**Beşiri-Uğurca (Qorix) köyü Beşiri
ovasındaki eski köylerden. Uzun yıllar Ezidilerin yaşadığı Uğurca, o eski günlerinden uzak. Arazi meseleleri, bir yana köy artık Şengal’den gelen ailelerin sığınma yerine yerine dönüşmüş.

** Yıllar önceydi
, dönemin Valisi Haluk İmga’yla konuk olduğumuz Uğurca’da Tağay ailesi, geçmişte köye kazandırdıkları yatırımlara dikkat çekmişlerdi; “Vali bey, biz buraya süt ürünleri tesisi de hayvancılık üzerine yatırım da yaptık ama destek görmedik. Böyle giderse, köy yalnızlaşacak.

YALNIZLAŞAN KÖY
70-80’li yıllarda Almanya’nın yolunu tutan Beşiri yöresindeki Ezidilerin üzerine titredikleri Uğurca (Qorix) şen bir köydü.
İkiköprü belde ama bir o kadar da kabuğuna sığmayan Uğurca köyüne Almanya’daki Ezidilerin yatırımı kıskandırıyordu.
Süt ürünleri tesisi, hayvancılık ve mercimek-un fabri
kası köyün çehresini değiştirmişti.
1990 yılına kadar Siirt’e bağlı olan Beşiri-Uğurca’da yaşam bir başkaydı.
Bir başka hoşgörü ortamı vardı
o köyde.
Ezidilerin
kurdukları tesislerde nereden bakarsanız bakın, 300’e yakın çalışanı vardı.
Süt ürünleri bölgenin dört bir yanında tüketiliyordu.
Un
-mercimek fabrikası, Van ile Kars’a kadar unlu mamülleri ulaştırırdı.
Herkesin gıpta izlediği Uğurca büyüyordu, gelişiyordu.
Neredeyse komşu İkiköprü ile birleşecek hale gelmişti Uğurca.
1990 Sonrası ise o köyün yerini mutsuzluk aldı.
Arazi meselesi bir anda yatırımları durdurma noktasına getirmişti Uğurca’da.

BİR VALİ O KÖYDEYDİ
2004-2007 arasında Batman Valiliği görevini yapan Haluk İmga, azınlıkların olduğu köy ve mezraların üzerinde titrerdi.
Fırsat buldukça soluğu aldığı kırsalda; kaybolmaya yüz tutan mesleklerden tutun da azınlıkların olduğu bölgeye sık sık giden Valilerdendi İmga.
Bir hafta sonu çok merak ettiği Uğurca (Qorix) köyüne birlikte gittiğimiz Vali İmga’yı karşılayan Tağay ailesi, köydeki yatırımlara destek beklediklerini, aksi halde köyün yalnızlaşacağının altını çiziyordu.
Uğurca Un Fabrikası Yönetim Kurulu Başkanı ve birkaç yıl önce aramızdan ayrılan Halil Tağay, Vali İmga’nın kulağına bir şeyler fısıldıyordu.
Vali İmga’nın yüz ifadesi değişiyordu;
“Olamaz nasıl böyle yaklaşmışlar size? Hangi çağda yaşıyoruz?”

TAĞAY’IN ANISI...
Tağay, süt ürünlerinde o dönemler sattıkları bir kurumla olan anısını anlatıyordu;
“Batman’da bir kuruma yüklü miktarda yoğurt ve süt siparişi aldık. 3-4 Gün iyi tüketildi ama sonradan o kurumun başındaki yetkili, beni çağırıp ihaleyi iptal etmek istediğini söyleyince neye uğradığımı şaşırdım. Ben de o yöneticiye aynı şu kelimeleri kullandım; ‘Müdür bey, süt ürünleri ihalemizi iptal edecekseniz edin, biz Ezidiyiz ama ineklerimiz Ezidi değil.’ Süt ürünlerimizi o dönemler laboratuarlarda tahlil ederek kaliteli ürüne imza attığımızı belgelemiştik. Buraya ciddi yatırımlar düşündük ama maalesef yanlış bir algı bizi buradan soğutuyor. Almanya’daki birçok dostumuz buraya yapmak istediği yatırımı rafa kaldırdı. Böyle giderse; biz de yalnızlaşacağız. Burada birkaç insanımız kalır. Gerisini siz düşünün.”
Tağay’ın o anı Vali İmga’yı hayretler içinde bırakmıştı.

DEĞİŞEN BİR ŞEY YOK
Uğurca köyü, Halil Tağay’ın dediği gibi iyice yalnızlaştı.
O şen köy artık anılarda kaldı.
Şengal’den gelen Ezidiler olmazsa; Tağay ailesi dışında kimse olmayacak.
Çevresindeki 6 bin dönümlük alan yıllardır ekilmiyor.
Yörenin kaliteli buğday, kırmızı mercimek ve mısırı Uğurca’da yetişirdi.
Yıkık, dökük ve virane evler, onarım bekliyor.
Yıllar önce terk ettikleri o evlerde eski anılar dışında birşey konuşulmuyor.
Aslında Uğurca çok da uzakta bir köy değil.
Yanıbaşımızdaki Uğurca’da ne oluyor ne bitiyor kimsenin ilgilendiği yok.
Arada-sırada Avrupa’dan gelen köydeki tek-tük konuk, nostalji yaşıyor, hepsi bu.
Köyün geleceği konusunda kimse bir yorum yapamıyor.
Eski muhtar Yusuf Tağay, Uğurca’nın kaderinin yalnızlık olduğunu söylüyor ve ekliyor; “Ağabeyim Halil, yıllar önce bizi ziyarete gelen Vali İmga bey’e bugünlerin yaşanacağını söylemişti. Daha ne ekleyeyim?”
İşte Uğurca’da yalnızlığın öyküsü.