Bilindiği gibi Van ilimizde 23 Ekim 2011 tarihinde 7.2 büyüklüğünde ve 9 Kasım 2011 tarihinde de 5,6 büyüklüğünde iki deprem meydana geldi. Bu depremlerde  en az 644 vatandaşımız hayatını kaybetmiş,1966 vatandaşımız yaralanmış ve 252 vatandaşımız ise kurtarılmıştı. Ancak kayıplar bunlarla sınırlı değildi. Yaklaşık 30 atom bombasından daha büyük etki yaratan bu depremlerde yaşam alanlarındaki durum ise şu şekilde açıklandı.
Kullanım TipiYıkık / Hasarlı   Orta Hasarlı    Az Hasarlı  Hasarsız
Konut                      38.515      11.159           57.156        50.191
İş Yeri                       2.807        3.834             8.644           6.156
Ahır                           9.277           341             6.457          3.604
Bu durum karşısında bütün ülke seferber oldu ve Van depremzedelerine yardım için el ele verdi. Mevsimin şartları da göz önünde bulundurularak kamu ve özel imkanlar seferber edildi. Gerek Van da gerekse Van dışına çıkan yurttaşlara yardım için Belediyeler başta olmak üzere herkes üzerine düşeni yapmaya çabaladı.
Van’da AFAD tarafından merkezde 31 Erciş ilçesinde 4 olmak üzere toplam 35 konteynır kent kuruldu ve barınma işi çözümlenmeye çalışıldı. 175 bin insan 21 metrekarelik konteynırlara yerleştirildi. Eksiklik olmadı elbette oldu. Depremden bir yıl sonra da 15.341 konut teslim edildi yapımı devam eden 2 binin üzerindeki evlerde hak sahiplerine verildi.
Ancak!
Bu çalışmalara rağmen halen Van’da dört adet konteynır kentin olduğunu ve bunların yaşam savaşı verdiğini öğrendik.
Nasıl öğrendik?
Orada yaşayan vatandaşların 20 gün elektriksiz kaldıktan sonra başlattıkları açlık grevinin on günü geçtikten sonra öğrendik.
Çünkü BİA Haber Merkezinin 5 Eylül tarihindeki haberinde şu satırlara yer verilmekteydi;
Depremzedelerin 27 Ağustos’ta “Ya bize yaşayacak bir yer bulun ya da buradaki koşullarımızı yaşanabilir hale getirin” diyerek başladıkları açlık grevi 10. gününü doldurdu.Açlık grevi kararı Van'daki dört konteyner kentten biri olan Anadolu Konteyner Kenti’nde zor yaşam koşullarına bir de yirmi günü aşan elektrik kesintisi eklenince alındı. Konteynır kentte hala elektrik yok. Koşulların iyileştirilmesi ya da yeni bir barınma olanağı sağlanması için henüz adım atılmadı. Devam eden açlık grevi 8. günde dört kişinin rahatsızlanmasıyla depremzedelerin bir bölümü eylemlerini dönüşümlü açlık grevine çevirdi.”
Yapılması geren belli bir şekilde bu vatandaşlarımız kış gelmeden kalıcı konutlara yerleştirilmelidirler. Kendi ifadelerine bakılırsa satılmaması gereken deprem konutları satılırken kendileri ev sahibi olamamış. Ortada haklı veya haksız kalıcı konutlara yerleştirilememiş ve dört konteynır kentte kalan yurttaşlarımızın gerçekliliği var. Van valiliği altı aylık kira yardımı yapabileceğini belirtse de yurttaşlar öyle anlaşılıyor ki ev sahibi olmak istiyorlar.
Yüksek olasılıkla idari olarak bir takım sıkıntılar söz konusudur. Ya bu yurttaşlar belirlenen konut sahibi olma kriteri taşımıyorlar yada bu insanlar haksızlığa uğradılar. Sebep ve sonuç ne olursa olsun. Bu yurttaşların günlerce elektriksiz bırakılmış olmaları haksızlıktır. Bu sorunların çözüm yöntemi ne açlık grevleri nede vatandaşın evsiz ve elektriksiz bırakılmalarıdır. Devlet vatandaşının sorunlarını çözmek durumundadır.
Bu sorunlar eğer kamu kaynaklarının haksız bir şekilde elde edilmesine yönelik bir çabadan kaynaklanıyor ise bunu da açık ve anlaşılır bir şekilde kamuoyu ile paylaşmak zorundadır. Aksi durumda bu sorumluluktan kurtulmak veya bu eksikliği kabul etmek mümkün değil. Önümüzdeki dönemde seçimlere gidilecek ve böylesi konuların daha çok istismar edilmesi söz konusu olacaktır. Kış bastırmadan ve konu farklı boyutlara taşınmadan gerekli önlemlerin alınması hem insani hem de kamusal bir görevdir. Dileriz yetkililer bir an önce sorunu uzlaşarak çözüme kavuştururlar.