Dünden devam

Batman’ımız her yıl Turizm Haftası etkinlikleri kapsamında tanıtılıyor, tanıtılmaya çalışılıyor. Bu kentin o kadar çok gezilip görülmesi gereken yerleri vardır ki, ayrıntılara girsek kitap yazmamız gerek. Dünkü yazımda kısmen katkı sunmak istemiştim.

Bu kentin çok zengin bir tarihi, kültürel dokusu vardır. Doğa cihetiyle de çok yetersiz bir tanıtımımız olduğu gerçeğine inanıyorum.

Sadece Dicle Kanyonu belgesel çekimini yıllar önce önermiştim. Üniversite alanından Meymuniye Boğazı çıkışına kadarki Kanyonu 12 saat kürek çekerek geçebilmiştik.

Çok değişik kuş türleri, yalçın kayalar, kıvrım kıvrım akan Dicle, yankılanan sesler. Görülmeye değer bu alanın belgeselinin çekilip kamuoyuna sunulmasını öneriyorum bir kere daha…

Çok farklı uzun bir yazı yazabilirim. Ancak Kültür ve Turizm ile ilgili yöneticilerimize daha önce kaleme aldığım bir yazımı sunarken, yeni okurlarımın da istifade etmelerini amaçlıyorum. Bir günlük doğa gezi izlenimlerimi içeren bu yazımı da Turizm Haftası kapsamında, kentimizin tanıtımına katkı olarak kabul ediniz:

‘Erzen’ adlı tarihi kentin 300 yıl boyunca Dilmaçoğullarına başkentlik yaptığını tarih yazıyor. Yine günümüzdeki tarihi kayıtlara göre Erzen’in tarihi en az 4 bin yıllıktır. Erzen Kenti yerine ‘Xırap Bajar nerede?’ diye sorduğumuzda köylüler bize bir alanı gösterdiler. Beşiri İkiköprü Beldesi yakınlarındaki Garzan Çayı üzerindeki köprüyü geçtikten sonra Kurtalan cihetine gittiğinizde solunuza düşen ilk köyün yoluna girdik.

Çeme Xerzan olarak da bilinen Garzan Çayı’nın hemen kenarındaki tarlaların tarihi Erzen şehrinin kalıntılarını barındırdığını öğrendik. Daha önce tarihin pamuk tarlalarında gizli olduğu yolunda bilgiler duymuştum. Orada gözlerimizle tanık olduk. Mitolojiye göre Diyarbakır surlarını yapan hükümdar; “Allah dilemedikçe bu surlar ayakta kalacaktır” demiş. Erzen surlarını yapan hükümdar ise; “Allah bile bu surları yıkamaz” demiştir. Batman’daki sempozyumda büyük bir depremin Erzen’i yere batırdığı görüşü savunulmuştu. Garzan Çayı’nın yanında gördüğümüz harabeler, toprak altında kalmış dev kaya parçalarından oluşan duvarlar, Erzen’in bir batık şehir olduğunun göstergesiydi…

Köylüler, pamuk ve mısır tarlalarının altında surların, duvarların, şehir harabelerinin olduğunu söylüyordu(Ki gözlerimizle de bu gerçeği gördük). Yine Garzan çayı’nın hemen kenarındaki taş yapılar dikkatimizi çekmişti. Gidip baktığımızda Efes Tiyatrosu’nun benzerinin orada gün ışığına çıkarılmayı beklediğini gözlemledik…

Evet, kesinlikle tarihi Efes bir tiyatro kalıntısı karşımızdaydı. İnsanların üzerine oturabilecekleri şekilde kesilmiş büyük taşlardan oluşan ve toprağın altında kalan Tiyatro alanının girişi dikkat çekiciydi. Yüzlerce kilo ağırlıktaki düzgün olmayan yapı taşları kıls ve cıls denilen harçla tutturulmuştu. Hala ayakta olan taş yapılar gerçeğini gözlemlerken sahipsizliğine üzüldüm…

EFES TİYATROMUZ VAR, AMA SAHİPSİZLİK!..

Söz konusu alanların SİT olarak ilan edilip koruma altına alındığını öğrendim. Ancak sahipsizlik dikkat çekiciydi. Bugüne kadar orada bir kazı yapılmamıştır…

Hayret etmemek elde değildir. Efes Tiyatrosu’nun bir benzeri hemen yanıbaşımızda dururken, daha bir kazı yapılmamış olması yöremizdeki tarihi ve kültürel değerlerin sahipsizliğinin göstergesidir…

Balıklı Göl başka bir ülkenin tarihi değeri olsa, böyle sahipsiz mi kalacaktı? Göl alanını derinleştirip genişletmek ve ciddi bir çevre düzenini sağlamak çok zor bir şey mi? Balıklı Göl’ü büyütüp, çevresine güzel bir dinlenme tesisi kursunlar, bakın binlerce turist akın etmeyecek mi?

