Röportaj: Melek Barış


Batman İl Müftüsü ile aşk üzerine bir söyleşi yapmak farklılıktır. Zaten söyleşi de o kadar farklı ve latif oldu ki. Bugüne değin yaptığım aşk söyleşilerinin çoğu birbirinin benzeriydi, aşkı hep karşı cins algısıyla konuştuk. Batman Müftüsü Hasan Çağlar'la aşkı konuşmak yerinde oldu. Sayın Çağlar aşkı ilahi aşk boyutlarında değerlendirdi. Felsefi aşk soruları karşısında zorlansa da çok nükteli ve ideayı zorlayacak söylemlerde bulundu.
 
Müftü Çağlar'ın söyleşisi hit oldu ve bir çok miti yıkar diye düşünüyor ve detaylarına sizlerin vakıf olarak düşüncelerinizi de bekliyorum. Umarım bu söyleşi sizleri farklı mecralara götürür ve beyinlerinizde bazı mitleri yıkar.
 
AŞKIN KANUNUNU YAZSAM YENİDEN:
 
—Aşk nedir?
 
Bizim kullandığımız kavramların çoğu Arapça kökenlidir. Aşk kelimesi Arapçadır. Arapça olan bu kelimesi Kürtçeye, Farsçaya ve Türkçeye de aynı şekilde geçmiş. Arapçada aşk değil ‘Işk’ tır. Sözlük anlamı sarmaşık demektir. Hani sarmaşık bir ağacı sarar, ağacın suyunu kurutur ve emer ya… Bu durumda sarmaşık ağacı ya zayıflatır ya da kurutur. Aşk da böyle bir şey işte. Sevginin derecesi veya şiddeti olan aşk da meftunu zayıflatıyor. Aşk kelimesi terim ve sözlük bakımından birbirleri arasında bir bağ oluşturuyor. Çünkü bünyeyi zayıflatıyor, sarartıyor ve bütün benliğini sarıyor. Sözlük anlamı sarmaşık olan ask; aşırı ve şiddetli sevgi, sevenin sevdiğinden başkasını görememesidir. Sevdiğinden başka güzel görmeyecek bir şekilde sevdiğine düşkün olmasıdır. Bazı âlimler aşk sözcüğünün kullanılmasını doğru bulmuyor, onun yerine sevgi veya sevgi kelimesi manasına gelen muhabbet kelimesinin kullanılmasını daha isabetli buluyor. Peygamber efendimiz de hadislerinde aşk kelimesini kullanmamış, aşk yerine sevgi veya meveddet diyor. Doğrusu bende aşk yerine sevgi deme taraftarıyım. Sevgi kelimesi daha rahat ve her şeyin anlaşılabileceği bir ifadedir. Fakat günümüzde normal sevgiye de aşk denilir olmuş. Aşk; şiddetli sevgi, aşırı sevgi, sevenin kendisini tamamen sevgilisine vermesidir.
 
—Nasıl başlar?
 
Tabii ki bu iki cins arasında veya insanla bir nesne arasında elektriklenmeyle başlar. Mesela bir çiçeği görüyoruz o çiçeğin güzelliği bizi büyülüyor. İnsanlar arasında da bu böyledir. Evvela bu bir ihtiyaçtır. İnsanın karşı cinse ihtiyacı vardır. Her iki taraf için de bu böyledir. Cenabı Allah bütün varlıkları böyle yaratmıştır. Ve yine Yüce Yaradan, ‘sizi çift yarattım’ demiş ama bu ‘çift’ mistik bağımsız değil de, her biri diğerine muhtaç olan bir çift manasında. Erkek kadına muhtaç, kadın da erkeğe muhtaç. Hiçbiri müstakil bir varlık olamıyor ve Cenabı Allah Kuran-ı Kerimde de buyuruyor ki, ‘Size sizin cinsinizden aşk yarattık.’ Tabi muhatap kadın ise, size insan nevinden erkekler yarattık. Muhatap erkek ise, ‘ey erkekler size insan cinsinden kadınlar yarattık ve aranızda bir çekicilik, bir sevgi, bir muhabbet yarattık. Bir bağlılık yarattık yani müstakil iki ayrı varlık değiller. Biri diğersiz olmaz. Peygamber Efendimiz de bu iki cinsi bir bütünün yarımları olarak vasıflandırıyor. Kadın ve erkek bir araya gelerek bir bütünü tamamlıyor. İnsan fıtratında karşı cinse muhtaçtır. Bu tabii bir ihtiyaçtır ve ihtiyaç insanın fıtratında var.
 
