Hafta sonu yazım, Batman-Kozluk-Garzan Barajı koruma havzasındaki yağmur ormanlarımızla ilgiliydi. Garzan Barajı yukarı havzasındaki ormanlık alanların risk altında olduğu bilgisini alan kentimizin sorunlara duyarlı tek Çevre örgütünün(Batman Çevre Gönüllüleri Derneği) açıklamalarını köşeme taşımıştım. O derneğin en eski üye ve yöneticilerinden birisi olduğumdan, açıklamalarını köşeme taşıyarak tam destek vermiştim.

Evet, maalesef çevrecilerin de dikkat çektiği gibi, ormanlarımız büyük bir risk altında. Yıllardır bölgemiz ormanları talan ediliyor, korkunç bir kıyıma maruz kalıyor…

Google Earth üzerinden bu kıyıma tanık olabilirsiniz. Sadece son yedi yılda Çevrecilerin dikkat çektiği Garzan Barajının doğu havzasındaki orman kıyımını google earth’a bakarak net görebilirsiniz…

Vallahi o görüntüleri izlerken son derece üzüldüm. Nasıl olur da böyle bir yağmaya gidilebilir diye düşünmeden edemiyorum…

TEHDİTLERDEN HİÇ ÇEKİNMEDİM…

Orman kıyımına seyirci kalmak vicdanımın ve imanımın kabul edebileceği bir şey değil. Yıllardır risk alarak orman kıyımlarının üzerine gidiyorum.

Eski Valilerimizden Sayın Haluk İmga dönemiydi. Yine Kozluk kırsalında kaçak orman kesimi bilgisini alınca, bu köşede ‘Kozluk’ta Orman Kıyımı’ başlıklı bir yazı kaleme almış ve yöneticileri duyarlılığa davet etmiştim.

Sabah saatlerinde Valilik Makamının bildiğim hattından telefonla aranacaktım. Telefonun öbür ucundaki ses tanıdıktı; Sayın Haluk İmga…

Ormanların, doğanın ve çevrenin korunması konusundaki duyarlılığımı takdirle izlediğini belirten Sayın İmga, “Kozluk Kaymakamına gerekli talimatları yazılı olarak verdim. Ormanlar ülkemizin en önemli değeridir. Onların korunması hepimizin görevidir. Siz görevinizi yapmışsınız. Ben de görevimi yapacağım. Tekrar tebrik ederim. Çay içmeye beklerim” diyordu…

Yazılarımı düzenli olarak okuduğunu belirten Sayın Haluk İmga’nın sorunlara duyarlılığını biliyordum. İz bırakan valiler arasında ‘Baba Adamdı’ diyerek anılan bir şahsiyettir…

Valilik telefonundan belki bir saat sonra bu kez gizli numaradan ölüm tehditleri alacaktım. Karşımdaki ses; “Orman kıyımı sana mı kalmış ulan” diyerek küfürler savuruyordu…

“Öyle kahramanlık yapıyorsan niye gizli numaradan arıyorsun korkak?” diye cevap vermiştim…

Evet, hiçbir siyasi amacı olmayan, toplum yararına faaliyetlerde bulunan biri olarak orman kıyımlarına seyirci kalamıyorum. Bu kez Garzan ormanlarının risk altında olduğu bilgisini alınca sorunun üzerine gitmeye karar verecektim.

Batman Çevre Gönüllüleri Derneği’nin mevcut Başkanı Sayın Recep Kavuş ile Garzan Barajı havzasındaki ormanlara dikkat çekme konusunda uzlaştık. O ormanlık alanı görmeden yapacağımız bir açıklamanın doğru olmayacağını belirten Sayın Kavuş’a hak veriyordum. Ancak uçurumlu yollardan araçla geçmekten de hep korkuyordum. Mereto Dağı’na 2006 yılında uçurumlu yollardan geçerek çıkmıştık. O zaman da feci korkmuştum…

Sayın Kavuş’un tek başına bile kalsa Garzan Ormanları için alana gideceğini görünce onu yalnız bırakmak istemedim. Çünkü üç dönem başkanlığım sürecinde en tehlikeli sorunların üzerine gittiğimde beni hiç yalnız bırakmamıştı…

Çevre örgütümüzün yönetim kurulu üyelerinden olan, tek amacı bizim gibi sadece doğa ve çevre olan, ayrıca hayırsever kişiliği, insancıllığı ile tanıdığım Sayın Nizam Avcı’yı da yanımıza alarak yola koyulacaktık.

