Değerli Okurlar, çok vahim bir süreçten geçiyoruz. Ortadoğu’da yeniden hepimizin geleceğini yakından ilgilendiren önemli gelişmeler yaşanıyor. 
Bölgemizde bizleri gelecek adına endişelendiren, toplumun ‘barış’ özlemlerini gelecek baharlara öteleyen, en temel insan hakkı olan yaşama hakkına yönelik siyasi cinayetler gerçeğine tanık oluyoruz.

Evet, vahim bir süreçten geçiyoruz. Suriye’de kan gövdeyi götürüyor. IŞİD/DAİŞ denilen barbar yapı her gün yeni katliamlarla, vahşetlerle insanlık ailesine saldırmaya devam ediyor...
Suriye’nin Dabık yerleşim yeri önceki gün dünya ajanslarına haber konusu oldu. Mercidabık Savaşı’nın yaşandığı yerde büyük hazırlıklar yaptığı ileri sürülen DAİŞ çetelerinin hezimeti yaşadığı haberleri basına konu olurken, Gaziantep’te canlı bir bomba kendini patlattı. Şu yazıyı kaleme aldığım sırada DAİŞ canlı bombasının kendini patlatması ardından üç polisin yaşamını yitirdiği bilgisi duyuruluyordu…
Bu barbar yapı Ortadoğu halklarının başına bela olmuş durumda. 2014 yılından beri Musul’u ele geçiren lanetli yapının tam da Saddam’ın yolunda olduklarını gözlemliyorum…
ORTADOĞU’DA ÇEVRE TEHDİT ALTINDA…
Yirmi birinci yüzyıla zulümle damgasını vuran, Halepçe gibi vahim bir insanlık trajedisiyle alçak bir diktatör olduğunu gösteren Saddam, bilindiği gibi Ortadoğu halklarının başına bela olmuştu…
İran’la 7 yıl savaşan Saddam, Kuveyt’i işgal ederek kendisine büyük destek veren Amerika’ya, babasına karşı çıkan asi bir çocuk misali gibi meydan okumuştu. Amerika, 1991 yılında Körfez savaşında Saddam’a saldırdığında petrol kuyuları ateşe verilmişti…
Saddam, Kuveyt’teki savaşta petrol kuyularını ateşe verme tehdidiyle insanlık ailesini çıkarları için yok edebileceği mesajını vermişti. O tehdit savaş kapıya dayandığında pratik bulacak ve Kuveyt’teki 727 petrol kuyusu ateşe verilecekti…
Petrol kuyularının ateşe verilmesi Ortadoğu için çok büyük çevre felaketi demekti. Zira 727 kuyudaki yangın 8 ay sonra ancak tamamen söndürülebilmişti. Gökyüzünü kaplayan ham petrolün yakılmasından kaynaklı dumanlar bölge genelinde kanserojen etkiler yaratmıştı. Bugün Ortadoğu’da kanser patlaması yaşanıyorsa, bunun bir nedeni bölgede yakılan ham petrolün atmosfere yükselen dumanlarıdır…
IŞİD/DAİŞ adlı barbar yapı Saddam’ın yolunda olduğunu gösteriyor. Zaten Saddam’ın kimi askerleri bu yapının içinde. 