—İlk görüşte aşk var mıdır?
 
Vardır. Fakat bu var olan aşkın hangisi makbuldür, hangi çeşidi zararlı, hangisi faydalıdır ve İslam’a göre aşk nasıl olmalı gibi tafsilat yapmamız gerekir. Tabiatta aşırı sevgi var, şiddetli sevgi var bu sevginin bir ismi de aşktır. Eğer sevgi aşırı bir dereceye varmışsa, seven sevgilisinden başkasını göremeyecek hale gelmişse ve sarmaşık gibi onu sarmışsa, aşk sevgiye ulaşmıştır.
 
—Kaç türlü aşk vardır?
 
Faydalı ve zararlı aşk vardır. İlahi ve beşeri aşk var. Mecazi ve hakiki aşk var. Edebiyatta olsun, tasavvufta olsun, felsefede olsun çeşitli şekillerde tarifi yapılmış aşkın. İslam literatüründe hakiki aşk, sahibini Cenabı Allah’a ulaştıran aşktır. Beşeri aşk ise, sadece iki cins arasında bazı ihtiyaçları karşılamaya yönelik aşktır. Bundan dolayı birbirlerine tutulmuşlarsa, bu türdeki aşk sevilen, beğenilen ve dinin iyi dediği bir aşk değildir. İnsanın gayesi sadece bu ise ve aşırı seviyeye ulaşmışsa, bu bir hastalık derecesidir. İki cinsin birbirlerine karşı arzularının tatmini behimi bir aşktır. Bu hayvani bir aşktır. Fakat buradaki hayvani kelimesi yanlış anlaşılmasın. İnsanın tarifinde deniliyor ki; ‘İnsan, konuşan ve düşünen hayvandır.’ Buradaki hayvan manası ‘canlı’ demektir. Yani bizim bildiğimiz anlamda hayvani değil. Hayvan ‘hayat’ kökünden gelen bir kelimdir. Bütün canlılarda birbirine olan ihtiyaç vardır ve bu ihtiyaçların karşılanması söz konusudur. Taraflardaki sevgi sadece bu derece de ise eğer, buna hayvani aşk denir. Yanlış anlaşılmasın bu tür aşk yaşayanlara hayvan gibisiniz demiyoruz. İnsan ulvi bir varlıktır. Ayaşları, sarhoşları, Kuran tabiriyle nefsi emareye tabi olan insanları günahlara, kötülüklere sevk eden aşk makbul değildir. Nefse bağlı olan insanların sevgisi aşkı derecesinde ise eğer, bu aşk da makbul bir aşk değildir. Ve bu aşktan herkesin kaçınması gerekiyor. Aşk akla dönüşmelidir, akıl da kullanılmalıdır.
 
—Aşkın bir mektebi var mıdır?
 
Aşkın bir mektebi yoktur, yaşanır bir şeydir. Fakat aşkın nasıl olması gerektiği, nasıl dizginlenmesi ve kimlerin örnek alınması gerektiği hususunda belki destek alınmalıdır. Belki aşkın bir mektebi yoktur ama başladıktan sonra eğitilmesi gereken bir şeydir.
 
—Aşkın matematiği var mıdır?
 
