Basın sektörü çalışanlarının çalışma kriterlerine göre gazeteci ancak siyasal iktidar değerlendirmelerine göre gazeteci olmayan yüze yakın insan cezaevlerinde bulunmaktadır. Hangi kriteri ele alırsanız alın sonuçta cezaevlerinde bulunan bu insanların gözaltına alınıp tutuklanmalarındaki neden içinde bulundukları basın sektöründeki çalışmaları.
Siyasal iktidarın gözaltına alınma gerekçesi olarak gösterdiği, iddia makamının iddia ettiği ve yargılama makamının tutuklama şeklinde tedbir aldığı bu kişilerin tamamı dergi ve gazete çalışanları. Dolayısıyla bunlar basın sektörü çalışanları ve meslektaşlarımız.
Bunların herhangi birisinin basın alanındaki çalışmalar dışında bir yasadışı faaliyetleri söz konusu ise gerekli cezanın süratle verilmesine de kimsenin itirazı yok ancak kazın ayağı öyle görünmüyor. Bu gazetecilerin bir bölümü de bilindiği gibi KCK davaları ile ilişkilendirilerek gözaltına alınıp tutuklandılar. KCK Operasyonu adı altında düzenlenen operasyon kapsamında 20 Aralık 2011 tarihinde gözaltına alınarak tutuklanan 36 gazeteciden 32'si hala cezaevinde. 1 yıl içerisinde görülen 2 duruşmada sadece 4 gazeteci özgürlüğüne kavuşabildi.
Bu gazeteciler 4 Şubat Pazartesi günü Silivri'de bir kez daha hakim karşısına çıkacak. Arkadaşları toplumun desteğini ve ilgisini bekliyor.
Dileriz yargı gerçeklilikleri değerlendirir ve basın çalışanlarını serbest bırakır. Bu tutuklamalar mevcut iken düşünce ve ifade özgürlüğünden bahsetmek biraz sırıtıyor çünkü.

 ÇELİĞİN HAYAT BULDUĞU YER İŞÇİLERE MEZAR OLDU!
Çağdaş hukukçular derneği İstanbul şubesi Gaziantep’te 30.01.2013 tarihinde meydana gelen patlama sonucunda 8 işçinin yaşamını kaybetmesi üzerine bir açıklamada bulundu. Dernek iş kazaları sonucunda meydana gelen ölümlerin “Kader” değil “Cinayet” olduğu fikrinde. Bu nedenle tanımlamayı da bu şekilde yapmayı sürdürüyor. Bu açıklamanın önemli bölümlerini sizlerle paylaşmak istiyorum. Çünkü sahiplenmediğimiz sürece iş kazası olarak ortaya çıkan ihmaller zinciri daha çok can almaya devam edecek.
“30 Ocak 2013 tarihinde devasa bir alan üzerine kurulu Güneydoğu Galvaniz fabrikasında bir patlama meydana geldi ve 8 işçi yaşamını kaybetti; çok sayıda yaralı var….
 Güneydoğu Galvaniz, “Çeliğin Hayat Bulduğu Yer … ” sloganıyla tanıtıyor, işçi cehennemi fabrikasını. O çarpıcı, göz alıcı internet sitesinden ne kadar büyük bir fabrika olduklarını, ne kadar çok ürettiklerini, vs, vs, vs… çarpıcı bir dille aktarıyor. Sanki tüm bunlar kölece çalıştırılan işçilerin eseri değil de birkaç zavallı asalağın marifetiymiş gibi. Oysa çeliğe hayat veren işçiler Galvaniz cehenneminde sadece bugün değil her gün ölüyor. Biliyoruz! Acaba, bu patlama gerçekleşmeden evvel kaç işçi sigortasız çalıştırıldı? Kaç işçi tazminatsız işten çıkarıldı? Kaç işçi ağır çalışma koşullarında fazla mesaiyle çalıştı? Kaç işçi sendikal çalışma yaptığı için işten atıldı? Kaç işçi parmağını, elini, kolunu ya da bir organını makine dişlisine kaptırdı? Kaç işçi meslek hastalığına yakalandı? Çeliğe hayat vermek için işçiler, her gün azar azar ölüyorlar. Nihayet bu gün meydana gelen patlama bunu açığa çıkarıyor. Anlıyoruz ki çalışma koşulları son derece kötüymüş. Anlıyoruz ki bu patlamadan evvel de iş kazaları olmuş. Anlıyoruz ki işverenin kar hırsı, işçilerin çalışma koşullarının düzeltilmesinden daha önemli. Anlıyoruz ki dünyanın en mükemmel iş sağlığı ve güvenliği yasaları da olsa bizim ülkemizde iş cinayetleri olacakmış; çünkü yasalar, maddi koşulları değiştirmeye yetmezmiş.
                Çağdaş Hukukçular Derneği İstanbul Şubesi olarak iş kazalarına “kader” demek yerine iş cinayetleri demeye devam edeceğiz. “İhmal” yerine kar hırsından kaynaklı sorumsuzluk demeye devam edeceğiz. Ölen ve yaralanan işçi ailelerinin sesi olmaya devam edeceğiz. En yetkili ağızlar kader deyip bu cinayetlerin üstünü örtedursunlar bizler, sorumlulardan hesap sorulması için hep birlikte mücadele etmeye devam edeceğiz.”
        Dileğimiz emekleri ile geçinen, düşüncelerini ifade eden insanlarımızın kaderi olarak gösterilmeye çalışılan tutuklamalar ve ölümlerin olmaması. Bunun için çaba göstermenin gerekliliği de ortada…