Batman TÜPRAŞ Rafinerisi, önceki gün, ‘İlave Bitüm Depolama Tankları Projesi’ için bir otelin çok amaçlı salonunda bilgilendirme toplantısı yaptı. Toplantıya AFAD, Sağlık Müdürlüğü gibi kurumların dışında, çevreciler, bazı mahalle muhtarları ve ileri sürüldüğüne göre bazı vatandaşlar katılmıştı.

Toplantı salonundaki tüm sandalyelerin üzerine, ‘Halkın katılımı toplantısı bilgilendirme broşürleri’ konulmuştu. Hiçbir çevre etkinliğine katılmayan halk, nedense o salonu adeta doldurmuştu. Bazı TÜPRAŞ çalışanlarının katıldığı toplantıyı, halk toplantısı olarak nitelemek ne kadar doğruysa…

Broşürde projenin olası çevresel etkileri ve alınması planlanan önlemler hakkında bilgiler vardı.

Yaklaşık bir yıl boyunca inşaat aşamasında yöre halkından 250 kişinin geçici olarak istihdam edileceği belirtilen projenin bazı çevresel etkilerinin olacağı, bunun için gereken önlemlerin alınacağı ifade edilmişti.

Proje hakkında dağıtılan broşürde verilen şu özet bilgiye bakalım: “Batman Rafinerisi Tesisi’nde 3 adet yaklaşık 30 bin metre küp ve bir adet yaklaşık 10 bin metreküp kapasiteli toplam 4 adet bitüm tankı bulunmaktadır. Günümüz koşulları çerçevesinde asfalt sektöründe artan bitüm ve bitümlü ürün taleplerine bağlı olarak Batman Rafineri tesisinde iki adet bitüm tankının ilave edilmesi planlanarak mevcut kapasitenin artırılması hedeflenmektedir.

NEDİR BİTÜM?..

Bitüm için depolama tankları için yapılan toplantıdan söz ediyorum.

İyi de siz muhterem okurlarımın da, benim gibi, ‘Bitüm nedir?’ diye merak etmez misiniz?

Googlede bunu araştırdım, şu özet bilgiyi paylaşmak istiyorum:

“Bitüm nereden nasıl gelir?
Petrol; gaz , sıvı ve katı halde bulunan hidrokarbonlara verilen genel addır. Sıvı hidrokarbonlara ham petrol, gaz halindekilere doğal gaz, katı olanlara ise bileşimlerine göre asfalt-parafin veya bitüm adı verilmektedir. Kuyudan çıkarılan ham petrolün damıtma işleminden sonra bileşenlerine ayrılmasıyla asfalt, parafin, benzin v.s. elde edilir. Bu işlemden sonra da normal hava sıcaklığında kullanılmayacak kadar katı olan bitüm; benzin, mazot, gazyağı ve bunlardan farklı bir teknik olan su ile karıştırılarak inceltilir ve kullanılacak hale getirilir. Bu son aşamada artık asfalt, zemin kaplamalarında kullanılmaya hazırdır.”

Bir alıntı da Ekşi Sözlükten: “Gerek doğal olarak, gerek damıtma yoluyla petrolden türeyen zift benzeri hidrokarbonların, kahverengi ya da siyah alaşımlarına denir. Tutuşabilen bir maddedir.“

Katılımcılara dağıtılan broşürde, “Bitüm diğer adı ile asfalt ham petrolün rafine edilmesinden sonra bileşenlerine ayrılmasıyla” elde edilen ürün olarak ifade edilmiş.

Kentimizde Bitümün depolanması amacıyla yapılacak tanklar için ÇED Raporu istendiğine ve buna yönelik halktan görüş alınmasına karar verildiğine göre, bu maddenin toplum ve çevre sağlığı boyutları olmalı diye düşünüyorum.

BİTÜM MADDESİ KANSER İLİŞKİSİ…

Bitüm maddesi hakkında bugüne kadar özel bir çalışma yapmadığımdan, bu maddenin insan sağlığı boyutları için yine google arama motorunu tercih ettim, karşıma çıkan bazı bilgiler beni dehşete düşürdü…

Petrol türevi bitüm maddesinin kanserojen etkilerinin olduğunu gözlemledim. Googlede çok sayıda haber ve bilgiye sizler de ulaşabilirsiniz. Mesela şu bilgiye bakalım: “Fransa'da bir asfalt işçisinin cilt kanserinden ölümü üzerine açılan davada işveren suçlu bulundu. Hazırlanan hükümet raporunda asfalttaki kanser riski ortaya kondu. Fransız hükümetine bağlı olarak çalışan Gıda, Çevre, İş güvenliği ve Sağlığı Ajansı ülkede büyük yankı bulan olay sonrası asfalt yapımında kullanılan bitüm maddesinin insanda ciddi kanser riskleri ortaya çıkardığını 290 sayfalık detaylı bir raporla duyurdu.” https://www.sabah.com.tr/yasam/2013/09/17/asfalt-kanser-nedeni

