Türkiye siyasetini takip edenler bilir alternatifi olduğu takdirde hiçbir parti iki dönemden fazla iktidarda kalamıyor.Tek parti dönemini çıkarın Türkiye siyasal tarihi bunu net olarak gösteriyor.

AKP ikinci dönemini yaşamaya başladığı dönemde alternatifsizliğin rahatlığı ile kendini frenlenemez görünce, yapı daha hazır değil iken sistemin değiştirilmesine yönelik adımlar atmaya başladı. Sistem ile uzlaşı halinde olduğu için aldığı gücü sistemle çatışma haline getirdi ve kapatılma tehlikesi ile karşı karşıya kaldı.

Son gelişmeler gösteriyor ki AKP bu çatışmalar sonucunda çok yıpranmış bir halde olacaktır. Partinin kapatılması durumunda ise parçalanacaktır. Yazılarımı takip edenler hatırlayacaklardır zaman zaman söylerim. ANAP hükümetlerinde Başbakanlık yapan Mesut Yılmazın meclis kürsülerinde en arka da oturarak sergilediği tavırlar hayra alamet değil diye. Sadece Mesut Yılmaz değil bakanlık koltuğunu bırakarak hocalığa dönen Abdullatif Şener de iyi izlenmelidir.Cumhurbaşkanlığı adaylıklarının tartışıldığı dönemde laikliğin teminatı benim diyebilen bir zatın bu seçimlerden sonra kenara geçip oturmasını beklemek çok saflık olurdu zaten.

Sadece sağda değil sol kulvarda da bir yıla aşkın bir süredir çok önemli hareketlenmeler gözlemlenmektedir.Mustafa Sarıgül’ün CHP mücadelesi,Hikmet çetin’in yaptığı görüşmeler,Celal Doğan gibi siyasetçilerin izledikleri sessizlik ve AKP’den duyulan kurumsal rahatsızlıklar sosyal demokrat cephede yeni bir yapılanmanın zorunluluğunu ortaya koymaktadır.

Doğal olarak beklenen merkez sağ ve solda yeni partilerin ortaya çıkmasıdır. Sanırım birçoğumuz da aynı beklenti içerisinde. Ancak Pazar günü Kanal 8’de Mustafa Sarıgül’ü dinlerken anladım ki Sosyal demokratlar ile merkez sağcılar yeni bir Özal misyonu ile karşımıza çıkmaya hazırlanıyorlar.

Gerçi konuşmacı bunu ifade etmedi ama satır aralarında söylemek istediği mesaj iktidar alternatifi bir oluşum için hazırlıkların yapıldığı yönündeydi. Sarıgül İsmet İnönü’nün devlet adamı olma vasfı ile Özal’ın pratik çözümlerini birleştirme gayreti içerisindeydi. Bu formülasyon bize herkesin kendini bulabildiği ancak birlikten yana olanların bir araya toparlanması imajı yarattı.

Aslında pek de hayal olmayan bir proje gibi geliyor. Üzerinde iyi çalışılıp altyapısı oluşturulursa yararlı sonuçları da olabilir. Ancak böyle bir yapının gerçekçi politikaları önüne koyması gerektiğini de unutmaması gerekmektedir. Türkiye’nin temel sorunlarını zamana yayma politikaları ile ötelemeyi ana eksen olarak önlerine alırlarsa onların da başarısız olmaları içten bile değildir.

Türkiye’de Sosyal demokratları bir araya getiren ve onları iktidara taşıyacak bir partiye ihtiyaç olduğunu sürekli olarak tekrarlıyoruz. Bu Türkiye’nin birlik ve beraberlik içerisinde kalarak sorunlarını çözmesinin tek formülü olarak önümüzde durmaktadır.Avrupa da sosyal demokratlar iktidara gelip dönemlerini neredeyse kapatma safhasına gelmişken Türkiye’de hala iktidara alternatif bir sosyal demokrat partinin olmaması solun parçalanmış hali ve kişilere endeksli direnme çabaları sürdürülmektedir.

Öyle anlaşılıyor ki önümüzdeki seçime CHP ve Baykal birer bölen olarak katılacaklardır. Çünkü ne Baykal’ın gitmeye nede tabanın onu değiştirmeye gücü ve niyeti bulunmaktadır. Bu durum yeni bir parti ile seçimlerde bu boşluğun doldurulacağını göstermektedir.

Eğer yerel ve genel seçimler birleştirilmezse yerel seçimlerde sürpriz bir partiye de hazır olmamızda fayda bulunmaktadır. Sosyal demokrat yanı ağır basan Özal misyonu taşıyan içinde Mesut Yılmaz, A.Latif Şener, Hikmet Çetin, Celal Doğan, Mustafa Sarıgül ve yakından tanıdığımız birkaç ismin de bulunduğu yeni oluşum ciddi ilerlemeler kaydederek geliyor. Memlekete Millete hayırlı olmaları dileğiyle ne diyelim!