Derecesine göre zayıf aşk var, kuvvetli aşk var. Sahibini mecazi aşklardan, beşeri aşk derecelerinden en ulvi aşka ulaştıran aşka ilahi aşk denir. O duruma gelince yani aşkın son seviyesine, son zirvesine çıkan insanlar maşuklarını tarif ederlerken, aslında aşık oldukları Cenabı Allahın Cemalidir. Fakat bu güzelliğe götüren icabında daha önce sevdiği bir kız olabilir. Bu güzel kızı kim yarattı? Allah yarattı. Demek ki, bu güzellik ondan geliyor. Ondan sonra derece derece Cenabı Allah’ın Cemal tecellisini düşünerek bir yandan onu sevdi ve onunla hayatını sürdürdü fakat bu şekilde ilahi bir aşka da ulaştı. Bu ilahi aşka ulaştıktan sonra da artık gözü sevgilisinden başka bir şey de görmüyor. Tasavvuf aşklarda Cenabı Allah’a aşk vardır. Mesela; Pervane muma âşıktır, ateş ışığa âşıktır. Pervana mumdaki ışığı görünce yaklaşıyor, biraz daha yaklaşınca ateşi görüyor ve o ateşte yanıyor, yok oluyor. Tasavvufta ilahi aşk derecesine ulaşan öyle çok aşklar olmuş ki, kendilerini göremiyorlar. Hiçbir varlığı göremiyorlar. Tasavvufta ‘Ey Ben olan Sen’ deniyor, burada Allah’a olan aşk var.
 
—Öğrenilebilir bir şey midir?
 
Yaşanarak öğrenilebilir. İnsanda meydana gelir fakat nasıl devam edilir, nasıl faydalı hale gelir, nasıl zararlı olmaktan kurtulur bu hususta icabında bununla ilgili eserler okunur. Türlü belalardan istifade edilir. Mesela iki kişinin birbirlerine âşık olduğu söylenir, sonra bir durum olur ve birbirlerini öldürürler, bu aşk değildir, bu cinnettir. Psikolojik bir hastalıktır. Aşk kendiliğinden ortaya çıkan tabii bir duygudur. Bu duygu ortaya çıktıktan sonra nasıl dizginlenmesi ve yönetilmesi gerektiğiyle ilgili tecrübelerden istifade edilebilir. Eğitilir veya eğitimle olur derken değinmek istediğim bu. Yoksa eğitimle şöyle âşık olayım diye bir şey yok, olamazda.
 
—Zamanla âşık olunur mu?
 
Olunur tabi. Belli bir zaman sonra bir cevher görürsün karşı cinste. Daha öncesinde bir şey yokken veya zayıf bir şekilde başlamışken sonraları şiddetli dereceye, şiddetli dereceden aşırı dereceye ve o en son noktaya varabilir.
 
—Aşkın yaşı var mıdır?
 
Aşkın yaşı yoktur. Genellikle aşk halk arasında iki gencin arasındaki sevgi olarak görülüyor. Sanki yaşlandıktan sonra aşk olmazmış gibi. Oysa yaşlandığında da aşk vardır ve devam eder. Sanki gençken âşık olursun da, yaşlandığında aşk olmaz mı ve devam etmez mi. Yok böyle bir şey. Behimi bir aşk belki belli bir şeyde durur fakat hakiki aşk ölünceye kadar devam eder. Ve öldükten sonra biz inananlar için cennette de devam eder.
 
—Yaş ilerledikçe aşk algılaması değişiyor mu?
 
Şimdi tabi önce aşkın sebebi zahiri bir güzellik olarak başlar. Ondan sonra  birbirlerine olan o bağlılıkları, birbirlerine yardımcı olmaları, beraber kalmaları, birlikte yaşlanmaları ile aşk daha çok kemale erer. Önceleri sadece güzellik ve çekicilik şeklinde iken, sonrasında biraz daha ruhani aşka dönüşür ve edebileşir.
 
—Yaşlanır mı aşk, ya da ölür mü?
 