Yine herkesin ulaşabileceği başka bilgiler de var. Kanadalı kanser uzmanı Amy Anne Lubik’ten konumuzla ilgili bir iki cümleyi birlikte okuyalım:Endişelerimizden birisi de, elbette ki, bitüm sızıntısı; bu sadece petrol değil, daha da fenası. Bitüm, kanserojen ve nerotoksin olarak bilinen, benzene gibi zehirlik kimyasallarla bütünleşen katran benzeri bir madde. Boru hattı kırıldığında bu atığı temizlemek çoğu zaman imkansız ve yakın zamanda anlaşıldı ki, bitüm suya karıştığında aşağı çöküyor. Bir petrol sızıntısının ekosistemimize etkileri yıkıcı olacaktır, büyük çaplı bir sızıntı canlıların daha çabuk hastalanmasına, etkilerini daha hızlı göstermesine ve ilerlemesine sebep olacaktır.”

Görüldüğü gibi, bitüm tehlikeli kanserojen madde boyutu olan bir petrol ürünü. TÜPRAŞ Rafinerisine ait mevcutta 4 adet Bitüm Depolama Tankı’nın olduğunu broşüre dayanarak yukarıda ifade etmiştim. İki tank daha yapılırken, bunun çevresel etkileri için gereken tedbirlerin alınacağına yer verilmişti.

Sıvı atıklar, katı atıklar, hafriyat atıkları/kazı fazlası malzeme, atık yağlar, emisyonlar, toz emisyonları ve gürültü için alınacak tedbirler hakkında bilgilerin sunulduğu broşürler dışında birde sunum yapıldı.

TÜPRAŞ’a ait ilave Bitüm Depolama Tankları Projesi ile ilgili toplantının organizasyonu ve konuşmacılarının Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü yetkililerinin olduğunu gözlemledim. Soru ve cevap bölümünde söz aldığımda, TÜPRAŞ’ın bir projesi hakkındaki bilgilendirme, görüş, öneri ve eleştirilerin alınacağı toplantının açılışının, organizasyonunun, denetleyici kuruluş olan Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından yürütülmesine şaşırdığımı söyledim. Benim çevre için verdiğim mücadelenin en önemli tanığı olan Çevre ve Şehircilik İl Müdürümüz, hiç de şık olmayan bir yaklaşımla sözümü kesti ve ithamda bulunduğumu ileri sürdü. Müdür Beye, önce söz alanları dinlemesi, cevap hakkını ondan sonra kullanması gerektiğini söyledim. Yıllardır karşılıklı saygı çerçevesinde hareket ettiğim gerçeğini biliyorlar. Tek amacı bu kentin daha güzel yarınları ve toplum sağlığı olan biri olarak, geçmişte TÜPRAŞ’ın olumlu pek çok hizmetini köşeme taşıdığımı biliyorlar.

Geçmiş yıllarda kirletici boyutları çarpıcı olan TÜPRAŞ ile çevre etkinlikleri düzenleyen denetleyici kuruluş Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü gerçeğini biliyorum. TÜPRAŞ’ın, kendilerini denetleyen kuruluş olan Müdürlük hizmet binasının dış ihata duvarını boyadığı gerçeğinin de tanığıyım. Çevre ve Şehircilik İl Müdürümüz’e bu köşede, TÜPRAŞ Genel Merkezi tarafından yazıma verilen cevapta, “Pis kokunun kaynağı, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünün de bildiği gibi TÜPRAŞ rafinerisi değildir” sözüne cevap vermesi çağrısını yapmama rağmen, hala susmayı tercih etmektedir. Orada kafamda oluşan soru işaretini sormuştum. Polemik olmasın diye uzatmak da istemedim. Çünkü çevre mahalle muhtarlarının eleştirileri oldu ve gerilim yaşandı.

Sonuç olarak TÜPRAŞ’ın kentimize yatırım yapmasını önemsiyorum. Ancak toplamda on kişinin istihdam edileceği kanserojen tankları bir yatırım olarak görmediğimi ifade etmek isterim. Geçmişte yargıya taşıdığım, bu kentin sakinlerinin sağlığı için demokratik kitlesel basın açıklamaları ve eylemler yaptığım pis kokunun kaynağı muamma olmaya devam ederken, yeni kanserojen tankları doğru bulmuyorum. Bir muhtarımızın ifade ettiği gibi, 250 geçici amele için kamuoyunu aldatmasınlar. Beyaz mahsul üretimi için hamle yapacak TÜPRAŞ’ı alkışlarım. Bu tanklara ‘ÇED Uygundur’ raporunun verilmemesini dilerim.