Mart ayına girmiş olduk. 30 Mart tarihinde ülkeyi yerelde beş yıl boyunca yönetecek olan yerel meclis ve idarecileri seçeceğiz. Onlar da bizim yaptığımız bu seçim sonuçlarına göre önümüzdeki süreçte yaşam alanlarımız ile siyasal yaşama, programları çerçevesinde şekil verecekler.
Aslında partilerin program, proje ve planlarına baktığınızda hepsinin birbirinden güzel hedeflere sahip olduklarını görmekteyiz ki bu aslında sevindirici bir durum. Lakin kağıt üzerinde yazılanla gerçekte uygulanacak olan arasındaki farkın varlığı da bilinen bir gerçek. Çünkü Belediye çalışmalarında evdeki hesabın çarşıya uymadığını en iyi bilinler yine Belediyeciliği yakından tanıyanlardır.
Yerel seçimleri kazanan partiler genelde tabanları güçlü olan partilerdir. Demokrasinin gereği olarak da tabanın söz ve karar sahibi olması, gelen taleplerin çoğalmasına neden olmaktadır. Oysa ihtiyaçların fazla olduğu ve kaynakların yetersiz olduğu bir alanda hizmet üretmek zorunda olan Belediyelerin bu taleplerin tamamını karşılama olanakları yok. Bu da talepleri önceliklendirmeyi zorunlu kılıyor. Bu tercihlerin doğru yapılması oldukça önemli. Sadece bu kadar değil bir de kadro meselesi var. Belediyelerdeki kadrolar sınırlı. Çoğu belediye yeterli teknik donanım ve kadroya sahip değil. Olanların da bu kaynakları kullanmaları sırasında sıkıntılar yaşadıkları bilinen bir gerçek. Bu nedenle yönetimler göreve geldiklerinde eğer yeni bir yönetim iseler ilk yıllarını kadrolarını oluşturmak. Stratejik planlarını hazırlamak, yıllık çalışma programlarını düzenlemekle geçirirler. Son yıl seçim yılı olduğundan çalışmaya kalan süre 3 yıla düşmektedir ki bu da ayrı bir mesele.
İlimizde seçime katılacak olan siyasi partiler artık seçim çalışmalarını belirginleştirmeye başladılar. Seçim lokalleri açıldı ve çalışmalar hızlandırıldı. Çarşı pazardan alışverişe çıkanlardan çok siyasilere rastlamak olağan hale geldi. Bu da doğal bir durum. Adaylar kendilerini, partilerini, çalışma önceliklerini halka anlatmak ve kendilerini seçtirtmek derdinde.
Bu seçimlerde belirgin bir durum ise seçimleri kazanma olasılığı olmayan partilerin adaylarındaki hareketlilik göze çarpıyor. Her ne kadar bu durumun farkında olsalar da bu konuda devekuşu politikası gütmeyi tercih etmektedirler. Seçimleri kazanma derdinde olan iki siyasal partide ise hummalı bir çalışma var.
Ak parti seçime stratejik çalışma açısından bir adım önde görünüyor. Bu da parasının bolluğundan kaynaklanıyor denilebilir. Açtığı bürolar, yaptığı hazırlıklar, sunduğu proje çalışmaları ile işi ağırdan götürüyor.  Kendini tabana anlatmak için de bütün kozlarını kullanıyor. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek bulduğu her fırsatta kente gelerek seçim çalışmalarına katılıyor. Son yaptığı icraat tekstil atölyesinde dikiş makinesine oturarak poz vermek oldu. Hoş bu ülkedeki açıkları o makine ile bile dikilemeyeceğini çok iyi biliyor ama seçim çalışmaları böylesi iyi bir ekonomisti bile bu duruma getirebiliyor. Çiğ köfte yoğurup dağıtmaktan, dikiş dikmeye kadar ne kadar meslek varsa sayın bakan tarafından siyasi nedenlerle denenmiş oldu. Dileriz bu masalarda edindiği bilgilerle bu esnaflarımızı vergi indiriminden faydalandırır. AKP Belediye Başkan adayı M.Emin Ekmen ise seviyeli bir çalışma temposu ile seçim çalışmalarını sürdürüyor. AKP’nin seçim stratejisi;”hizmet ve barış” üzerine kurulu.
Gelelim seçimin favori partisi BDP’ ye. Her zaman olduğu gibi bu seçimde de bildiği yöntemlerle seçime giriyor. Ancak geçen seçimlere nazaran işini iyi öğrenmiş ve dokümantasyon konusunda bu kez sıkıntı yaşamıyorlar. Sürekli hareketli bir parti olduğu için çalışmalarında sadece bir tempo yükseltme çalışması gerçekleştiriyorlar. Kentteki çalışma şekilleri mahalleleri bölgelere ayırmak ve ona göre çalışma yürütmek. Bu nedenle de hemen hemen bütün mahallelere hitap eden semt lokalleri açmış durumdalar. Mahalle çalışmaları bu merkezlerden idare ediliyor ve birebir ilişkiler bu sayede daha hızlı gerçekleştiriliyor.
Hemen hemen bütün partilerde yerel seçimlerde adayların partinin tabanı olan oylara ek bir getiri getirip getirmedikleri hesaplanmaktadır. Bu nedenle de partiler aday belirlerken buna dikkat ederler. Gerek AKP ve gerek BDP’e güçlü bir taban desteğinin bulunduğunu biliyoruz. Bu seçimde Parti tabanı+ aday formülünde kazançlı görünün parti BDP gibi görünüyor. Çünkü BDP’nin adayı olan Sabri Özdemir sayesinde geçmişte bu partiye oy vermekte tereddüt eden birçok seçmenin bu seçimde oy vereceği belirtiliyor. Diğer seçimlerde aday olan veya bir partiyi destekleyen Batman eski milletvekillerinden Faris Özdemir’in desteğini de hesaba kattığımızda Sabri Özdemir’in artı oylara sahip olduğunu belirtmek gerekiyor.
Sonuç olarak seçim çalışmalarından herkesin kendini tanıtma derdinde olduğunu ancak favori parti olan BDP’nin fark peşinde koştuğunu belirtmek yanlış bir belirleme olmayacaktır. Sandığın olduğu her yerde sürprizlerin varlığına da unutmamak gerekiyor.