Bu felsefi sorular çok zor ya! Ama yine de cevaplamaya çalışacağım. Eğer alt seviyede bir aşk ise yaşlanır da, ölür de. Gerçek bir aşk ise ne yaşlanır, ne de ölür. Hep devam eder. Biten aşk nefsanî arzudur. Ulvi aşk yaşlanmaz ve ölmez.
 
—Rengi veya resmi var mıdır?
 
Rengi ve resmi yoktur. Bu bir duygudur. Aşka bir renk atfedemiyorum. Aşk illa kırmızıdır veya başka bir renktedir diyemiyorum. Aslında aşkta her rengi bulmak mümkündür.
 
—Sanatsal bir tarifi var mıdır?
 
Aşkın sanatsal bir tarifi var mı doğrusu bilmiyorum. Bir ressam, bir heykeltıraş mesleğinin ve sanatının aşığıdır. O aşkını, şiddetli derecedeki bağlılığını çizdiği resme veya yaptığı heykele yansıtır.
 
—Kader boyutu var mıdır?
 
Tabi ki kader boyutu vardır. Her şey cenabı Allahın takdiri ile olur ve O her şeyden haberdardır. Cenabı Allah bizim ne yaptığımızı ezelden bilir, irademizi hangi yönde kullanacağımızı da bilir.
 
—Metafiziğinde acı varken mutluluğu çekilen acı mıdır?
 
Tabi şimdi aşka yanma diyoruz. Beşeri aşklarda bu nispetten vardır.  Aşk, aklın-ilmin kontrolü altında değilse, öyle bir şey oluyor ki yakıyor kendini. Bu acıya razı oluyor ya da intihar ediyor. Bu acı boyutu. Zaten genellikle aşklar tarif edilirken ‘yandım, tutuştum’ gibi ifadeler kullanılıyor.
 
—Hiç âşık oldunuz mu?
 
Benim yaşadığım ortam biraz farklı, biraz da içime kapanık bir yapım var. Medrese kökenliyim. Ama tabi ki her insan belli dönemlerinde bu duyguları yaşamıştır ve yaşıyor. Bende yaşadım, fakat belli bir düzeyde oldu bu.  Açığa çıkarmadan gizli olduğu elbette oldu, fakat memnunum tabi bu durumdan. Çünkü bilmezsiniz olup olmayacağını, icabında seversin ama evlenemezsin bu nedenle bazı şeylerin kapalı olması daha iyi. Bu duyguları yaşadığımda keşke olsaydı dediğim oldu ama çok aşırı bir şekilde neden olmadı dediğim olmadı. Evet, sevdim. Ama aklın, ilmin, mesleğimin, dinin hâkimiyeti altında olan bir aşk oldu.
 
—İlk aşk  önemli midir?
 
Evet, ilk aşk önemlidir. İlk aşk genellikle düşünülmeden başlıyor. Ana- babaya sorulmadan, tecrübelilere danışmadan başlıyor. İlk aşk daha ziyade beşeri ihtiyaçlardan kaynaklı oluyor. O beşeri kaynaklarda bazen isabetli kararlar verdirmiyor.
 
—İlk aşkın sonrakileri belirleyici bir özelliği var mıdır?
 
Sonraki aşklar biraz daha düşünülerek, biraz daha olgunlaşmış olarak başlar. İlkinde bir cevher görmüşsün ki âşık olmuşsun, sonrakilerde de bu cevheri görmek istersin. Bu nedenle ilk aşkın sonrakileri belirleyiciliği özelliği vardır.
 
—Âşık kendini nasıl hisseder?
 
Bu soru çok zor ya. Esasında benim gibi birine sorulması daha bir zor. Bence âşık kendini maşukun esiri, kulu, kölesi olarak hisseder. Âşık kendini sersem gibi hisseder.
 
—Aşk bittiğinde acısı nasıl yaşanır?
 
