Okulda tokat…

Meslek öğrenmede tokat…

Evde tokat… ve şimdi de futbolda tokatla yeni bir anlam kazanan “ tokat” kelimesi yeşil sahalara yansıdı.

Biz yansıyor diyoruz ama siz yansıdı da diyebilirsiniz.

Ne yazık ki “tokat” mazisi uzun geçmişe sahip, biz o geçmişe fazla girmeden yarınlara bakmalıyız, biz bakmalıyız diyoruz ama gelecek yarın yine geçmişin izinde yer edeceğe benziyor.

Spor’da tokat olur mu diyeceksiniz, aslına baktığınızda bize “olur mu” dedik, ama maalesef oluyor muş, inanmamıştık fakat artık inandık sizlerde çok rahat şekilde inanabilirsiniz çünkü bu güveni size biz değil, futbolcusuna tokat atan bazı amatör futbol takımlarının teknik hocaları veriyor.

Bu nahoş tokat olayı bir tek hoca ya endeksli olmadığı gibi genele de endeksli değil demek her halde doğru yaklaşım olur.

Son yıllarda günü birlik başarı için bazı hocalar futbolcularına çok fazla şekilde yükleniyor, oysa o futbolcular oynadıkları futbol karşısında ne “para” kazanıyorlar ne de her hangi bir ödüllenmeyle karşı karşıyalar, onların tek amacı daha iyi takımlarda top oynayabilmek için alt yapı kurmak.

Oysa, “ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklı olanı severim” özdeyişiyle bağdaşmayan teknik hocaların artistliği karşımıza “tokat” gibi “tokat” olarak çıkıyor.

Günü birlik başarı, başarı olmadığını biliyoruz, nasıl kontrolsüz güç güç değilse günü birlik başarı da başarı değildir; hocalar mağlubiyetin öfkesini kendinde arayacağına maalesef saha ortasında futbolcusunu tokatlayarak yeşil sahalara gölge düşürüyor.

Şimdi sormak lazım “hangisi futbol ve futbolcu etiğiyle bağdaşır”…!