İçişler Bakanlığı tarafından görevlerinden uzaklaştırılan Batman Belediye Eşbaşkanları Gülistan Akel ve Sabri Özdemir’in arasında bulunduğu 18 Meclis üyesini ziyaret etmek amacıyla düzenlenen “Daha tutuklanmamış olan belediye eşbaşkanlarıyla buluşma” toplantısına katılmak üzere Batman’a gelen HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, coşkulu bir kitle tarafından karşılandı ve Belediye konferans salonunda bir konuşma yaptı. Yaklaşık bir saat kürsüde kalan Halkların Demokratik partisi Genel Başkanı Demirtaş önemli açıklamalarda bulundu.

 Demirtaş; Şuana kadar 20 belediye eşbaşkan ve 15 belediye meclis üyesi tutuklanırken 22 belediye meclis üyesinin görevinden alındığını belirtirken “devleti yönetenlerin evrensel tüm değerleri ortadan kaldırdığını” iddia etti. Demirtaş, “Tutuklanan belediye eşbaşkanlarımız, cezaevlerine işkence edilerek götürüldü. Özelikle Sincan ve Kırıkale cezaevlerine yapılan sürgünlerde yaşandı. Neye dayanarak bunu yapıyorlar. Çünkü Ankara’da kendilerini koruyan ve bu yaşananlara göz yuman bir anlayış var. Ankara katliamından sonra canlı yayında sırıtan Adalet bakanı mı bu cezaevlerinde işlenen suçlara ilişkin soruşturma başlatacak?”  dedi.  Cenazeleri yerde sürükleyenlerin kanun ve mahkemeden çekinemediğini gibi dile getiren Demirtaş, bu açıklamaları doğrultusunda savcıları göreve çağırarak, “Bu söylediklerim bir suç duyurusudur. Devleti yönetenler evrensel bütün değerleri ortadan kaldırmış. Onlar için önemli olan bir seçim kazanmak. Bu süreçte toplumsal sorunları göz ardı edenler,  iktidarını kurtarma peşinde. Koltukları kaybettiklerinde nasıl bir durumla karşılaşacaklarını çok iyi biliyorlar. Zaten suça günaha batığınız kadar batmışsınız. Türkiye’nin her yerine cenazeler gidiyor. Bu şekilde iktidarlarını kurtarmak istiyorlar” dedi.

Bize göre cumartesi günü yapılan bu toplantının mesajları elbette önemli unsurlar içeriyor. Demirtaşın aynı zamanda siyasete olan inancı ve partisine olan güveni de dikkat çekecek bir şekilde ortaya çıktı.

Yıllardır AKP tarafından sürdürülen politikaların tek adam iktidarına yönelik olduğunu belirtti ve bu düzeni HDP bozduğu için bu kadar şiddetle yönelim gösterildiğini belirtti. Devlet ve toplum düzenini kendilerine uyduranların sarayı yaptıktan sonra da bu düzenlerini 7 Haziran seçimleriyle mühürleyip tescil ettirmek istediklerini ancak buna kendilerinin izin verdirmediğini hatırlattı. Türkiye sorunlarının tekçilik zihniyeti ile çözümlenemeyeceğini ortak bir çatı altında herkesin kendini ifade ettiği bir yerel yönetim tarzı istediklerini vurguladı.

Bu vurguları önemliydi. Bu vurgulardan bir unsur da bize göre çok önemli ve dikkate alınması gerekiyor. Demirtaş yaptığı konuşmada legal siyasal alanda oy oranlarının çok üzerinde bir halk desteğine sahip olduklarını belirtti. Bu oranın oylarda %13 iken sosyal destekte %50’lerde olduğunu bu nedenle de artık Türkiyeyi idare etmeye aday alternatif parti haline geldiklerini söyledi.  Takip edip savundukları projelerin halka doğru anlatılması durumunda başarı çizgilerinin devam edeceğini 1 Kasım’da seçimlerinden sonra birçok şeyin değişebileceğini vurguladı. Demirtaş bir de çağrıda bulundu. Dedi ki “şu anda HDP ve Kürt siyaseti olarak Kobani ve 7 Haziran seçimlerinin sonuçları ile birlikte değerlendirildiğinde önemli başarılar elde ettik. Dünyada ve bölgede birçok devlet yöneticisinden daha fazla itibar görüyoruz. Bu durumu iyi değerlendirmek zorundayız. Bu nedenle tabanımızı oluşturan bütün bileşenlerin buna dikkat almaları ve fırsat tanımaları gerekiyor. Biz kendimize güveniyoruz ve başarılı olacağımıza inanıyoruz. Eğer bu yolda bir ışık görmeseydik ateşkeste ve barışta bu kadar ısrarcı olmazdık. Bunu herkesin görmesini ve bize yol açmasını bekliyoruz” Kelimeler tam olarak böyle olmasa da mealen söylenen bu.

Buradan iki mesaj çıkıyor. Birincisi Kürt silahlı güçlerine ikincisi ise legal siyasetin içinde olan ve bu konuda kafa yoranlara. Elbette devlet kanadı da bundan kendisine düşen payı almak durumunda.

Demirtaş 1 Kasım seçimlerinden sonra mevcut tek taraflı ateşkesin kalıcı hale gelmesi için çabalayacaklarını belirtti. İşlerin normal gitmesi durumunda 2017 yılana varıldığında Kürt sorununun önemli bölümünün çözümlenmiş olabileceği beklentisinde olduğunu vurguladı. Bu vurgulardan sonra silahlı mücadeleye, çatışmaya gerek kalmayabileceğini ve işlerin artık legal siyaset yoluyla yapılması gerektiğini vurguladı. Özetle dedi ki silahlı çatışmalara gerek yok. Biz kendimizi rahatlıkla ifade edebiliyoruz ve halkamızın çıkarlarını savunabiliyoruz. Bunun için artık gençlerin ölmesine gerek yok. Yani bize şans tanıyın ve güvenin biz gerekenleri yapıyoruz dedi. Kime dedi elbette Kürt hareketinin silahlı mücadelesini yürüten kesimlere yani PKK’ye dedi. Ancak şu vurguyu da yaptı. Herkesin kendini savunma hakkı vardır. Bunun da anlamı biz kimseye kendinizi savunmayın demiyoruz ancak savunma pozisyonu dışındaki çatışmaları da benimsemiyoruz.

Bu açıklamalardan sonra artık herkesin doğru çizgiye gelmesi gerekiyor. Bu mesele siyaset yoluyla çözümlenmek zorunda. Çünkü ne kadar çatışma olursa olsun, ne kadar insan yaşamını kaybederse kaybettin ne devletin Kürtleri bitirmesi söz konusu olabilir ne de bu sorun çatışarak son bulabilir. İyi yol masa başında sorunu çözmektir. Bunu herkes görmek durumunda. Şu anda yürütülen politikalar ve sürecin akıl ve mantığın değil duyguların ve kinin ortaya çıkardığı bir süreç olduğu açık. Bu nedenle devlet mantığının birey mantığından çıkarılması ve sağlam bir temele oturtulmasında fayda var. Bu da siyasetin desteklenmesi ve doğru politikalar yürüten siyasetçilerin desteklenmesi ile mümkün. Türkiye siyasetinde yeni bir kapı aralayan Demirtaş da desteklenmesi gereken politikaları dillendiriyor. Türkiye’de barış ve huzur mümkün bunu kim başaracaksa desteklenmeli ve bu neden Demirtaş olmasın?