Bayram denilince hiç şüphesiz, aklımıza ilk gelen çocukluğumuzda yaşadığımız bayramlar olur; çünkü bayram çocuk olmakla yaşanılır. Çocuksun ve henüz yaşamın gerçek yüzüyle tanışmış değilsin, savaşın ne olduğunu, katledilenlerin neden katledildiğini kavrayacak yaşta değilsin ve hiçbir şey yokmuş gibi bayramı bayram tadında yaşarsın; çünkü sen çocuksun.

Her bayram öncesi, ülkemizde ne zaman bu savaş bitecek de akan kanlar durup anaların gözyaşları, yerini sevinç gözyaşlarına bırakacak diye umut taşıyorduk. Çok şükür ki 2013’ün başından bu yana barış süreciyle birlikte, ülkede bir barış havası hakim ve anaların acı gözyaşları dinmiş, yerini barışın gelecek umudunu taşıyan sevinç gözyaşlarına bırakmış. Bu bayram öncesi bildik bileli ağlayan Filistin’de de katliam yok; ama yine de huzurlu giremiyoruz bayrama ve yine acılı yüreklerle bayramı kutluyoruz. Çünkü yanı başımızda ki Müslüman ülke Suriye’de iç savaş var ve hemen ötesinde yine Müslüman bir ülke olan Mısır’da kanlı bir darbe var.

Mısır’da ki darbeden dolayı bayramı bayram tadında geçirmemiz imkânsız; çünkü postallı darbenin acısını en iyi bilen ülkede yaşıyoruz. Suriye’de yaşanılan iç savaştan dolayı, kardeş kardeşini öldürürken bizim bayramı bayram tadında yaşamamız olanaksız; çünkü biz son otuz yıl bu acıdan geçtik ve bu acıyı en iyi bilen toplumuz. Hele bir de son günlerde Suriye’deki iç savaşın rengi değişirken daha da katlanılmaz bir acıya bürünmüşüz; çünkü savaşın seyri yüz yıldır gün yüzü göremeyen Rojava Kürtlerine kaydı ve yeni bir Enfal’in yaşanma korkusu sardı yürekleri. Anlaşılan yine gülemeyeceğiz ve böylece bir bayram daha çocuklukta yaşadığımız bayramların özlemiyle geçecek.

Tüm İslam aleminin Ramazan Bayramını en içten dileklerimle kutlarken, Ramazan Bayramının İslam coğrafyasına barış vesilesi olmasını Cenab-ı Allah’tan niyaz ederim.