Şırnak İli Uludere (Qileban) İlçesi Gülyazı (Bujeh) ve Ortasu (Roboski) Köylerinden Irak sınırına geçmiş ve dönmekte olan sivillerin sınırın sıfır noktasında 28.12.2011 tarihinde 21.30-22:30 sularında Türk Silahlı Kuvvetlerine ait savaş uçaklarının bombardımanı sonucu meydana gelen saldırıda;17’si çocuk, tamamı erkek olmak üzere toplam 34 insanın toplu halde yaşamlarını yitirmesi, 1 kişinin yaralanması ve 2 kişinin yara almadan sağ kurtulması olayı olarak tanımlanabilecek olan Robozkê olayının üzerinden iki ayı aşkın bir süre geçmesine karşın faillerinin halen açıklanmamış olması olayın üzerinin kapatılmaya çalışıldığı iddialarını güçlendiriyor.
Hatırlanacağı gibi bu olayda yaşamlarını yitirenlere verilmek üzere Şırnak valiliğine gönderilen tazminat paraları son güne kadar alınmamış, son gün yapılan başvurularda tazminatın alınacağı ancak faillerin ortaya çıkarılması gerektiği vurgulanmıştı.
Uludere olayının tüm yönleri ile açıklığa çıkarılması için gerek yargısal alanda gerekse mecliste çalışmalar yürütelmekterdir. Buna karşın sivil toplum kuruluşları da olayın vuku bulduğu günden beri duyarlılık konusunda üzerlerine düşen görevi sürdürmektedirler. “Roboski için Adalet platformu” bileşenleri aldıkları karar gereği otuz dört gün sürecek bir etkinliği imza attılar. Bu etkinlik çerçevesinde her gün saldırıda yaşamını yitiren bir yurttaşın hayat hikayesi mektup şeklinde Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, İç ve Dış işleri Bakanlıkları, Meclis Başkanlığı gibi makamlara gönderilmekte ve adalet çağrısında bulunulmaktadır.
Buna paralel olarak yapılan basın açıklamaları ile de duyarlılığın artırılmasına çalışılmaktadır. Bu çerçevede son olarak BDP tarafından dile getirilen bir dakikalık karanlık eyleminin de destek bulacağa benziyor. BDP Batman Milletvekili Ayla Akat Ata’nın dile getirdiği ve Batman Barosunun da destek açıklaması yaptığı etkinlik her gece saat 20:30 da ışıkların bir dakika kapatılması ile gerçekleştirilecek.
Susurluk olayının vuku bulduğu dönemde de Türkiye’nin içinde bulunduğu kaos ortamına dikkat çekilmesi amacı ile ışık söndürme eylemleri gerçekleştirilmişti. Amacına kısmi olarak ulaşmış olsa bile o eylem türü Türkiye genelinde tutmuş vatandaşlar aynı saatte ışıklarını yakıp söndürerek olumsuz gidişata karşı olduklarını dile getirmeyi başarmışlardı.
Şimdi aynı duyarlılık Türkiye demokrasisinin en büyük gediği olan Kürt sorunu ile ilgili uygulamadaki yetersizlikler için söz konusu. Türkiye kamuoyunun göstereceği duyarlılık aslında batı yakasının ülke sorunlarına bakış açısını da gösterecektir.
Bu eylemin gerçekleştirilmesi sırasında da duyarlı olmak gerekiyor. Sakın karartma yapılıyor diye bu kez şehirler vurulmasın yada elde kalem kağıt birileri yanıp sönen ampul sayısını bulmaya çalışmasın!
Beğenilsin veya beğenilmesin ancak görünen odur ki Türkiye’de kamuoyuna yönelik duyarlılık çağrıları ve tepkilerin ortaya çıkarılması konusunda en duyarlı parti Barış ve Demokrasi Partisi. Üzerlerindeki bu kadar baskıya rağmen, yönetimlerinin tamamına yakınının cezaevlerine atılmasına rağmen direniş ruhundan ve demokratik tepkilerini ortaya koyma konusundaki kararlılıklarından geri atmadıkları görülüyor. Yalnız Türkiye’de herkes çok iyi bilmelidir ki Türkiye’nin demokratikleştirilmesi sorunu, Kürt meselesinin çözüm sorunu sadece bir tek partinin görevi ve sorumluluğu değil. Türkiye’deki bütün siyasal partilerin hele hele demokrasi söylemini dillendiren her partinin bu sorunlara yönelmesi ve çözüme katkı sunması gerekiyor. Diğer partilerin duyarsızlığı BDP ye yük altında bırakılan tek parti konumuna sokuyor çünkü.
Bu durum da doğal olarak “vurun abalıya” meselesini doğuruyor. Örnek vermeye gerek yok ama olur ya ne olmuş diyenlere de bir hatırlatmada bulunalım. BDP Batman il örgütünü misal vererek somutlaştıralım. BDP uzun bir çalışmadan sonra İl kongresini gerçekleştirdi. Bu kongrede demokratik eylemlerden yana, sorunların konuşularak çözüme katkı sunabilecek bir il başkanı arandı ve Mehdi Öztüzün isminde karar kılındı. Yanına da beraber çalışacakları bir il yönetimi. Öztüzün daha tebrikleri kabul etmeyi bitirmemişken yapılan operasyonla gözaltına alınıp tutuklandı. Yerine vekâleten Selim Aratemur getirildi. Aratemur da aynı duyarlılıkları sürdürme çabasındaydı ama olmadı yapılan bir operasyon sonucunda o da gözaltına alındı ve tutuklandı. Şimdi onun da yerine vekilin vekili olarak Ayşe Ağılgat bakıyor. Tutuklananlar sadece başkanlar değil elbet yönetim kurulu üyeleri de var.
Şimdi tabloya bakalım,
Milletvekili komplo sonucu devre dışı bırakılmış ve uzaklaştırılmış,
Belediye Başkanı tutuklanmış,
İl Başkanı tutuklanmış,
İl Başkan vekili tutuklanmış,
İl ve İlçe yönetim kurulu üyeleri tutuklanmış bir parti bir dakikalık ışık söndürme eylemi başlatıyor. Yani demokratik yöntemlere devam diyor. Elinizi vicdanınıza koyup söyleyin bırakın diğer partileri sadece İktidar partisinin İl başkanını tutuklayın bakın bakalım partiden eser kalıyor mu?