Gerçek aşk ise zaten bitmez. Hakiki aşk ilahi olan aşktır. Bitmemesi lazım, biterse o dereceye varamamıştır. Tabi ki derin bir acı, keder, elem yaşar. İcabında sonu cinnette, intihara veya psikolojik sorunlara bile neden olabiliyor.
 
—Aşk acısı nasıl tedavi edilir?
 
Maşuku bulmakla, maşuka varmakla tedavi olur.
 
—Âşık ağlar mı?
 
Ağlar tabi.
 
—Aşk’ta en büyük silah zekâ mıdır?
 
Zekâdan ziyade duygudur.
 
—Kadını anlamak kolay ve öğrenilebilir bir dil midir?
 
Bu cevapta zorlanıyor gibiyim ama kadını anlamak elbette ki mümkündür. Onun da duyguları var, hisleri var. Kadını çeşitli davranışlarıyla, sadakatiyle, edebi terbiyesiyle anlamak mümkündür.
 
—Kadınlardan ne öğrendiniz?
 
Erkeğin kadınlarla tamamlandığını ve onlarsız olunamayacağını öğrendim. Onlardan çok şeyi öğrendik. Kadınlardan sabrı öğrendim. Sadakati öğrendim. Tahammülü öğrendim. Sabreden ve tahammül eden tarafın genellikle kadınlar olduğunu öğrendim.
 
—Kadın ne ister?
 
Kadın da bir insan ve bir erkek ne istiyorsa kadın da onu ister. Hak-hukuk, değer, saygı, mutluluk, ebedi saadet ve sadakat ister.
 
—Erkeğin kadında aradığı özellik nedir?
 
Tabii ki herkes kadında güzellik ister ama bu güzellik sadece şekli bir güzellikten ibaret değildir. Zencisi de, beyazı da, sarışını da güzeldir. Kadın akıllı olmalı. Mantıklı davranmalı. Kocasına bağılık ister bir erkek. Edepli olmasını ister. Evine ve ailesine bağılılık ister. Ayrıca kadın erkeğin meşru taleplerine hayır dememeli.
 
—Erkek ne ister?
 
Ben eşimde edep isterim. Terbiye isterim. Değerlerini korumasını, ailesine bağlı olmasını isterim. Çevreme bağlı olmasını isterim. Bilgili ve kültürlü olmasını isterim. Bir yere gittiğinde kendisini dinletecek kadar bir bilgiye sahip olmasını isterim. Sadece eve kapanmasını istemiyorum, topluma faydalı olmasını isterim. Kocasına, çocuklarına ve çevresine duyarlı bir unsur olmasını isterim.
 
—Bir erkeğin “kadınlara karşı hep dürüst oldum” diyebilmesi mümkün müdür?
 
Vallahi çok zor. Kabul emek gerekir ki, kadınlar da dürüstlük daha çok var. Bu konuda erkeklerin karnesi maalesef çok zayıf. Hiç yoktur demeyelim de, çok nadirdir. İlla vardır. Bir şeyin kavramı varsa o kavrama örnek olabilecek şeyler de mutlaka vardır fakat sayıları azdır.
 
—Kadınların hangi özelliği sizi hasta ediyor?
 
Kızgın olduğum zamanlarda bana karşı sabırlı olmaması beni hasta ediyor. Erkeğin sıkıntılarını anlayamamaları insanı üzüyor.
 
—Erkek hayatının hangi döneminde kadını etkilemeye çalışır?
 
Her döneminde de etkilemeye çalışır.
 
—Bir erkeğe verilebilecek en etkileyici hediye?
 
Güzel bir kitap beni mutlu eder ve sevindirir.
 
—Bir kadına verilebilecek en etkileyici hediye?
 
Maddi olarak bir buket gül, manevi olarak da sevgi kadına verilebilecek en güzel hediyedir.
 
—Kadınlarla ilişkilerinde erkek ne kadar cesur olmalı?
 
Kaba olmayacak derecede cesur olmalı ve bunu da göstermelidir.
 
