Yerel seçimler tamamlandı. Üç aşağı beş yukarı seçimlerin sonuçları belli oldu. Yapılan tartışmalar, itirazlar, çatışmalar sadece birkaç belediye yönetiminin el değiştirmesine yarayabilir ama bu da geneli etkileyecek bir sonuç olmayacaktır. Zaten bu saatten sonra yapılacak işlemler sonucunda sandık sonuçlarının, sonuç değiştirmesi beklenmiyor değişse de pek inandırıcı bir etki bırakmayacak.
Ağrı’daki durum bu mesele için en somut olay olarak karşımızda duruyor.
Batı yakasındaki resimde seçim sonucunda ortaya çıkan manzarada bir değişiklik yok. Mecliste grubu bulunan CHP ve MHP Batı yakasında ellerinde bunca malzeme bulunmasına rağmen halkı ikna edip başarı kazanamadı. İktidardaki parti olan Adalet ve Kalkınma partisi ise kardan zarar ederek birinci parti olma ünvanını koruduğu gibi oylarını da artırarak CHP, MHP ve Paralel yapıya karşı zaferini ilan etti.
Bu seçimde iktidarın yıpranmış olmasına rağmen istikrar ve komplo mağduriyetine dayalı çatışmalı stratejinin işe yaradığını belirtmek gerekiyor.
Bu durum anlaşıldı peki Kürt cephesinde durum nedir?
Kürtler seçim sonuçlarını nasıl değerlendirebilirler?
Seçimlerden başarılı çıkıldı mı?
Başarısızlık varsa nedenleri nelerdir?
Bundan sonra ne yapılabilir?
Köprünün altından çok suların aktığı görülmüş müdür gibi sorulara cevap aramak gerektiği açıktır.
Öyle görünüyor ki Doğu yakasında Batı yakasından farklı bir durum var. Batı yakasında siyasi partiler halkı yönlendirip seçim sonuçlarını şekillendirirken Doğu yakasında tersi bir durum söz konusu. Yani Kürtler kendi siyasal partilerinin bütün tıkanıklıklarına rağmen öncülük edip değerlerini sahiplenerek açığı kapatıyor ve partilerini yönlendiriyorlar. Partinin siyasal kadroları halkın gerisinde kalmış gibi bir görüntü ile karşı karşıya.
Bu sonuca nasıl varılıyor? Çünkü seçim sürecinde söz ve karar sahibi olması gereken halkın istem ve talepleri yeterince dikkate alınmamıştır. Bu karar ve oluşturduğu algının olumsuzluğuna rağmen Kürtler kendi bölgelerini net bir şekilde yeşile boyayarak gereken cevabı vermiştir ancak sandığa gitmeyenlerin oranları ve tepki oylarının sonucunda oy oranlarının artışı beklenirken azalmaya uğraması bize yukarıdaki durumu gösteriyor. Kazanılan Belediye Başkanlığı sayısı artmış. Urfa’da oylar yaklaşık olarak %20 oranında aday farkı ile artmış olmasına rağmen genelde oy oranında artış değil azalma var.
Yani konjektör bütünüyle Kürtlerden yana olmasına rağmen bu avantajlı durumun sandığa yansımadığını herkes görüyor.
Batı da BDP yerine HDP çatısı altında seçimlere girilmiş olmasının oy artışı yerine azalmasına neden olduğunu her halde herkes görüyor ve kabul ediyordur.
Bu durum bize net olarak şunu göstermektedir ki Kürtler artık aday belirlemeler konusunda yaşanan sıkıntıların aşılması gerektiğini düşünmektedirler. Kiminle görüşürseniz görüşün ortaya çıkan fikir aday belirlemeler konusunda yapılan tercihlerin ve merkezi belirlemelerin yanlışlığı veya eksikliği dillendiriliyor. Söylenen kısaca şöyle özetlenebilir. Merkez hedef ve buna yönelik kriter ve politikaları belirlesin. Ancak adayların belirlenmesi konusunda yerel unsurlara ve halkın taleplerine kulaklarını tıkamasın. Halkın adaylarını seçmesi noktasında iyi bir denetleyici ve hakem olsun. Adaylar merkez tarafından belirlenince seçilenler ile halk arasında bir iletişim kopukluğu yaşanıyor bu durum onarılana kadar atı alan Üsküdar’ı geçiyor.
Seçmen taşıma su ile değirmen döndürmenin de saksıda meyve ağacı yetiştirmenin de manasının olmadığını söylüyor. Ağacın kökünün toprağı ile buluşmasını istiyor. Çünkü ağacın kökü toprakla buluşmaz ve uyum göstermezse son derece güzel bir vitrin bitkisine sahip olmuş olursunuz diyor.
Bundan sonra ne olacağı sorusuna gelince. Sonuçlar ortada. Siyasal hareketlerin bundan bir sonuç çıkarması gerektiği ortada. Ancak bu sonuçlara bakarak aday belirleme komisyonlarının canına okumanın yanlışlığı da ortada. Bize göre son beş yıllık dönemin pratiklerine bakılmalı ve buradaki eksikliklerinin nedenleri tartışılmalıdır. Çünkü oy azalmasının bir nedeni aday belirlemelerindeki sorunlar ise diğer neden de Belediye yönetimlerinin yönetim anlayışları olmuştur. Yaygın görüş kim kimi seçtiyse seçilenin seçeni memnun etmeye yönelik çalıştığı şeklindedir. Doğru mu yanlış mı onu da yetkililer araştıracak elbet. Bu duruma halkın tepkisi partiyi desteklemek ancak tavrını da göstermek şeklinde olmuştur. Dileriz bundan sonra sağlıklı kararlar alınır ve ivme tekrar yükselişe yönlendirilir.