**O petrol emekçilerini, yeni jenerasyon bilmez. 85 Yıl önce bu coğrafyayı karış karış gezip kara altını keşfedenler bugün aramızda değil ama o emekçilerin isimleri ne Türkiye Petrolleri tesislerinde ne de bir kuyuda yaşıyor...

**Amerikalı sondörlerden kulelerini alan o eski petrol emekçileri, şimdi aramızda değil. Türkiye Petrolleri’nin yıl dönümlerinde hatırlanabilen emekçilere ahde vefa görevini yapan da yok...

RAMAN’I KEŞFEDENLER
Bu coğrafyada ilk petrol aramasının yapıldığı yer; Batman-Midyat il sınırındaki Herkis köyüdür.
Tarih; 14 Ocak 1937...
İlkel petrol sondaj kuyularıyla aramaların yapıldığı Hermis-1 kuyusunda 1938 yılının orta aylarında 941 metrede asfalt ağırlıklı petrol keşfeden MTA’ya bu çalışmanın maliyeti 405.388.89 lira olmuş.
İlk kuyuda umudunu bulamayan Maden Teknik Arama, bu kez çalışmalarını 1939 yılında Raman dağına kaydırıyor.
Başbirin, Hermis ve Kerbent yerleşim birimlerinin çevresindeki kuyulardan istediği verimi alamayan MTA’nın hedefi; Raman dağıydı.
1939 yılının Nisan’ın da kuleleri Midyat-Hasankeyf arasındaki Dicle nehri üzerinde köprü olmadığından Midyat-Mardin-Diyarbakır-Batman yol güzergahından tam 2 ayda Maymune boğazına ulaştırmayı başarmış MTA...

ABD’Lİ SONDÖRLERE TAŞ ÇIKARTTILAR
Yusuf Öney, Mehmet Tunç, Muhittin Eren, Esat Atuğ, Yusuf Ceylan, Yunus Alp, Süleyman Bayır, Hasan Güven, Mehmet Gürbüz, Süleyman Bilgiç, Sait Demirbey ve Turko Öztürk, MTA’da ilk sondör işçileri olarak tarihe geçmiş...

Basbirin kuyusunda sondaj çalışmaları başladığında özellikle Midyat ve çevresindeki yerleşim birimlerindeki işsizler için umut kaynağı olmuş.
İşsizliğin olduğu o yollarda yüzlerce kişi, MTA’nın kuyularında çalışabilmek için o dönemin yöneticilerine başvurmuş.
Yukarıda isimlerini saydığımız ilk sondörler, büyük başarılara imza atmış. Sondaj işini öyle çabuk kavramışlar ki; ABD’li sondörler bile şaşırıp kalmış.
Petrol tarihinde adları altın harflerle geçen o emekçilerin çoğu aramızda yok. Onlar petrol sektörüne yıllarca hizmet verdiler. Fakat ne yazık ki; onların ne bir kuyuda ne de Türkiye Petrolleri tesislerinin olduğu sitenin cadde ve sokaklarında isimleri bile yok.
Böyle unutkan bir toplumuz biz.

TP’DE İZ BIRAKAN ANI
Petrolspor’da uzun yıllar forma giyen Türkiye Petrollerinde de uzun süre çalıştıktan sonra emekli olan Salih Eren’in merhum babası Muhittin Eren, Basbirin kuyusunda çalıştığı sırada o’nu denetlemeye gelen bir petrol mühendisiyle arasında geçen anıyı anlatıyor;
“İlkokul mezunuydum. İşsizdim. Annem Midyat Kaymakamlığı’na benim işe alınmam için başvuruyor. Kaymakamda bir kağıda bir şeyler yazıp anneme veriyor. Basbirin’deki sondaj kuyusundaki mühendis Cevat Eyüp Taşman’a, bu notun ulaştırılmasını istiyor.”

Basbirin köyü yakınındaki sondaj sahasına büyük umutla gittiğini anlatan Muhittin Eren’in, işe giriş öyküsü MTA’nın dergilerine konu da oluyor. İşte o anılardan bir kesit: “Mühendis Eyüp Taşman, ilkokulmezunu olduğumu öğrenince ‘sen, amelelerin başında duracaksın ve akşama kadar kuyuda ne kadar boru bağlamışsanız sayısını bana bildireceksin’ dedi. Ben de kuyuya her boru indirildiğinde cebime bir taş koydum. Böylece akşama dek ne kadar boru bağlandığımızı cebimdeki taşları sayarak bile biliyordum. Akşama doğru mühendis atıyla ve sayısıyla çıktı geldi. ‘Ne kadar boru bağladınız?’ diye sordu. Ben de cebimdeki taşları çıkartıp verdim. ‘Neden az boru bağladınız?’ diye sorunca ‘az bağladık ama sağlam yaptık’ dedim.  
‘Aferin çalışmaya devam edin’ dedi.

Görüyorsunuz; o dönemin yokluk ve sıkıntıları...
Ne kağıt, ne kalem ne de bilgisayar ve teknolojinin nimetleri...
Şimdilerde çok daha rahat keşfedilen ‘kara altın’ı 85 yıl öncesinde nasıl yeryüzüne çıkarmışlar.
Her bir petrolcünün öyküsü filmlere konu olacak düzeyde...

1940’TA RAMAN’I KEŞFEDEN BAŞBAKAN
Tarih 25 Nisan 1940...
Dönemin Başbakanı Dr. Refik Saydam...
Kendisi için hazırlanan özel bir trenle Ankara’dan Diyarbakır’a gelir. Ekonomiden sorumlu İktisat Vekili Hüsnü Çakır ve MTA Genel Müdürü Hadi Yener ile bir grup gazeteci, Başbakan Saydam’a eşlik etmiş.
3 Gün süren tren yolculuğunda 29 Nisan akşamı Diyarbakır’a konuk olan Başbakan, 1 Mayıs günü de Maymuniye boğazına ulaşabilmiş.
Şimşeklerin çaktığı, gök gürlemelerin bol olduğu, bardaktan boşalırcasına yağmurun yağdığı bir günde Başbakan Saydam, adını hep duyduğu, ancak o ana kadar görmediği, bilmediği ‘Kara altın’la tanışır.
Elini o ‘Kara altın’ın içine bırakır, koklar ve gözlerinden okunan o mutlulukla, ‘bizim de artık petrolümüz var’ diye mesaj verir.
İşte 1940’lardan 2016’ya dek süren ‘Kara altın’ın yolculuğundan kısa bir kesit.