—Erkeği korkutan ve hazzetmediği kadın tipi?
 
İsyankârsa, dinlemiyorsa, evine bağlı değilse, erkeğin meşru taleplerini de kaba bir şekilde reddediyorsa bu çok rahatsız eder.
 
—Erkek kadında neyi bulamadığında yoksunluk hisseder?
 
Anlayış bulamıyorsa yoksun olur.
 
—Düşlediğimiz aşkı yakalamak mümkün mü?
 
Tabi nasıl bir aşk istediğinize bağlı. Eğer geçici zevkleri tatmin etmeye yönelik bir aşk ise bu mümkündür fakat geçici olur. Gerçek, daimi, ebedi bir aşk ise o da mümkündür ama yolun ortasında kalmaması kaydıyla. Derece derece, eserden müessire, güzel olandan en güzele varmak kaydıyla mümkündür fakat varmak kolay değildir ve herkese nasip olmuyor.
 
—En sevdiğiniz aşk filmi?
 
Yusuf ile Zuleyha.
 
—En sevdiğiniz aşk şarkısı?
 
Aşk şarkısı çok fazla dinlemiyorum doğrusu ve şu an pek hatırlayamadım.
 
---“Erkekler Ağlamaz” doğru mu?
 
Ya ağlar niye ağlamasın. Nihayetinde ağlamak da bir duygudan kaynaklanıyor. ‘Erkek ağlamaz yapar’ deniliyor çünkü ağlamak da zaaftan kaynaklanıyor. Ama yapmak istediğini yapamıyor diye çocuklar gibi ağlarsa, işte o ağlamak erkeklerle bağdaşmıyor. Her insan bir sevdiğini kaybettiğinde veya arzu ettiği bir şeye varamadığında ağlamıştır ve ağlar da. Nihayetinde ağlamak insanın fıtratında vardır.
 
—Aşk her şeyi affeder mi?
 
Affeder. Çünkü âşık maşukunun esiridir. Maşukunun taleplerini yerine getirir. Kusurları varsa da göremez. Aşk kusurları örter ve her şeyi affeder.
 
----“Aşkın kanununu yazsam yeniden” diye bir şarkı var bildiğimiz gibi. Aşka yeni bir kanun yazsaydınız nasıl bir kanun yazardınız?
 
Böyle bir kanunu yazmak gerçekten çok zor. Fakat illa da aşka bir kanun yazmam gerekiyorsa eğer, bende var olan kanuna eklemeler yapardım. Kendimden bir icat değil de, var olanı biraz daha genişletirdim. Tecrübelerden faydalanarak bu konuda yazılan ‘Ehlullah’ dediğimiz Cenabı Allah’ın sevgili kullarının yaşadıkları, tarif ettikleri aşk konusundaki eserlerden, tecrübelerinden beslenerek güncellerdim.
 
Batman İl Müftüsü Hasan Çağlar’dan Yorum: Hakikatten çok güzel ve samimi bir röportaj. Keyifli oldu. Ancak bazı şeyler var ki, insan cevap vermekte zorlanıyor. Çünkü tam manasıyla o konuda ya yaşamamış veya kendini yetiştirememiş olabiliyor. Hakikatten güzel bir çalışma. Bence bu ortamda bu temalara değinilmesi doğru bir seçim. Sizi tebrik ediyorum. Sorularınızda sevgi var, aşk var, alışkanlıklar var, insanın özellikleri var, felsefe var. Belli ki sorular üzerinde bayağı bir emek harcanmış. Aşka dair sorulabilecek her soru var ve bu kadar soruyu ilk defa bir arada görüyorum. Bence sorduğunuz sorular çok faydalı. Sizi tekrar tebrik ediyorum. Belki bazı soruları cevaplamakta zorlandım. Ki, özellikle felsefi sorularda, nedeni de bazı şeyleri tam manasıyla yaşayamadığımdandır. Güzel bir sohbet oldu benim için.