Acil önerimdir; Kazı için gereken çalışmalar başlatılsın. Nasıl çevremizdeki bazı höyüklerde araştırma kazıları yapılmış, tarihi değerler gün ışığına çıkarılmışsa, Erzen, balıklı Göl, Şeyh Bace, Kesra Mire Zoke ve daha nice tarihi değerlerimiz de gün ışığına çıkarılsın. Bunu yapmayarak Turizm Haftası için para harcamak yanlıştır.

Evet, yöremiz tarihi zenginliklerle doludur. Batman Çayı-Dicle nehri boyunca sayısız tarihi höyük bulunuyor. Bu höyüklerde kazılar yapıldı, yapılıyor.

Antik kent Hasankeyf…

Kozluk-Kaletepe Hallençemi Höyüğü…

Batman Demirköy Höyüğü…

Gıre Dımse Höyüğü…

Gıre Mıgro Höyüğü…

Diktepe-Ğıncıka Höyüğü…

Listeyi daha da uzatabiliriz. Bütün bu höyükler tarihi ve kültürel zenginlik kaynaklarımız. Bilim adamları bu höyüklerde bilimsel kazılar yapılması gerektiğinden söz ediyorlar. Ancak bu bilimsel çalışmalar için ödenek çıkartılmıyor…

Batman Çağdaş okurları anımsayacaktır. Birkaç yıl önce Kozluk-Kaletepe (Dahlık köyü)Hallençemi Höyüğü’nde kazılar yapılıyordu. Amerikalı arkeolog Prof. Michael Rozenberg başkanlığında yapılan kazılarda çok önemli tarihi değerlere ulaşılmıştı. O höyük Batman baraj gölü altında kaldı…

Ayrıca Batman Demirköy Höyüğü’nde de kazılar yapılmıştı. Bu höyüklerin tarihi geçmişinin 12 bin yıl dolayında olduğu belirtilmiş ve insanlığın ilk yerleşik düzene buralarda geçtiği bilgisi kamuoyuna duyurulmuştu. Yine ülkemizin önemli üniversitelerinden gelen öğrenciler, Gıre Dımse Höyüğü’nde kazı çalışmalarına katılmıştı…

Bıçakçı köyü bitişiğindeki Gıre Mıgro höyüğü hala kazılmayı bekliyor…

Diktepe-Ğıncıka Höyüğü’nü haber olarak kamuoyuna ilk ben duyurmuştum. Yazdığım bir makale ardından Batman Kültür Müdürlüğü yetkilileri harekete geçmişti. Diyarbakır Müze yetkilileri de davet edilmiş ve yerinde inceleme yapılmıştı. Müze yetkilileri, tepe içinden merdivenle inilen höyükte mutlaka bilimsel kazılar yapılması gerektiğinden söz etmiş ve hatta Kral Mezarı’nın olabileceğinden bahsetmişlerdi. Batmanlı Arkeolog sayın Enver Akın’la da bu konuyu görüşmüş ve röportaj yapmıştım. Ancak kazı için gerekli ödenek çıkarılmadığından, hiçbir çalışma yapılamadı…

Bütün bunlara ilave bilgiler sunabilirim. Bu kentin tanıtımı için çok önemli malzemelerimiz var. Ne yazık ki değerlendiremiyoruz.

Dicle Kanyonu Belgesel Çekimi’nin tam zamanıdır. Her taraf yemyeşil bitki örtüsü ile kaplı iken, güzel bir çekim yapılabilir.

Turizm Haftası vesilesiyle Batman’ımızın daha iyi tanıtılması için Batman’daki STK’lardan yararlanılmalıdır. Batman Kültür ve Sanat Derneği, Batman Fotoğraf Topluluğu, Batman Çevre Gönüllüleri Derneği, Batman Turizm ve Tanıtım Derneği ile bazı doğa grupları ile iletişimi öneriyorum. Sason ve Kozluk’un sarp dağlarını gezen, görüntüleyen gönüllü turizm elçilerimiz var. Ters Laleleri görüntüleyen, Mereto Dağı ve çevresini görsel çekimleriyle evimize taşıyan doğa severler çok güzel belgeseller hazırlayabilir. Örneğin Sason’da Behcet Çiftçi, Metin Özmen, Murat Malgir ekibi çok özel çekimler yapabilir. Bu kentin tüm gönüllüleri ile toplantı öneriyorum. Her şey Batman için…