyor…

Zemin sorunları bulunan bir kentte, 15 katlı yapılaşmaya izin/ruhsat verilmesinin sonuçlarını kimse düşünmüyor…

Olası bir depremin kentimizde yaratacağı hasarı düşünen yok…

Değerli Okurlar, ‘Hava Mania’ nedeniyle yüksek katlı yapılaşmalarda bir süre durgunluk yaşandı. (Bu konuda yeterince bilgi sahibi olmadığımdan ukalalık yaparak ahkam kesmeyeceğim…)

Hava Mania sorununun yüzde 70 oranında çözüme kavuşturulduğu açıklandıktan sonra, yapılaşmalar yeniden hız kazandı…

Zemin etüdü yapılarak, kentin yeraltının üç boyutlu fotoğrafının çekilmesi bir zorunluluk iken, bu konuda bir adım atılmıyor…

**

**

Önceki gün yaygın medyada İstanbul ile ilgili önemli bir haber yer almıştı. Konu olası bir deprem ve zemin etüdüydü.

Haberden bazı satırları bilginize sunmak istiyorum: “Jeofizik uzmanı Dr. Öğretim Üyesi Oğuz Gündoğdu, ‘Zemin etüdünü gereken koşullarda yapmayan, jeofizik metotlarını kullanmayan, önlem almadan yapılan binalar risk altındadır’ dedi. ‘Yer altı su seviyesi yüksek olan yani dolgu alanlar zemin sıvılaşmasına çok açıktır’ diyen Oğuz Gündoğdu, ‘Bina yapılmadan önce yapılması gereken etütlerde, önlem alınıp zemin iyileştirmesi yapılıp daha sonra bina yapılması lazım’ diye konuştu. Gündoğdu, yüksek katlı binaların nasıl inşa edilmesi gerektiğine dair yönetmeliğin yeni çıktığını belirterek, ‘Türkiye bu konuda epey geride. Zemin etüdü yapılmadıysa, buna uygun yapılar yapılmadıysa ister bina, ister yol olsun son derece tehlike altında’ dedi.”

İstanbul ile ilgili haberi boşuna vermedim. Çünkü kentimizin zemin sorunları var. Kent merkezinin muhtelif yerlerinde geçmiş yıllarda yaşanan ‘zemin çöküntüleri’ gerçeğini asla unutmamamız gerekiyor.

Yeraltındaki toprak sıvılaşması gerçeği de biliniyor. Batman-Siirt çevre yolundaki bazı apartmanların zeminlerinde tespit edilen toprak sıvılaşmasını unutmadık.

Bir panik yaratmak veya arsa/bina fiyatlarına olumsuz etki yapmamak adına adres vermekten kaçınarak uyarmak istiyorum…

Maalesef kentimizde zemin çöküntüsü yaşanan ve geçmişte basına konu olanlar dışında da tehlikeler var.

Batman Sol Sahil Sulama Kanalı’nın bile içinden geçtiği bazı semtlerde yeraltında toprak sıvılaşmasına neden olduğu gerçeğini biliyoruz.

Kanaldan çok uzak bazı binaların bodrum katlarında ortaya çıkan suların Sol Sahil Sulama Kanalı ile ilintili olduğu, kanaldaki suyun kesilmesiyle birlikte bodrumdaki suyun da kesildiği belirtilmişti.

Yıllar önce yapılan kanalın betonarmesi yenilenmeli, sızdırılmazlığı için önlem alınmalıdır.

Ancak asıl tehlike görülmelidir. Asıl tehlike, kentin zemin etüdü yapılmadan, üç boyutlu yer altı fotoğrafı/görüntüsü çekilmeden çok katlı yapılaşmanın hız kazanmasıdır…

Bu yapılaşmanın olası bir depremde çok büyük tahribatlara, can kayıplarına neden olabileceğini şimdiden görmek gerektiğine inanıyorum. Bu kentte İstanbul örneğinde olduğu gibi bilim insanlarının sesi pek çıkmıyor. Yıllar önce Üniversite’deki Çalıştay’da konuşan bilim insanları ve tehlikenin boyutlarını en iyi bilen Jeoloji Mühendisleri Odası yöneticilerinin kulaklarını çınlatıyorum. Duyarlı olunması dileğimle