Musul’un kurtarılması için başlatılan savaşta DAİŞ’in, Saddam’ın yöntemine başvurarak insanlığa karşı olduğunu gözlemliyoruz. DAİŞ, Musul çevresindeki hendeklerdeki ham petrolü yakmaya başladığı ve bazı bilgilere göre ise petrol kuyularını önceki günden beri ateşe vermiş durumda. İşte konuyla ilgili basında yer alan bir haber:
“ABD ve Fransız uçakları Musul'da IŞİD hedeflerini vurmaya başlarken, örgüt jetlerin rahat hareket etmesini engellemek için petrol dolu hendekleri ateşe verdi. Erbil'e kadar geniş bir alanı dumanlar sardı. Kürdistan Bölgesi Meteroroloji Müdürlüğü tarafından yapılan yazılı açıklamada, ‘IŞİD savaş uçaklarının saldırılarından korunmak için, Musul'un doğu ve kuzey bölümünde kazdığı hendeklerdeki petrolü ve bazı araçları ateşe verdi’ denildi. Açıklamada şunlara yer verildi : Batıdan gelen rüzgarla beraber, başta Erbil olmak üzere Kürdistan Bölgesi'nin gökyüzünde siyah bir tabaka oluşması, vatandaşlarımızda rahatsızlık oluşturdu. Petrol dumanı ciddi bir çevre kirliliğini oluşturmaktadır. Özellikle ham petrol dumanın insan sağlığı üzerinden ciddi etkisinin bulunduğu belirtilen açıklamada, şöyle devam edildi: Yaşanan olay bize, 1991 yılının Şubat ayında Irak - Kuveyt Savaşı'nı anımsatıyor. Kuveyt'te ateşe verilen 727 petrol borusu 8 ay sürmüştü. Kuveyt'te yaşanan bu olay, Çin ve Hindistan'da da görülmüştü. Rûdaw'a konuşan Peşmerge Güçleri Başika Cephesi Sorumlusu Hamid Efendi ise, IŞİD mensuplarının bugün Musul etrafında kazdığı hendeklerdeki petrolü ateşe verdiğini belirterek, ‘Gökyüzünü siyah bir duman kapladı. Görüş normalin altında düştü. IŞİD örgütü bu yöntemle savaş uçaklarının saldırılarından korunmaya çalışıyor’ ifadesini kullanmıştı.”
http://t24.com.tr/…/isid-musulda-petrol-dolu-hendekleri-ate…
Evet, çıkarları için dünyayı ateşe vermekten, insanlık ailesine büyük acılar yaşatmaktan çekinmeyen bir örgüt gerçekliğini görüyoruz. Bu haberde ifade edildiği gibi Hindistan ve Çin’e kadar çok uzak mesafeler bile tehdit altına girebiliyor. Bu insanlık dışı bir yöntemdir. 
Ülkemizdeki son Gaziantep vahşetinde olduğu gibi her yerde canlı bombalarla insanlık ailesine karşı saldırılar gerçekleştiren bu yapı ile ilgili görüşlerimi tekrar ediyorum; Kim susuyor, kim tepkisiz kalıyorsa, Allah’a hesap verecektir…
Ey tarikat şeyhleri, 
ey din adına ahkam kesenler,
ey din adına mal ve servet biriktirenler,
ey namazı, orucu, zekatı anlatan ama zulme karşı tepkisiz kalanlar...
Vallahi büyük vebal altındasınız...
Eğer bir mübarek gecede kadın ve çocuklar evlerinde boğazlanıyor ve sizler bu zulme karşı Peygamberin mihrabında bir şeyler söylemiyorsanız; vay halinize!..
Peygamberimizin varisleri olamazsınız...
Dünya malı, dünya sevgisi, düzeninizin bozulmaması adına suskunluğunuz kabul edilemez, hoş görülemez ve bu durum sizi kurtaramaz. Dünya malı burada kalacaktır. 
DAİŞ Türkmenleri katletti, sustunuz...
DAİŞ Ezidileri katletti, sustunuz...
DAİŞ cephede namaz kılan Peşmergeleri katletti, sustunuz...
DAİŞ insanları yaktı, uçurumlardan attı, kelimei şehadet getiren insanların boğazlarını kesti, sustunuz...
Ne zamana kadar susacaksınız? 
Saddam’ın yolunda gidenler helak olacaklardır. Saddam kendisine güç ve kuvvet veren zalim bir düzenin eliyle helak oldu. Görülen odur ki Musul’da aynı akibet yaşanacak ve tarih tekerrür edecektir. Bize düşen yaşananlardan ibret dersleri çıkarmak, zalimlerin değirmenine su taşımamaktır. 
“Zalimlere sakın sempati duymayın, onları desteklemeyin, yoksa size ateş dokunur. Sizin ALLAH'tan başka dostlarınız yoktur, sonra size yardım da edilmez.” (Hud Suresi 113. Ayet)