Şu yazıyı kaleme aldığım sırada hava sıcaklığı eksi 7 dereceyi gösteriyordu. Meteoroloji tahminlerine göre önümüzdeki bir hafta boyunca kentimizdeki hava sıcaklığı 2 ila eksi 14 derece civarında seyredecektir…

Evleri doğalgazla, kaloriferle ısınanlar, sıcak işyerlerinde çalışanlar için çok da sorun edilecek bir durum söz konusu değil…

Evlerinde sobaları, odun ve kömürleri, üstlerine örtecekleri sıcak yorgan ve battaniyeleri olanlar için de bir sıkıntıdan söz edilemez…

Hele bu durumdakiler eğer gelir getirici bir işleri bulunuyor, evlerinde sıcak aşları rahat pişiyorsa, kışın soğuk günlerinin keyfini bile çıkarabilirler…

Ya bu soğuk geçecek günlerde ve gecelerde doğalgaz ve kaloriferle ısınmayı bir yana bırakın,

evlerinde doğru dürüst sobaları bulunmayan,

odun ve kömürleri yetersiz veya hiç olmayan aileleri hiç düşündük mü,

düşünüyor muyuz,

düşünmemiz gerekmez mi?

Eğer kentimizde yaklaşık üç bin Suriyeli, yüzlerce iç göç mağdurları yaşıyorsa, bu bilgilere vakıf olduğumuz halde sığınmacıları düşünmüyorsak, vebal altında olmaz mıyız?

Değerli Okurlar, maalesef kentimizde dramlar yaşanıyor. Zira kentimizdeki sığınmacılar özellikle şu kış sürecinde çok büyük sıkıntılar yaşıyor, yoksulluğu bırakın, açlıkla boğuşuyor, yaşama mücadelesi veriyorlar…

Zira çok kötü koşullarda, çok zorlu şartlarda yaşam süren Sığınmacılar gerçeğinin tanığıyım. Batman’ın varoş semtlerindeki izbe evlerde yaşayan sığınmacılar, doğru dürüst ısınamıyorlar. Devlet kayıt dışı hariç, sığınmacılara, Batman’ın yoksulları gibi kömür dağıtıyor, ancak çoğunun kaliteli kömür sobası ve odunları yok. Sobalarda sadece kömür kullanılmaz. Yüzlercesinin yeterli battaniye, yorgan ve döşekleri bulunmuyor…

Evlerinin kırık camlarını karton ve naylonlarla örten sayısız Suriyeli aile gerçeğini gözlemleyen biriyim…

Şu kış sürecinde en büyük sıkıntıları ise, yiyecek(temel gıda) sıkıntılarıdır…

Evet, evet kesinlikle sığınmacıların en büyük sıkıntıları budur. Dört yılı aşkın süredir kentimiz sığınmacılarına bir gönüllü olarak aklınıza gelen her konuda yardım etmeye çalışan biri olarak en önemli tespitim sığınmacıların ekseriyetle açlık sınırında yaşam sürmeleri ve temel gıda sıkıntısı yaşamalarıdır…

Çünkü özellikle kış aylarında doğru dürüst iş bulamıyorlar, buldukları işin karşılığını ücret olarak yetersiz alıyorlar.

Yüzlerce Suriyeliye sorunuz, işsizlikten, geçinememekten yakınıyorlar. En ağır işlerde çalışmak istemelerine rağmen iş bulamayanlar ve çok düşük ücretle çalıştırılanlar gerçeği somuttur…

İçimizdeki vicdan, iman, şefkat ve merhamet sahiplerinden olmasaydı, emin olunuz Batman’daki Suriyeliler arasında sosyal patlamalar yaşanacak, açlıktan ölen sığınmacıların haberlerini okuyacaktık…

AÇLIK SINIRINDA YAŞAM SÜRÜYORLAR…

Vallahi şu anda Batman’ın pek çok semtinde açlık sınırında yaşayan sığınmacı aileler var. Evlerinde yağ, şeker, kahvaltılık kalmadığını belirten nice gözü yaşlı sığınmacı anneleri dinlerken üzüntüyle başımı yastığıma koymuş, ertesi gün bazı hayırseverlerle imdatlarına koştuğumda ise sevinç gözyaşı dökmüşümdür…

Altını çizerek ifade ediyorum; Suriye’de bir iç savaş yaşandı ve sivil insanlar can havliyle memleketlerini terk ettiler. Doğup büyüdükleri, çocukluklarını yaşadıkları topraklarını, memleketlerini, sevdiklerinin mezarlarını terk edip kentimize kaçtılar…

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Bildirgesine göre savaş veya başka ciddi nedenlerden dolayı zor duruma düşen insanların başka ülkelere sığınma hakları bulunuyor. BM’yi bir yana bırakın, bu bir insani haktır.

