28 Aralık 2011 tarihinde Şırnak’ın Uludere ilçesine bağlı ROBOSKÊ köyünde oturan köylüler, Irak’tan mazot ve gıda maddelerini katırlarla sınırdan geçirirken Türk Silahlı Kuvvetlerinin Hava gücüne bağlı F-16 bombardıman uçaklarının saldırısına uğradı ve bu saldırıda 34 vatandaşımız yaşamını yitirdi.
Olay önce gizlenmeye çabalandı ancak üzeri örtülemeyeceği anlaşıldığında ise  “Teröristlere” yönelik saldırı olarak kamuoyuna sunulmaya çalışıldı. Neticede anlaşıldı ki öldürülen çoğu çocuk Roboskê ahalisidir.
Kamuoyunun baskısı karşısında olayı kapatamayan hükümet ve sorumlular işi “Özgün olmakla” geçiştirip “tazminat ödemekle” kapatmaya çalıştılar ise de sorumluların ortaya çıkarılıp yargılanmaması kamu vicdanını yaralamaya devam etti. Sadece vicdan sahibi kamuoyu değil iktidar içinde bulunan politikacılar da bu konuda zaman zaman rahatsızlıklarını dile getirerek sitem ettilerse de olay hep “Kutsal Devlet” şemsiyesi altında tutulmaya çalışıldı.
 Devletin ve hükümetin bu kadar açık olan bir olayda bile sorumluları ortaya çıkarmamak için direnmesi kuşkuları artıran temel öğedir. Hükümetin bu açık katliam konusunda özür dilemeye yanaşmaması ise olayın vahametini ortaya koyuyor.
Roboskê olayının bütün detayları ile ortaya çıkarılması için kurulan meclis araştırma komisyonu ise somut bir sonuca ulaşmadan çalışma sürdürdü.
Konu ile ilgili konuşan AKP Genel Başkan yardımcısı ve kapatılan HAS parti Genel Başkanı Numan Kurtulmuş şunları söylüyor; “Uludere’de ne olduysa, o gün hangi yanlışlıklarla bombalama olayı olduysa, bunun arkasında kim varsa bunların mutlaka ortaya çıkarılması gerekir. Yanlış olmuştur. Keşke olmasaydı, kasıt yoktur ama sonuçta ne olursa olsun, hangi ihmalin sonucu olursa olsun, terörle hiçbir şekilde bağı olmayan bir köyün masum insanları orada devletin uçakları ile öldürülmüştür. Bundan dolayı kendi evladımız, kendi kardeşimiz, kendi akrabalarımız ölmüş gibi bu acıyı hissetmek durumdayız.”
Sadece Kurtulmuş değil AKP sözcüsü Hüseyin Çelik de konu ile ilgili olarak Hürriyet Gazetesine yaptığı değerlendirmede; “Ben, AK Parti’nin Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik olarak Uludere’de olan olaylardan çok büyük üzüntü duyduğumu ve özür dileyebileceğimi şahsım adına söyleyebilirim” diyor. Yani işin politik olarak açıklaması “yanlış yapıldı ben biliyorum ancak devlete ve hükümete özür diletecek gücüm yok” demek istiyor. Özür belki başka zamana.
Oysa Bu ülkenin yaşadığı bir de Muğlalı olayı vardı ve bu hükümet Muğlalı’nın ismini tabeladan indiren hükümet olmakla övünmekteydi.
“1943 yılında Van'ın Özalp ilçesinde, 33 kişinin hayvan kaçakçılığı iddiası ve 3. Ordu komutanı Orgeneral Mustafa Muğlalı'nın emriyle yargısız olarak kurşuna dizilmesi ve 32'sinin ölümü, birinin kaçması ile sonuçlanan olaydı Muğlalı olayı. II. Dünya Savaşı sırasında özellikle İran sınırında kaçakçılık olayları artmıştı. Bölgedeki aşiretlerle güvenlik kuvvetleri arasında çatışmalara yol açan bu olaylardan biri de Van'ın Özalp ilçesinde patlak verdi. Bir bölümü İran topraklarında yaşayan Milan aşiretinin Temmuz 1943'te büyük bir hayvan sürüsünü kaçırdığı yolundaki ihbar üzerine sınıra gönderilen jandarma birlikleri kaçakçıları İran'a kaçtıkları için, yakalayamadı. Ardından aşiretin Özalp'ta yaşayan 40 akrabası gözaltına alındı. Mahkemenin yalnızca 5 kişiyi tutuklayarak geri kalanları serbest bırakmasına karşın, Özalp'a gelen Mustafa Muğlalı'nın emriyle 33 kişiyi sorgulamaları yapılmak üzere iki asteğmenin komutasındaki bir askeri birliğe teslim edildi. Kaçakçılar sınıra yakın bir yerde kurşuna dizildi ve daha önce hazırlanan bir tutanağa dayanılarak kaçmaya çalışırken vuruldukları öne sürüldü. Olaydan yaralı olarak kurtulan bir köylü durumu ilgili makamlara duyurmayı başardıysa da yapılan başvurulardan bir sonuç alınamadı.” Olay ancak daha sonraları yapılan soruşturmalar sayesinde bir sonuca ulaşabildi. Ancak bu durum Muğlalı adının kışlaya verilmesine engel olmamıştı.
Roboskê olayı aslında gizlenemeyecek açıklıkta olan ikinci Muğlalı olayı olarak karşımızda durmaktadır. Yine sınır, yine kaçakçılık, yine 34 ölüm ve yine gizleme çabaları. Olayın oluşu, zamanı, yeri, saldırganı, mağdurları açık olarak ortada bulunduğu halde bir türlü konu yargıya intikal ettirilmiyor. Seslerini çıkaran Roboskê’lilere ise susmaları emrediliyor.
Konu AKP’nin Bölge Milletvekilleri ve teşkilatları ile yapılan toplantıda da dile getirildi. 13 Kentin teşkilat ve temsilcilerinin katıldıkları toplantıda; “Bu konuda adaletin gecikmesi bizi bölgede zor durumda bırakıyor. Uludere olayı hanemize eksi olarak yazılmış durumda. Hükümet bu olayın üzerine gitmeli, sorumlular yargı önüne çıkarılmalı” denildi ama sonuç hala yok.
Roboskê katliamının üzerinden tam bir yıl geçti. Özür dilemeyen yetkililer ve yargıya taşınamayan bir olayla karşı karşıyayız. Olayın mağdurları haklı olarak uğradıkları haksızlığın sorumlularının yargı önüne çıkarılmasını istiyor. Bu yapılmadığı sürece de olayın tartışılmaya devam edeceği görülüyor.
Adaletin yerine gelmesi ve mağdurların uğradıkları haksızlığın telafisi için Roboskê sorumluları bir an önce yargı önüne çıkarılmalı, devlet bu ayıbından ötürü Özür dilemelidir.