Cumartesiden devam

Batman’ın Şerbetköy mevkiinde birinci sınıf tarım arazileri gözlerimizin önünde Dicle’ye akıyor. Son Cumartesi yazımda bu acı duruma dikkat çekmiştim.

İlgililerden(Orman ve Su İşleri, Çevre ve Şehircilik, özellikle DSİ) çıt çıkmadı…

Batman Çağdaş’ı yerinde tespitler, çarpıcı fotoğraflarla sorunu gündeme taşıdı.

Sanki uzaydaki bir sorundan söz etmiş gibi, ilgililer suskunlukla meseleyi geçiştirmeyi tercih ediyorlar…

Cumartesi yazımda yitirdiğimiz değerin ithal edilemez toprak olduğuna dikkat çekmiştim. Göz göre göre topraklarımız Dicle’nin azgın sularına kapılıp gidiyorsa, bunun bir sorumlusunun olması gerekmez mi?

Bakınız, beş yıldır sürdürülen bir proje var. Suyun kontrollü akması için trilyonları boşuna mı harcıyoruz?..

Batman Çayı Islah Projesi’nden söz ediyorum. Batman ve yöresinde etkili olan yağışlardan çok önce bu köşede Batman Çayı Islah Projesi hakkında bilgi talep etmiş ve eleştirilerde bulunurken, kamuoyunun ve basının bilgilendirilmesini şöyle talep etmiştim:

“2012 yılında tam da havaalanı apronu yanında havai fişeklerle temeli atılan projenin son durumu hakkında bilgi istemek hakkımızdır. DSİ yetkililerini bu konuda açıklama yapmaya davet ediyorum. Devlet, proje için gereken ödeneği çıkartmış, ihaleyi yaptırmış, çalışmalara start verdirmiştir. Proje neden aksıyor, hangi aşamada bilmek isteriz. Batman kamuoyu ve kentimizin geleceği adına DSİ’den açıklama bekliyorum.”

http://www.batmancagdas.com/batman-cayi-islahi-hakkinda-makale,11745.html

Normalde basına ve kamuoyuna değer veren bir resmi kurumun, bu yazı sonrasında hemen bilgilendirme yapması gerekirdi. DSİ susmayı yeğledi…

DSİ bir proje yürütüyor ve bunun için trilyonlar harcanıyor. Eğer etkili olan yağış ardından baraj kapakları açılıyor ve sular en verimli arazilerimizi elimizden alıp götürüyorsa, oturup düşünmemiz gerekmez mi?

O proje boşuna mı hayata geçiriliyor?

Tam beş yıl önce proje temel atma töreninde konuşan Başbakan Yardımcısı Sayın Mehmet Şimşek, 2017 yılında bitirilmesi hedeflenen projenin iki yılda bitirilmesinin önemi üzerinde durmuştu; şu sözleriyle: “Toplulaştırma süreci öngörülemediği için 2017 yılına kadar bir süre verilmiş. Ama ben bu süreyi çok fazla buluyorum. Bir an önce bu arazi toplulaştırma işinin tamamlanıp aslında bu projenin de en çok 2 yıl içerisinde bitirilebileceği kanısındayım.”

PROJE HANGİ AŞAMADA?..

İki yıl değil, aradan beş yıl geçmiş. Kendilerine gerekli ödenekler çıkarılmış. Ancak ilgili kurumun çalışmaları hangi aşamaya getirdiğini bilen yok…

En ilgili kişilerden biri benim. Yıllardır yazılarımla o projeyi desteklemişim. Çalışma hangi aşamada bilemiyorum…

Batman Çayı Havzasında hala bildik manzaralar gözümüzün önünde…

Gazetemiz, son etkili yağışlar ardından yaşanan toprak erozyonunu gözler önüne seren özel haberler yaptı.

Batman çayı havzasında trilyonlar harcayan DSİ yine susmayı tercih etti…

Gazetemizin sürmanşet haberleri sanki uzayın derinliğiyle alakalıymış gibi görülmek istenmedi…

Cumartesi günkü yazımda ‘Toplumsal barış topraktan gelir” diyerek önemli uyarılarda bulundum; yeniden hatırlatayım:

“Batman Çayındaki felaket, Batman Çağdaş’ın manşetlerinde…

Gazetemiz kırsalda yaşanan toprak erozyonunu batman kamuoyunun gündemine taşıyarak, önemli bir habercilik başarısına imza atarken, aynı zamanda vahim bir durum için de ilgilileri uyarmaktadır…

Heyhat, günlerdir yapılan uyarılara, gözlerimizin önünde akıp giden toprağa rağmen, ilgililerin bir önlem almadıklarını görüyoruz…

Efendiler, yitip giden, Dicle’ye akan topraktır, başka bir şey değil…

Toprağı ithal edemezsiniz…

Yitip giden en önemli değerimizdir…”

En önemli değerimizi yitirirken, ilgililer susuyor ve proje hakkında bir açıklama yapmıyor, kamuoyunu bilgilendirmiyorlarsa, şu halde yüksek sesle sormak gerekir;

2012 yılında start alan Batman Çayı Islah Projesi için kaç trilyon harcandı?

Hangi alanlarda gerekli koruma sağlandı?

Birinci sınıf tarım arazilerinin olduğu ve en kaliteli sebzelerin yetiştirildiği Şerbetköy çevresinde proje hayata geçirilmemiş mi?

Cevap olumsuz ise, bunun nedenini öğrenmek istiyoruz…

Batman Çayı havzasındaki toprak kayıplarından sadece DSİ sorumlu değildir diye düşünüyorum.

Bir çevre faciası yaşanıyorsa, Çevre ve Şehircilik de sorumlu davranarak ilgililerden hesap sorabilir…

Batman Barajından bırakılan sular kontrolsüz şekilde akıp, kentimizin dibindeki arazileri Dicle’ye katıyorsa, Orman ve Su İşleri de soruna müdahil olmalıdır.

Amacım üzüm yemek, bağcı dövmek değil. Tamamen iyi niyetle, toprağı sahiplenmek amacıyla bu değerlendirmeleri yapıyorum.

Bu konuda doğru düşünüyorsam, DSİ dışındaki resmi kurumlar hangi çalışmaları yapıyorlar, bilmek isterim. Yanlış düşünüyorsam, ilgili kurumlar beni hoş görsün.

Ancak birinci derecede sorumluluk sahibi DSİ kamuoyuna açıklama yapmalıdır.

Sayın Valimizin bu konuda kendilerine gereken talimatları vermesini beklerim. Tüyü bitmemiş yetimlerin parası ile projeler yürütülüyor. Devletin projelendirip, ihalesini yaptığı, gerekli ödenekleri çıkardığı bir çalışma hakkında kamuoyunun bilgilendirilmesini istiyoruz. DSİ yetkililerinin duyarlılık göstermesi ve başka yazılara mahal bırakmamasını dilerim. Toplumsal barış, topraktan gelir. Bu gerçeğin ışığında inşallah sorunlara duyarlı olmaya devam edeceğim.