Dünden devam

Değerli Okurlar, hayatın pek çok alanında sömürüldüğümüzü ve hakkımızı arama konusunda sıkıntı yaşadığımızı sizler de çok iyi biliyorsunuz. Dünkü yazımda internet konusunda başıma gelenleri yazarken, telefon iletişimine de atıf yapmıştım.

Ülkemizde sayısız telefon şirketi var. Milyonlarca insan açıkça dolandırılırken, artık bunun denetiminin bile yapılamadığını biliyorsunuz.

Vatandaşların hak ve hukukunu savunan mekanizmalar yetersiz.

Vatandaşları sömüren şirketler, imzalanan sözleşmeleri dayanak olarak gösteriyorlar. Ancak büyüteçle veya teleskopla okunabilecek sözleşmeler hazırlanıyor…

Devletin 12 puntodan aşağı sözleşme metinlerini yasaklaması gerektiğine inanıyorum.

'ALO’ SOYGUN HATTI!..

Evet, saygıdeğer okurlarımın bildiği gibi alo soygun hatları var. O hatlar sömürmeye devam ediyor. Ve ne acıdır ki hakkımızı, hukukumuzu koruyan merciler yetersiz…

İnternetten sonra telefon çarkı üzerinde durmak istiyorum. Teknolojinin geliştiği ülkemizde ‘iletişim’de de çığır açılmıştır. Cep telefonları günümüzde vazgeçilmez iletişim araçlarıdır. Sayısız firma serbest piyasa ekonomisine göre faaliyet halindedir…

Ancak söz konusu firmalar açıkça, eskilerin tabiriyle ‘alenen’ toplumu aldatmaktadır.

Açıkça bir Alo soygun' hattı kurulmuştur...

Her türlü hile yöntemlerine başvuran firmalar, daha çok para kazanma hırsıyla toplumun önüne yeni seçenekler sunmaktadır…

Daha cazip ürünler, yani her türlü yeniliğe ayak uyduran cep telefonlarına bir itirazım yok. Toplumun bu konuda aldatılmasını çok önemsemiyorum. İsteyen istediği pahalı telefonu alabilir ve kullanabilir. Ancak firmaların kurduğu sömürü sistemi daha farklı…

Bu köşede açıkça iddiada bulunuyorum; şu anda ülkede kaç çeşit telefon görüşmesi yapıldığını, kaç çeşit tarife ile konuşulduğunu bilen bir kurum yoktur…

Çünkü firmalar baş döndürücü bir hızla yeni telefon görüşmeleri ayarlıyorlar…

Bu toplum faturalı ve faturasız yöntemle sayısız telefon görüşmesine mahkum edilmiş durumda…

Kontör yükleme veya dakika hesabı ile görüşen milyonlarca vatandaşın göz göre göre sömürüldüğü gerçeği açıktır…

Bir ‘alo soygun düzeni’ kurulmuştur…

MUHATABINIZ (MÜŞTERİ HİZMETLERİ) YOK...

Bu düzende milyonların muhatabı da yoktur!..

Büyük firma sahipleri oturdukları yerden para kazanıyor. Batman'da onlarca bayi onların ürettiği telefonları satabiliyor, faturalarını tahsil edebiliyor, ama en ufak bir soruna müdahil olmuyor...

Neden?

Çünkü ‘mağdur ediliyorum’ veya ‘aldatılıyorum’ diyen vatandaşların muhatabı, eğer ulaşabilirlerse firmaların ‘Müşteri Hizmetleri’nden başkası değildir…

‘Müşteri Hizmetleri’ servisi bile zaten sömürü mekanizmasını tescil ediyor…

Müşteri Hizmetleri’ne ulaşmaya çalışırken stres yaşamayanların olduğuna inanmıyorum…

Uzun süre telefon başında ve sanal alemde telefon görüşmesi yapanlar, en sonunda stres yaşamamak için hak aramaktan vazgeçmektedir…

Sanal alemde yapılan telefon görüşmeleriyle haklarını aramaya çalışan ancak açıkça sömürülen toplum gerçeğine inanıyorum…

Firmalar açıkça sayısız seçenekleri ortaya koyarak toplumu aldatmaktadır.

Kamuoyuna cazip tarifeler ilan eden firmalar, sözleşme imzaladıkları vatandaşları sömürürken, hak arama yolları da adeta kapalıdır…

Milyonlarca abonenin hak arayışına cevap verecek bir yargı, bir hukuk sistemi bulunmamaktadır…

Bu ülkede Uzanların nasıl zengin olduğunu hep birlikte gördük. İletişimdeki hilelerle köşeyi döndüklerine dair sayısız kesinleşmiş yargı kararları bulunuyor…

Çok lüks bir yaşamla toplumun karşısına çıkan Cem Uzan, ‘mana’yı değil, ‘madde’yi esas alan düzenin ürettiği değerlerden(!) sadece birisidir.

Yukarıda özetle anlatmaya çalıştığım soygun düzeni, her gün yeni zenginler üretmektedir…

Mana’ya inanan biri olarak hakkımı helal etmiyorum…

Mevcut düzende yaşam sürerken iletişim araçlarından yararlanmak zorundayım. Ancak sadece ‘madde’yi esas alan uygulamalar yüzünden mağdur ediliyorum…

Benim gibi mağdur edilen milyonlar var…

Hiç kimsenin hakkını helal ettiğine inanmıyorum…

Telefon hileleriyle açıkça sömürülen toplumun hakkını kim savunacak?

Daha çok kar hırsıyla toplumu aldatan firmaları kim kontrol altına alacak?

Ülkeyi idare edenler bu meseleye el atmak zorundadır.

Onları göreve çağırıyorum…

Dünkü yazımda Desmark ve Telekom ile ilgili eleştirileri yapmıştım. Desmark’ın Batman’da temsilcisi yok. Muhatabım sadece müşteri hizmetleridir.

Telekom bence yine en iyisi. En azından gidip şikayetimizi yüzyüze yapabiliyoruz. O nedenle bir daha muhatabı sadece müşteri hizmetleri olan bir sistemle çalışmayı düşünmüyorum.

Sadece iletişimdeki hilelerden söz ettim. Telefon ile ilgili firmaların soygun düzenine dikkat çektim.

Bankalar da soygun düzenini kurmuştur. Onların soygunlarına da ‘dur’ demenin zamanı gelmiş ve geçmektedir. Yüksek faizle vatandaşları dolandıranlar, habire telefonlarımıza mesaj atanları denetleyen yok mu?

Hele son dönemlerde telefonla gönderilen, “30 bin TL’ye kadar kefilsiz krediniz hazır. SİCİLİNİZ BOZUK DAHİ OLSA KREDİ KULLANABİLİRSİNİZ. Detaylı bilgi için hemen bizi arayın. 08882320505” şeklindeki mesajları ibretle okuyorum. Siciliniz bozuk olsa dahi ifadesine gülerken, ülkemin düştüğü duruma kahroluyorum…

Madde’yi esas alan, manayı önemsemeyen, helal ve haram mevhumlarına dikkat etmeyen, din adına da bizleri sömüren soygun düzeniyle hesaplaşmanın kolay olmadığını biliyorum. Buna rağmen görevimi yapmak istedim. Toplumun hak ve hukukunun korunması dileğiyle.