Batman’da değişik vesilelerle düzenlenen toplantılarda, etkinliklerde kentteki madde bağımlılığına dikkat çekiliyor. Geçtiğimiz günlerde Çevre konulu toplantıya katılan bazı Milletvekili adayları da uyuşturucu meselesine dikkat çekmişlerdi.

Bu büyük bela ile daha etkin mücadele edilmesi gerektiğine inanan ve bu doğrultuda çalışmalar yapan biriyim.

Ne yazık ki madde bağımlılığı konusunda toplumumuz gereken reaksiyonu göstermekten uzaktır. Toplumu uyuşturanlarla etkin mücadele o nedenle şarttır diyorum.

Bu kentte ‘madde bağımlılığı’ konusu defalarca masaya yatırılmıştır. Bunun için çalıştaylar da düzenlenmiştir. Ne yazık ki hala uyuşturucu belasını def edemedik.

Özellikle gençlerimizi, hatta çocuklarımızı tehdit eden uyuşturucu satıcıları ile ilgili Emniyet Müdürlüğü kaynaklı haberleri de okuyoruz.

Bakış açımı her zaman arz ediyorum. İşte durumla ilgili değerlendirmemden bazı kesitler: Düşünceme göre öz benliğinden uzaklaşan ve yozlaşan bir toplumu öncelikle tehdit edecek en temel sorunlardan birisi madde bağımlılığıdır…

Maalesef yozlaşmaya paralel olarak gelişen uyuşturucu madde bağımlılığı Batman’ımızda da toplum sağlığını tehdit etmeye devam ediyor…

Bir tespitte bulunmak istiyorum; Batman’da uyuşturucu madde kullanımının vahim tablo arz edecek duruma gelmesinde hepimizin sorumluluğu bulunmaktadır.

Bugün eğer okulların önünde, evlerimizin arka sokaklarında, park ve bahçelerde açıkça uyuşturucu kullanılıyor ve toplum olarak hala duruma seyirci kalıyorsak, yarınlarda başımıza geleceklerden de yakınmamamız gerekir düşüncesindeyim…

Evet, maalesef bu kentte madde bağımlılığının ‘alışma dönemine’ giren yüzlerce gencimiz bulunmaktadır…

Lise ders kitaplarında bile gençlerimize bu yaygın tehlike konusunda bilgiler verilmektedir. Örnek vermek gerekirse 9. sınıf öğrencilerinin Sağlık Bilgisi ders kitabında uyuşturucu madde bağımlılığının dönemlerine dikkat çekilmektedir.

Alışma, doyma, düşkünlük dönemi ardından uyuşturucu maddelerden zehirlenme evresine geçilir ki, o aşama hayli vahimdir…

Esrar kullanımı için yasalarda bulunan boşluktan yararlananlar gençlerimizi ifsat etmeyi sürdürüyorlar…

ALDATICI KEYİF…

Gençlerin madde bağımlısı olmaları kolaydır. Çünkü bağımlılık yaratan maddelerin ilk başlarda aldatıcı bir keyif verdiği yolunda bilgiler var. Yaptığım araştırmada ulaştığım şu bilgileri sizlerle paylaşmak istiyorum: “Bağımlılık yaratan maddelerin en tehlikeli tarafı, gittikçe artan dozlarda kul­lanma zorunluluğu yaratıp sonunda insanı, öldürücü dozda almaya kadar götürme-sidir. Uyuşturucu olarak nitelendirilen maddeler, kanla doğrudan iletildikleri merkezî sinir sistemi (beyin ve omurilik) ve bağlantılı organlar üzerinde etkilidir. Bunların bir kısmı uyuşturucu ve yatıştırıcı etki yaparken bir kısmı uyarıcı etki yapar. Uyuşturucular ilk kez alındıklarında vücutta gevşeme, rahatlama, olaylar kar­şısında vurdumduymazlık yaratıp aldatıcı bir keyif vererek insanın çevresinde haya­li bir dünya oluşturur. Çok kısa sürede bağımlılık geliştirerek kullanılmadıklarında yoksunluk belirtileri ortaya çıkmasına neden olur. Örneğin kramplar, titreme, çarpın­tı, uyuyamama, bilinç bozuklukları, kusma, korkma, intihar girişimleri, bayılma gibi. Sürekli uyuşturucu kullanan kişilerin bünyeleri zayıflar, enfeksiyon hastalıklarına kar­şı dirençleri ve fiziksel güçleri azalır. Böyle insanlar büyük bir ruhsal çöküntü içine gi­rerek yaşamaktan umutlarını keserler.”

Bu sorunun toplumsal boyutu huzur ile ilgilidir. Madde bağımlısı olanlar toplum için büyük tehdit unsuru oluyorlar. Yukarıda bahse konu 9. sınıf sağlık kitabında bile “Tedavi edilmeyen madde bağımlısı, ruhsal ve bedensel olarak çöküntü içine girer. Bu nedenle fiziksel olarak bitkin kişi ruhsal yönden de çöker. Madde bulabilmek için her şeyi yapar. Bunun sonucunda da suç işleme olasılığı artar, aşırı kullanımla zehirlenme ve intiharlar görülür” diye bilgi verilmektedir.

Uyuşturucu madde bağımlılığı ilköğretim okulu öğrencilerini bile tehdit etmişse, oturup düşünmemiz gerekmez mi? Okullarımızın duyarlı kimi rehber öğretmenlerinin daha ilköğretim çağındaki öğrencileri topluma kazandırmaya çalıştıklarını duyuyorum.

Batman’ın geleceğini, çocuklarımız ile gençlerimizin sağlığını, bu kentin huzurunu isteyen idealist eğitimcilerin bu konuya kafa yorması çözüm için yetmiyor.

Bu konuda en büyük görev öncelikle Emniyete ve ailelere düşüyor…

Aileler gençlerine sahip çıkmalı ve kontrolleri altında tutmalıdır. Çocuklarımızın kimlerle arkadaş olduklarını bilmemiz gerekiyor. Mahallede uyuşturucu kullananlarla arkadaşlık kuran herkes risk altındadır diye düşünüyorum.

Uyuşturulan bir toplum olmak istemiyorsak, bugünden tezi yok çocuklarımıza sahip çıkmalıyız. Uyuşturulan bir toplum olmaya doğru gidiyoruz. Böylesi bir toplumun geleceğinin iyi olmayacağını unutmamalıyız.

Uyuşturucu ticareti ile uğraşanlara yönelik gerçekleştirilen operasyonlarla ilgili olarak sık sık emniyet müdürlüğü tarafından basın bültenleri yayımlanıyor.

Basınımız sık sık konu ile ilgili haberler yaparken, ‘Emniyet uyuşturucu tacirlerine göz açtırmıyor’ şeklinde başlıklar da atıyor.

Polisin bu konudaki olumlu her çalışmasını takdir ettiğimi de belirteyim. Ancak yine de en büyük görev polise düşüyor.

Nedenimi de belirteyim. Çünkü hangi mahallede, hangi sokakta esrar satıcılarının kol gezdiği konusunda sayısız duyumlar söz konusudur.

Yıllar önce Batman’da fuhuş olayı gündeme geldiğinde ‘Namuslu insanların sesi namussuzlar kadar gür çıkmalıdır’ diye bir yazı yazmıştım. Ondan sonra aldığım tehditleri de hiç önemsememiştim.

Bu duruşum her konuda geçerlidir.

Toplumumuzu duyarlı olmaya davet ediyorum.