"İnsan, yüz kızartıcı işler yaparken yüzü kızaran bir canlı türüdür." Mark Twain
Başbakan Almanya ziyareti sırasında yurt dışında yaşayan yazar ve sanatçılara yurda dönün çağrısı yaptı. Bu çağrısını yaparken de Türkiye’nin eskisi gibi olmadığını ifade etmeyi de ihmal etmedi.
Yazar ve sanatçıların en çok sıkıntı duydukları konu şüphesiz ifade özgürlüğü konusudur. Bu minvalde ortayı çıkarılan suçlamalar; milli bütünlüğün bozulması, halkı kin ve nefret duyguları ile karşı karşı getirmek, milli ve manevi değerlere karşı çıkmak, halkta kin ve nefret duyguları yaratmak ve benzeri suçlamalar olunca ve bu suçlamalarla karşı karşıya kalan düşünür, aydın, yazar ve sanatçılar olunca son çare olarak yurtlarını terk etmek durumunda kalmaktadırlar.
Ülke dışına çıkıpta durumundan memnun olan tek bir aydın, yazar ve sanatçı göremezsiniz. Çünkü yazar ve sanatçılar halkları ile bütünleşen, onların duygu ve düşüncelerini paylaşan, onların taleplerini dile getirmeyi maharetleri ile beceren insanlardırlar. Onları halklarından, yurtlarından kopardığınız zaman kökünden ayrılan ağaca dönüşürler.
Sayın başbakan yurt dışında yaşayan yazar ve sanatçıları dolayısıyla aydınları ülkeye çağırdığında durup düşünmeye başladık acaba ülkede yeni düzenlemeler oldu da haberimiz mi yok dedik?
Başbakanın dönün dediği ülkemizde, tutuklu gazetecilerle dayanışma platformunun verilerine göre en az 45 gazeteci halen cezaevlerinde bulunmaktadır. Bu gazetecilerin içinde gazetelerinde üstlendikleri sorumluluklar nedeniyle Vedat kurşun gibi 166 yıl hapse mahkûm olan insanlarda bulunmaktadır.
Ama benim ülkemde olaylara öyle bir kılıf bulunmaktadır ki insanın aklı şaşıyor. Tutuklu bulunan aydın, yazar, gazeteci ve sanatçılarımızın büyük bölümü bu niteliklerinden dolayı ülkenin birlik ve bütünlüğünü bozmaktan, çete kurmaktan, darbe yapmaya çalışmaktan dolayı cezalandırılmaktadır. Dolayısıyla bu durumdaki insanlar birden öz niteliklerinden sıyrılıp birer “terör” suçlusu konumuna düşmekte/düşürülmektedirler.
Durum böyle olunca da doğal olarak insanlar ülkeye dönmekten korkmaktadırlar.
Ülkeye dönün demeden önce ülkeye çağrılanların her hangi bir takibata uğramamaları için yasal altyapının hazırlanması da gerekmektedir. Bu alt yapı kurulmadan insanları davet etmek inandırıcılıktan uzak kalmaktadır.
Bu nedenden dolayı sayın başbakanın yurt dışında yaşamak zorunda kalan vatandaşlarımızın tamamının yurda dönmesi için gerekli olan altyapıyı hazırlaması gerekmektedir. Çağrı elbette yerinde ve doğru bir çağrıdır ancak insanlar geldiklerinde kendilerini cezaevlerinde bulmamaları şartıyla.
Hiç bir yazar, aydın veya sanatçı Almanya’da, Fransa’da veya bilmem kimin memleketinde yaşamak için göbek atmıyor. Bir sanatçını bir eserinde söylediği gibi ”insan kendi memleketinin toprağını yese bile Almanya’nın sokaklarından evladır” Bu sözleri şarkı yapıp ülkesine gönderdiği halde gelemeyen sanatçı acaba neden gelemiyor?
Bu nedenle sayın başbakan yurtdışında söyledikleri sözlerin, başka ülkeleri için söyledikleri sözlerin kendi ülkesinde de takipçisi olursa eminim ki bu ülke demokrasinin birinci liginde top koşturacaktır. Bosna Hersekte, Bulgaristan’da, Yunanistan da, Almanya’da yaşayan Türk kökenli insanlara önerdiklerimizi onlar için talep ettiklerimizi kendi vatandaşlarımıza da sağladığımız zaman sözümüz ve özümüz bir olarak başımız dik durabileceğimizi unutmamak lazım.
Bu nedenle yurda dönün çağrısının önemli bir çağrı olduğunu belirterek bunun altyapısının bir an evvel hazırlanması gerektiğini de hatırlatalım istedik.