Bir insanda önce vicdan olacak, ondan sonra iman arayacaksın. Eğer bir insanda vicdan yoksa işte o kişi ismi Hafız da olsa, Beşar’da olsa boştur. Alın size Suriye Devlet Başkanı Beşar Esat. Direnişten bu yana resmi kaynaklara göre bin insan öldürüldü. Gayri resmi kaynakları Allah bilir. Yusuf Yusuf meselesi oldu ya, hemen reformlara başladılar. Bu güne kadar vatansız diye damgaladıkları Kürt Milletine daha yeni yeni vatandaşlık tanımaya başladılar. Sırf üyeliği bile idamdan yargılanmaya sebep olunan Müslüman Kardeşler Örgütüne af çıkartıldı. Ama yetmeyecek, Beşar Esad defolup gidecek. Çünkü kan emici bu vampir ve selefleri ve de zürriyetleri asla bu halkın özgürleşmesine izin vermeyeceklerdir. Çünkü bunlar zalimdir. Çünkü bunlar vicdansızdır. Bunların Müslümanlıkları ancak kafa kâğıdı diye tabir edilen kimliklerindedir, yoksa kişiliklerinde değil. Alın size 1 Haziran 2011 tarihli Sabah Gazetesinin Web sayfası. Okuyun da ne biçim insanlarla karşı karşıya kalındığını görün:
Hamza, 29 Nisan'da Esad karşıtlarının yoğun gösterilerine sahne olan Homs bölgesinin Jiza köyünde düzenlenen protestolar sırasında tutuklandı. Yaklaşık 1 ay sonra ise Hamza'nın cansız bedeni ailesine teslim edildi. Yuvarlak yüzlü çocuğun cesedini getirenler ailesine bir de uyarı da bulundu: Ceset hakkında kimseye bir şey anlatmayacaksınız. Ancak aile işkenceye maruz kalmış çocuklarının görüntülenmesine izin verdi ve Hamza'nın birçok videosu internette dolaşmaya başladı. Hamza'nın vücudunda kurşun yaraları, kesikler, morluklar ve yanıklar vardı. Çenesi ile dizleri de kırılmıştı. Tüm bunlara ek olarak cinsel organı da kesikti. İşkence görmüş halinin çekildiği görüntüleri internette birçok sitede yayınlandı.
Ünlü Din Alimi Bedi-üz Zaman Said-i Kürdi Hazretlerinin de dediği gibi “zalimler için yaşasın cehennem”
Henüz çocukluğunu bile yaşayamamış bir masumu işkence ile öldürecek, parçalayacaksın da biz sana hayır duasında mı bulunacağız? Biz Suriyeli Hüsnü Mahli değiliz. Baksanıza artık TV’lerde boy gösteremiyor. O bile baktı artık yapabileceği bir şey yok. Zaman zaman kendisine bu sayfalardan tepkimi dile getirmiştim. Yine getiriyorum. Kim zalimlerden yanaysa Allah o’nun da belasını versin. O zalimlik kendisine nasip olsun.
Amerika Birleşik Devletlerinin bir an önce Suriye’ye saldırmasını, o rejimi yıkmasını diliyorum. Çünkü biliyorum ki hiçbir halkı Müslüman olan ülke Suriyeli dindaşlarımıza yardımcı olamayacaktır. Bizim Başbakanımız bile rica minnet bir şeyler söylüyor. Ama laf anlayana. Dünya’nın en zalim istihbarat örgütlerinden biri olan El-Muhaberat mantığıyla dünyaya bakan bir lider bozuntusundan ne bekleyeceksin ki? Göndereceksin altıncı filoyu. Yollayacaksın Patriotları ve Deniz Piyadelerini, vuracaksın Beşar’ı saklandığı delikte. Bu zihniyet başka bir şeyden anlamaz. Halkı zayıf, halkı güçsüz ne yapsınlar? Kendi iç dinamikleri ile değiştiremiyorlar bu soysuzlar çetesini. Derler ya, Allah bazen fasıklarla da dinini yüceltir diye, alın size dünyanın jandarması Birleşik Devletler ve savaşçıları. Tüm güçleriyle saldırırlarsa on beş güne kalmaz Suriye’de rejim değişir. Yarım yüz yıllık esaret son bulur.
Bizim de yapabileceklerimiz var. Mesela bizler halk olarak dualarımızda bu insanlara yer verelim. Onların başına gelen şey bizim de başımıza gelebilirdi. Ayrıca Türkiye Cumhuriyeti olarak bu ülkeye elimizden geldiğince yaptırımlar uygulamalıyız. Tecrit etmeli, yola getirmeliyiz. Belki biz silahlı bir saldırı yapamayız ama ekonomik tedbirler uygulayaraktan kısıtlamalar yaratabiliriz. Orada her gün onlarca insan ölüyor. Orada her gün insanlar kaybediliyor. Stadyumlarda on binlerce insan yarınlarından habersiz bir bekleyiş içindeler.
Bir şeyler yapmanın zamanı geldi de geçiyor bile.
Umarız Hamza gibi çocuklar ağın işkencelerde bir daha ölmez.