İslam’a göre zaten zulme maruz kalanlara yardım etmek gerekiyor. Bu konuda bir ayeti hatırlatmak istiyorum: “Size ne oluyor ki, Allah yolunda ve: ‘Rabbimiz, bizi halkı zalim olan bu ülkeden çıkar, bize Katından bir veli (koruyucu sahib) gönder, bize Katından bir yardım eden yolla’ diyen erkekler, kadınlar ve çocuklardan zayıf bırakılmışlar adına mücadele etmiyorsunuz?” (Nisa Suresi, 75)

Yüce Allah, zayıf bırakılmışlara yardım etmeyenleri ‘Size ne oluyor ki?’ ifadesiyle uyarmaktadır.

Dilenmeyen, dilencilik yapmayan onurlu Suriyeliler ağır işlerde çalışarak ailelerini geçindirmeye çalışıyorlar. Ancak kış koşullarında çalışamayan yüzlerce ailenin açlık sorunu yaşamaya başladıklarını gözlemliyor ve öğreniyorum. Özellikle çalışacak kimsesi bulunmayanlar, çalışmalarına rağmen hak edişlerini alamayan veya eksik alanlar, evlerinde hastaları, engellileri bulunanlar açlık sınırına dayanmışlardır. Nice yetimler, öksüzler, hastalar ve çaresizlerin gözü yollarınızda. Onların yardım çığlıklarına kulaklarımızı mı kapatalım?

Yazımın başlığındaki ifadeye esas dikkat çekmek istiyorum. Devlet, sığınmacıların birinci basamaktan başlayarak tüm tedavilerini ücretsiz yaptırıyor, ilaçlarını da ücretsiz veriyor. Bu önemli bir katkı ve hizmettir, ancak yetersizdir.

Batman gibi kamplar yerine aramızda yaşam süren Suriyelilere devlet tarafından gıda desteği sunulmuyor. İki üç kez dini bayramlarda her aileye 300’er TL yardımı çok önemsemiştim. İlgili kurum ve kuruluşlarımız kendilerine verilen yetkiyi kullanarak en iyi hizmeti sunmaya gayret gösteriyorlar. Özellikle çok zor durumdaki sığınmacı ailelere bazı hususlarda önemli yardımlar için çalışma başlatıldığını da duyuyorum. Ancak elimizi çabuk tutmalıyız diyorum. Anayasaya göre Sosyal devlet hükmü var. Zor duruma düşenlere yardım esas devletin görevidir. bunu önemle belirtiyorum. Ancak yardımı sadece devletten beklemememiz gerektiğine de inanan biriyim. zira hantal devlet yapısı bilinen bir gerçekliktir. Hayırseverler ve STK'lar durumdan vazife çıkarıp, sorumluluklarının gereğini yerine getirmelidirler. İnancımız, yüce değerlerimiz bize yardımlaşma ve dayanışmayı emrediyor...

Bu yazımı özellikle Sayın Valimizin okumasını dilerim. Şu kış ortamında kentimize sığınan Suriyelilerin durumu ile ilgili olarak Sayın Valimizin başkanlığında geniş kapsamlı bir toplantı öneriyorum. Eskiden ayda bir Batman’daki Suriyeliler ve sığınmacılar il koordinasyon kurulu toplantısı yapılıyordu. Bu toplantıyı daha geniş kapsamlı yapmasını diliyorum. İlgili kurum ve kuruluşlar, STK’lar dışında duyarlı iş adamları, varlıklı hayırsever insanlarımız ve basın mensuplarının katıldığı toplantıda güçbirliği için neler yapmamız gerektiğini tartışalım ve çözüm önerileri arayalım diyorum. Acilen yaklaşık üç bin aileye bir aylık ihtiyaçlarını giderecek gıda paketleri için adım atılmasını önemle öneriyorum.