Başka çevreci dostlarımızı risk altına koymak istemedik. Çünkü yol çok tehlikeli uçurumlardan geçiyordu. Ayrıca orman tacirlerinin hukuk tanımazlardan olduğu bilgisini almıştık.

UÇURUMLARDAN KORKUYORUM…

Evet, bir Pazar günü Kozluk’a uğradıktan sonra yola koyulacaktık. Kozluk Alıçlı (Norşin) köyünden geçtikten sonra bir saat boyunca uçurumlu yoldan geçerek Ase’ye (Yenidoğan)vardık.

Yol asfalttı, ama çoğu yerde kilometrelerce başka bir aracın geçmesinin mümkün olmadığı tek şeritti ve gerçekten çok tehlikeliydi…

Her an keskin virajlarda karşınıza bir araç çıkabilirdi. Bazı yerlerde dik rampalar vardı ki, yola dökülen mucur ve çakıl taşlarından dolayı da rahat geçilemiyordu. Sayın Kavuş, benim uçurumlardan çok korktuğumu biliyordu. Mereto yolculuğunda kendisi hakkındaki teşhisimi koymuş; “Siz bir delisiniz. Bu yoldan iki kez geçenin zihinsel proplemleri vardır. Allah bir çok zıt duyguları aynı anda insanlara vermiştir. Sevinç gibi korku da insani bir duygudur. Otlara tırmanarak, kayalıklardan risk alarak tehlikeli uçurumlardan tırmanırım. Ancak araçla gitmekten korkuyorum, çünkü bir güvencem yok” demiştim. Her zamanki gibi Ase yolunda da alaycı (!) eleştirilerinden bir dakika bile vazgeçmedi. Kendisine, “Korkunu gizlemek için durmadan konuşuyorsun!” dediğimde, kesinlikle korkmadığını belirtecekti. Sayın Kavuş’la Ankara’dan uçakla Diyarbakır’a gelmiştim. Ben hiçbir şekilde uçaktan korkmuyordum ama Kavuş, durmadan benim Ase ve Mereto yolculuğum gibi korkudan ter atıyordu ve işin doğrusu bunu gizlemiyordu...

Değerli Okurlar, Yenidoğan köyüne vardıktan sonra altı iç lastikler yerine saç depolardan yapılmış ilkel bir su taşıtına(sandal-kelek-bot!)bindik. Motorlu su taşıtı hızlı gitmesine karşın bir türlü Mutki sınırına ulaşamayorduk. Bir saatlik yolculuk boyunca Garzan Barajı’nın doğasına hayran kaldım. Yalçın dağlar, güzelim ormanlar dikkat çekiciydi. Ormanları çıkarları için kesmeye çalışan kirli hesapları olan güçlerin olası bir saldırısından da çekinmedik. Risk altındaki ormanlık alana ulaşıp, orada kamuoyuna bir mesaj verdik. Aynı riskli yolculukla gece Batman’a ulaştık.

Buradan açıkça ifade etmek isterim; ticari amaçla söz konusu ormanlar üzerinden hesapları olan şer güçler bir coğrafyanın geleceğiyle oynuyorlar. Batman-Bitlis sınırında, Kozluk-Mutki-Baykan üçgeninde ‘Flora ve faunasındaki inanılmaz biyoçeşitlilik ve çok sayıda türü barındırması’ nedeni ile kentimizin ‘yağmur ormanları’nın korunması için kamuoyuna ve ilgililere, yetkililere çağrıda bulunduk. Biz görevimizi yaptık. Sayın Valimizin, güvenlikten sorumlu yetkililerimizin, orman işletme yöneticilerimizin duyarlılığını talep ediyoruz. Orman kıyımı ülkemizin ve kentimizin değerlerine yönelik bir hukuksuzluktur. Ormanların korunması ve erozyonun önlenmesi için gerekli tedbirlerin alınması hukuk yasa gereğidir. Cumartesi yazımda yasal dayanaklara da yer vermiştim. Hiçbir yasa ve yönetmelik vicdanımızdan önemli olamaz. Bu vesile ile bir kere daha ormanlarımız için halkımızın da duyarlılığını talep ediyoruz. Biz her türlü riski inandığımız yüce dini ve insani değerler için gönüllü olarak üstlendik. Ormanlarımızı sahiplenirken, aslında bu değerlerimize kıyanların da mutlu bir geleceğini savunduğumuzu herkesin bilmesi gerekiyor.