15 Mart 2011 tarihinden bu yana Suriye’de devam etmekte olan bir iç savaş var. Milyonlarca insanın göçe uğradığı, yüz binlerce insanın yaşamını yitirdi. Çetelerin başkalarının mal ve namuslarının helal olduğu mesajları ve fetvalarını yayınladıkları bir iç karışıklıktan söz ediyoruz.
Yönetim karşıtları 1963 tarihinden bu yana Suriye’de iktidarı elinde bulunduran Baas Partisinin yönetimi bırakmasını ve Beşar Esat’ın ülke yönetimini bırakmasını istiyorlar.
Ancak!
Üç yılı aşkın bir süredir süren çatışmaların geldiği boyut başlangıcından epey farklı bir merhaleye gelmiş bulunmaktadır. Bu süreç içerisinde muhaliflerin uluslar arası destek konusunda umduklarını bulmadıklarını belirtmek gerekiyor. Mevcut durumda uluslar arası bir gücün Suriye’ye askeri müdahalede bulunmak durumunun da söz konusu olmadığını belirtmek gerekiyor. Kaldı ki muhalif kesimlerin bir araya gelip ortak bir karar vermeleri de birçok teşvik edici harekete rağmen mümkün olmadı.
Son yapılan açıklamalar da Esat rejiminin savaşta dengeyi sağladığı yönünde.
Suriye’deki bu durumdan en az etkilenen bölge ise Kürtlerin yaşadıkları Suriye’nin kuzeyi ya da Kürtlerin deyimi ile Rojava. Bu bölgede çatışmaların başlaması ile birlikte Kürtler toparlanıp kendi bölgelerini koruma altına almak için çabaladılar ve savaştan en az etkilenen kesim oldular. Üç yıllık süreç içerisinde de tarafsızlıklarını koruyarak yönetimlerini oluşturdular. Şu an da üç kantona ayırdıkları bölgelerini yönetmek için bir çaba gösteriyorlar. Zaman zaman DAIŞ ve Rejim güçlerinin saldırılarına maruz kalmalarına rağmen Suriye’de en güvenli alanı oluşturmuş durumdalar.
DUVAR VE HENDEK POLİTİKASI
Suriye’ye uluslar arası güçlerin bir askeri müdahale olasılığının azalması karşısında bölgede yeni politik ve askeri modellerin uygulanması yoluna gidildiği gözlenmektedir. Bu çabaların Türkiye kaynaklı olarak ortaya çıkması veya bu görüntüyü vermesi işin ilginç bir yönü olarak ortada durmaktadır.
Türkiye sınırında duvar yapılması ve Kürdistan federe yönetiminin belirlediği alanlarda hendekler yaparak sınır çizmeye çalışması Rojava bölgesine bir askeri saldırı kuşkularını da ortaya çıkarmıştır. Çünkü fol yok yumurta yokken Türkiye sınırında duvarların örülmesi ve Kürdistan bölgesinin hendek kazması hayra alamet bir durum değil. Lêkolin. Org sitesinde yayınlanan bilgilere göre ise Türkiye’nin ve Kürdistan Peşmergelerinin Rojava bölgesine bir askeri hazırlık yaptıkları yönünde…
ROJAVAYA ASKERİ MÜDAHALE YANLIŞ OLUR
Türkiye’nin içinde bulunduğu konjektörel durumda Rojavaya her ne gerekçe ile olursu olsun bir askeri saldırı gerçekleştirmesi, muhalifleri bu bölgeye askeri saldırı düzenlemeye teşvik etmesi ve Rojavaya gidebilecek yardımı engellemeye çalışması, Baas rejiminin saldırılarına zemin hazırlaması gibi girişimlerin zararlı olacağını belirtmek gerekiyor.
Daha evvel de yazdığımız gibi Türkiye’nin Ortadoğu da gelecek için yapacağı en iyi davranış ve atacağı en uygun adım Kürtlerle işbirliğini arttırmaktan geçmektedir. Bunun için hem tarihsel geçmiş ve sosyal durum müsaittir. Aksi durum bir kaostur ve Türkiye’yi uçuruma götürür.
SINIR ÇİZME SINIRLARI KALDIR
Gerek Türkiye yönetiminin gerekse Kürdistan Federal Yönetiminin yapması gereken hareket sınır çizmek değil sınırları tamamen ortadan kaldırmaktır. Kürtlerin bölünmüşlükleri üzerine, yaşam alanlarının sınırlarla ayrılması üzerine inşa edilmiş politikaların iflas ettiği artık her alanda görülmektedir. Eğer sınır çizmeler, hendek ve duvar örmeler, mayın döşemeler, askeri nöbet Kulübeleri kurmalar, sınırdan geçenleri vurmalarla sorun çözülmüş olsaydı bunca yıldır süren bu politikaların başarılı olması gerekmez miydi?
Eğer herkes izlediği yolun doğru olduğuna inanıyorsa, uyguladığı yöntemin doğru olduğuna inanıyorsa o zaman yasaklamalar yerine özgürlükleri koysun. Kürtlerin birbirleri ile serbestçe irtibat kurmalarına izin verilsin ve kiminle, hangi devletle birlikte yaşamak istediklerine özgürce karar versinler. Bu şansa en fazla sahip olan Türkiye ve Kürdistan federal yönetiminin bu yasaklarda en fazla diretenler olması da için başka acayip bir yanı!
Sonuç olarak belirtmeliyiz ki Rojava’ya kim saldırırsa o kaybedecek. Bizden hatırlatması…